CHP ile çeker gider

Baharın şu ilk günlerinde çiçeklerden, kuşlardan, börtü böcekten, insanların yüreklerinin pır pır etmesinden aşktan, sevgiden bahsetmek istiyor gönül.

Ne yazık ki, 13 yıllık AKP iktidarı sayesinde ülkemizde yaşamakta olduğumuz ortam etrafımıza tozpembe gözlüklerle bakmamıza ve çok fazla bulutların üzerinde dolaşmamıza olanak vermiyor.

Yine de bu durum, içimizdeki coşkuyu da topyekûn kaybetmemize asla izin vermemeli. Tam tersine mücadeleci ruhumuzu canlı ve dinamik tutmalıyız.

Çünkü umutlarımızı yeşertecek güzellikler oluyor CHP’de.

Uzaklardan göz kırpan güneş, açık sularda fırtınalı denizin azgın dalgalarına yakalanıp kendini yalnız ve çaresiz hissettiğinde, bulduğun sığınacak bir liman gibi CHP.

Bazı yerel yetkililerin ısrarla yaptıkları sorumsuzca davranış ve açıklamalarını bir kenara bırakırsak, Genel merkez yönetiminin;

Milletçe alkışlıyoruz, gelin oy verin gitsinler, gelin oy verin bitsinler reklamı,

Emeklilere dini bayramlarda (Ramazan ve Kurban) olmak üzere iki maaş ikramiye,

Taşeron işçilerin kadroya geçirilmesi.

Prim borcu yüzünden hastaneye alınmayan esnaf ve sanatkârın ölüme terk edilmekten kurtarılması.

Kredi ve kredi kartı borç batağına düşürülen tüketicinin, faizden kurtarılması.

Çiftçinin ne ekeceğini ve fiyatının ne olduğunu 1 yıl önceden bilmesi” gibi gerçekçi vaatler daha şimdiden AKP’nin kimyasını bozdu bile. Yapılan anketler, sadece dini bayramlarda iki maaş ikramiye sözü, CHP’nin oylarını yüzde 1,7 oranında arttığını gösteriyor.

Görünen o ki, CHP’nin iktidar olma yönündeki göstergeleri yükselişte.

Yapılacak iş belli.

Hamit Hocam ne güzel yazmış. Milletvekili adaylarının tümü ile birlikte,

İl yönetimi bütün kadrolarını seferber edip ‘Tam yol ileri!’ derse bu beşli ve örgüt ile dağlar geçilir, denizler aşılır. Belki de Zonguldak CHP örgütü, tarihi bir seçim sonucuna imza atarak, tarihe geçer.”

Öyleyse, bu da benim sloganım olsun.

Sıkıntılar misafirdir. CHP ile çeker gider.

                                           

                                              *********

Köy Enstitüleri

17 Nisan Köy Enstitülerinin kuruluş yıl dönümü ve “kuruluş bayramı” günü.

Zamanın İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un liderliğinde demokratikleşme ve kalkınmayı kırsaldan başlatma projesiydi köy enstitüleri.

Ne yazık ki, çiftçiyi topraklandırma ve köylüyü aydınlatma hedefi Demokrat Parti’nin çoğu toprak ağası, köy ağası, şeyhler ve dedeleri korkuttu.

Çünkü kız, erkek ayrımı yapılmadan yetişen gençler, ağalık ve aşiret düzenine baş kaldırıyor, şeyhlerin elini eteğini öpmüyor, Bilime önem verip hak hukuk aramaya başlıyor, Atatürk ilke ve inkılâplarını yaşatmaya çalışıyorlardı.

Bu durum, Güç ve itibar kaybına uğramaya başlayan Ağalar ve şeyhlerin baskısı ile Demokrat Parti iktidarında 27 Ocak 1954’de 6234 sayılı yasa ile sonlandırıldı.

Sonlandırıldı da ne oldu?

Köyden kente göç başladı.

Yoksulluk ve yolsuzluk sıradanlaştı.

Heykeller yıkıldı, resimler yırtıldı.

Özelleştirme adı altında peşkeşler çekildi.

Terör belasına bulaştık.

Daha genel bir anlatımla;

“Köy Enstitüleri kapatılmasaydı eğer, bugün her şey çok farklı olurdu…”

Öyleyse,

“Köy Enstitülerinin kurulduğu yerlere birer meçhul öğretmen anıtı dikilmeli ve her kuruluş günlerinde (17 Nisan) saygı duruşunda bulunmalıyız.”       Uğur Mumcu