“Muzaffer Tayyip Uslu, her 3 Temmuz günü kır çiçekleri ile mezarı başında ziyaret edilip, şair arkadaşlarıyla beraber büstleri önünde anılmalıdır.”

Şair Rüştü Onur, 3 Ağustos 1920 doğumlu, 2 Aralık 1942'de yani sadece 22 yaşındayken hayata veda etti. Kemal Uluser, 1914 bazı kayıtlarda 1915 doğumlu 3 Kasım 1944 yılında vefat etti. Muzaffer Tayyip Uslu ise 1922'de dünyaya geldi. 1946'da son nefesini verdiğinde sadece 24 yaşındaydı. Zonguldaklı iki şair olarak imzasını attılar Türk şiir tarihine... Mehmet Çelikel Lisesi'nden Behçet Necatigil'in öğrencisi olan Rüştü ve Muzaffer Tayyip, 'hocalarıyla bağlarını hiç koparmadılar. 
Rüştü Onur, İstanbul’da ölmüş ve Ortaköy Mezarlığı’nda eşi Mediha’nın yanına gömülmüştü. Ancak, Devrek Lisesi edebiyat öğretmeni ve eleştirmen-yazar Mehmet Yaşar Bilen’in çabaları sonucu 1983 yılından bu yana Devrek’te belediye öncülüğünde; sonrasında Bölge Haber Gazetesi ve Şehir Dergisi sahibi İbrahim Tığ’ın da çabaları ile adına kurulan Rüştü Onur Sanat ve Kültür Derneği (ROSAK) yoluyla, her 2 Aralık günü Şair Rüştü Onur anılarak, paneller düzenlenir, şiirleri okunur oldu…
Kemal Uluser 3 Kasım 1944 günü, 29 yaşında yaşamdan ayrıldı. Cenazesi, Zeytinburnu’ndaki Merkez Efendi Mezarlığı’nda toprağa verildi…
Muzaffer Tayyip Uslu, verem hastalığına yakalanmış ve genç yaşta yaşama veda etmiş bir şairimizdir. Son nefesini verdiği İnağzı Mahallesindeki evinde 3 Temmuz 1946 Çarşamba günü hayata gözlerini yummuştur. Cenazesi, dönemin en kalabalık katılımlı cenaze töreni olmuştur. 1943 yılında kızını kaybeden vali Halit Aksoy’un törene katılması, yine damadı şair Oktay Rıfat’ın Muzaffer ile yakınlığı bunda etkili olmuştur…
Şair Rüştü Onur ve Kemal Uluser’in yaşadığı yer, soy ağacı ve mezarı biliniyor. Ancak Muzaffer Tayyip Uslu konusunda eksiklikler var. Öldüğü hafta bir gazete haberinde yer alan İnağzı’nda oturduğu evi ve mezar yeri henüz belirlenemedi.
3 Temmuz 1946 günü başladı ölümsüzlüğe yolculuğu Muzaffer’in. Hastalığı artık çok ilerlemiştir. O dönemlerin amansız hastalığı verem giderek bütün vücuduna yayılmıştır. İçten içe onu kemirmektedir.  Son günlerinde çok halsiz ve dermansızdır. Artık sadece kemikleri ve derisi kalmıştır. Çok zayıftır, güçsüzdür, çaresizdir. Destek olacak, yardım edecek kimsesi de yoktur. Annesi çocuğunun gitgide tükendiğini görmekte ancak elinden de bir şey gelmemektedir.  
 
Şair arkadaşı Oktay Rifat’a yazdığı 23.02.1946 tarihli imdat mektubundan sayılı günler (4 ay 7 gün, toplam 127 gün) sonra karanlık, havasız ve sağlıksız baba evinde abdesthaneden (tuvaletten) yatağına götürülürken annesinin kucağında dramatik bir şekilde yaşamını yitirir…
 
Bir Temmuz öğle sonunun, denizi eritilmiş kurşuna döndüren güneşi altında ölümünü öğrendiğimiz vakit şaşkına dönmedik ama, yaşımızı, başımızı, etrafımızdaki kalabalığı unutup hüngür hüngür ağladık. Ölünceye kadar sadece birkaç meraklının ismini bildiği Muzaffer ölümünden sonra hem mektebi, hem arkadaşları, hem de son senelerini geçirdiği Zonguldak için gurur duyulacak isimlerden biri oldu. O’nu ve Rüştü’yü durmadan teşvik eden, birer kıymet olduklarına inandıran Salâh Birsel ile Behçet Necatigil’in de isimlerini burada anmak benim için bir borçtur. (Muzaffer Soysal-Yenilik Dergisi-sayı:9-1953) Gazeteci arkadaşı Muzaffer Soysal (Prof. Mümtaz Soysal’ın ağabeyi. Ölüm:1993) Muzaffer Tayyipin ölüm gününü böyle anlatır.
 
3.Temmuz 1946 günü Şair Muzaffer Tayyip Uslu’ya, Zonguldak’ta büyük bir cenaze töreni düzenlenir. Törene Vali Halit Aksoy da katılır. Vali Bey’in kızı ve şair Oktay Rifat’ın ilk eşi Türkan da üç yıl kadar önce bu kötü hastalık yüzünden genç yaşta yaşamını yitirmiştir. Törene Vali Bey gelince başta EKİ görevlileri olmak üzere bütün bürokrasi ve halk da katılır.  EKİ Bandosu eşliğinde kaldırılan genç şairin kalabalık ve görkemli cenaze törenine yirmi kadar da çelenk gönderilmiştir.
Arkadaşı gazeteci Muzaffer Soysal cenaze törenini şu cümlelerle anlatır: 
“Ama bir cenaze töreni yapıldı ki sormayın. O zamanın valisi evine bile gitmeye üşenen bir zattı. O gelince bütün hükümet erkânı da cenazeye taşındı. Kömür işletmesinin bandosu arkasında sayısı yirmiyi bulan çelenklerle muazzam bir kalabalığı gören Zonguldaklılar bir şairin ölümüne şaştılar durdular... Şair ölmesine ölürmüş ama, cenazesi de bir parti reisi gibi kaldırılır mı imiş? “
 
Arkadaşı Behzat Baruönü ise evinde yaptığımız görüşmede bu olayı şöyle anlatmıştı:   
“Öldüğünde çok büyük bir cenaze töreni oldu. Valiye Çok büyük bir adam öldü diyorlar. Vali de bando ile gömülmesine izin veriyor. 
Sanırım o yıllarda böyle bütün bürokrasinin ve halkın katıldığı, çiçekli-çelenkli büyük bir törenle gömülen tek şair Muzaffer Tayyip Uslu olmuştur.” (Yeniufuk-2013)

MUZAFFER TAYYİP’İN EVİ VE MEZARI BULUNMALI...
Şair-yazar Hamit Kalyoncu aynı zamanda benim lise yıllarımdan edebiyat dersi öğretmenimdir. Kendisi ile “Yaşamak Güzeldi” kitap imza gününden sonra görüşmemiz oldu. Şairin cenazesinin çıktığı evin İnağzı’nda olduğunu ve isminin 'Süleyman' olarak da araştırılması gerektiğini söyledi. İnağzı’nda en yaşlısı 1923 doğumlu olan büyüğümüz dahil, birkaç kişiyle konuştum ancak hiçbir bilgiye ulaşamadım. Ailesi ve ölümüyle ilgili bilgi alabileceğimiz insan sayısı imkanlarım dahilinde yeterli olmadı. 
Mehmet Çelikel Lisesi mezunu Muzaffer Tayyip Uslu’nun yaşayıp öldüğü ve mezarının bulunduğu,“Bizi şair yaptı” dediği şehir Zonguldak’tır. Muzaffer Tayyip, Asri Mezarlık’ta, Prof. Dr. Mümtaz Soysal ve ağabeyi Gazeteci Muzaffer Soysal’ın büyük babalarının mezarına komşu bir mezarda sonsuz uykusunu sürdürüyor. Tam yerini henüz bilemediğimiz bu mezar, gömüldüğü 3 Temmuz 1946 kayıtlarından da araştırılarak, hemen bulunmalı ve gerekirse mezarı ve taşı yeniden düzenlenmelidir.

SAHİLE BÜSTLERİ KONULMALIDIR...
Kelebek ömürlü şairlerimiz, ulusal çapta tanınmış, eserleri yayımlanmış yazarlarımız.
Eserlerini yaşatmak ve kültür turizmine kazandırmak için her zaman hatırlanmalı ve hatırlatılmalı. Şehrimize ziyarete gelen misafirlere tanıtılmalı. Kent kültürünü yaşatma adına, onların özeli olan kayalıkta ölümsüzleştirilip hatıraları, hatıra fotoğraflarına konu olmalı…

Posta vapurlarının yolunu beklerken oturdukları kayalıklara tanıtım büsteleri koyulup onurlandırılmalı…

Genç yaşta ölen şairlerimiz Muzaffer Tayyip Uslu, Rüştü Onur ve arkadaşları Kemal Uluser…

Muzaffer Tayyip Uslu, İskeledeki EKİ İş Mükellefiyeti Dairesi Müdürlüğü binasında bir dönem çalıştı (İşçi Müdürlüğü).
Muzaffer Tayyip Uslu, arkadaşı şair Rüştü Onur’la birlikte zaman zaman işyeri yanındaki kayalıkta oturup posta vapurlarıyla gelecek yazılarının yolunu gözlerlerdi.

Muzaffer Tayyip her ölüm yıldönümünde kır çiçekleri ile mezarı başında ziyaret edilip, yeni düzenlenen sahil projesindeki tanıtım yazılı büstleri önünde anılmalıdır.

Yüksel Yıldırım-2 Temmuz 2022