2010 veya 2011’ in kış ayı. Kış ha geldi ha gelecek dediğimiz; bu senede kar yağmayacak dediğimiz bir çalışama günün akşamındayız.
O dönem çalıştığım kurum GSM’ in önde gelen firmalarından ve ülke genelinde 7-8 farklı şehirde çağrı merkezleri bulunan bir firmaydı.
Önce, Doğu illerinden personellerin evlerine planlanandan erken gönderilmesi kararı alınmış, sonra Karadeniz ve Ege’de yer alan ofislerin mesai saatleri sonu geldiği içinde personel eksikliği ile karşı karşıya kalmıştık.
Ankara’ da karlar altındaydı. İstanbu’ da kar başlamış; özellikle gece 01:00 sonrasıiçin AKOM kırmızı alarm verilmişti.
İş; GSM operatörünün müşteri hizmetleri olunca hava muhalefeti sebebiyle gelen çağrı ve şikayetler artmıştı. Ancak müşteriye hizmet verme noktasında aslan geri adım atamazdık.
Acil durum işlerinin mutfağından gelenler bilir. Bu tür durumlarında çalışmakta olan Sağlık, Emniyet, Enerji, Telekomünikasyon sektörü işçileri herkes evinde sağlıklı,güvende ve konforu ile otursun diye vefa örneği sergiler. Gerektiğinde saatlerce hizmet eder, bunun yorgunluğu ve mutluluğunu bir arada yaşarlar.
İşte tamda böyle bir gecenin sonuna doğru bellki iş uzayacak 9 saati dolmak üzere olan personele 2 saat fazla çalışmaları bilgisini iletmiştik.
Hava soğuk, İstanbul’ da felaket bekleniyor, insanlar yorgun.
Soğuk havada personel 11 saati devirirsede... Ya servisler zamanında gelemezse...
 02:00‘ da biten mesai için istanbul’ un 4 bir yanına dağılacak servis araçları için taşıyıcı firması ile irtibata geççilmiş saha’dan İstanbul’ dan anlık bildirimler alıyordu.
-Sarıyer’ de buzlanma var!
-Tuzla da yollar kapalı.
-Beylikdüzü yüksek kesimlere servisle çıkmak mümkün değil!
Demekki eve dönüşte personeli zorlu bir durum bekliyor. Ve bu insanların yarında işlerine gelip aynı motivasyonal çalışabilmesi ve daha da önemlisi sağlıklarını kaybetmemesi için birşeyler yapmak gerekti.
Gece 02:00’ ı geçerken yönetici aranıp acil durumlar için onay almak takdir edersiniz ki doğru değil.
O gece bir inisiyatif alıp, anlaşmalı yemek firması ile konuşup 40 kişilik Çorba ve yanına kahvaltılık hazırlatmıştım. Çay, yumurta, kızartma ve reçeller.
Tek amacım personelin işten çıkarken servislerinde geç geleceği, muhtemelen evlerine bir kaç saat daha ulaşamayacağını görüp onlara 1 tas çorba içirmekti.
Mutlaka daha fazla detay var ancak anlaşılması için resmi gözünüzün önünde canlanmasını istedim. Tüm bu kadar çalışma sonrasında personelin 03:30 gibi eve uğurlarken, şirkette 2 kişi kalmıştık. Biz herkes gittikten sonra yemekhaneye gidip yemek yiyip; birimiz evinin yolunu tutarken ben sabah yeni vardiya personeli gelen kadar beklemiş; yaptığım aksiyonlarında Enkaz raporunu yöneticime yayınlamıştım.
Peki ne oldu?
Rakamları hatırlamakla birlikte önüme ertesi gün 40 kişilik bir yemek faturası ve yemeği sadece 2 kişinin yediğine dair bir belge ulaştı.
O iki kişiden biri ekip arkadaşım diğeri ise bendim. Koca yemek firmasına gece mesaisi yaptırılmış, onca masraf ettirmiş ve yemeği sadece gecenin sonunda iki kişi ve sadece biz yemiştik. Elbette bana gelen fatura ve masraflar yönecimede eş zamanlı ulaştırıldı.
Böyle bir durumda ülkemizde patron/idarecilerin tepkisi gayet nettir. Bu yapılan bir hata, uyarılması gereken personel ve ceza olarak sonuçlanır. Ve siz bir daha böyle bir durumda kimseyi düşünmez, firmanın vizyonunu düşünmez susar oturursunuz. Ama beklediğim kötü senaryo ile karşılaşmadım.
Kulakları çınlasın yine şuan Dünya’nın en büyük bankalarından birinde yönetici olan çalışan, o dönemki yöneticim; herkesin aksine bu kararın zor, ancak doğru olduğunu. Personelin yemek yerine uzun dönemdir kar görmediği için kar oynadığını; bunda öngörü sahibi olmanın hata olmadığını ; yine bu tür bir durum olsa aynı aksiyonu almam gerektiğini ve taktirini almıştım.
Hiç kuşkusuz o gecenin sabahında bir kazan “Çorba Ziyan Oldu”.
Evet, o dönem yöneticim değil ama idareci biri benim üstüm olsaydı bunun maddi manevi cezasıda pek ala çekerdim. Kimsede sahip çıkmaz, hatta komik duruma düşmüş olarak bile görülebilirdim. Fakat koktuğum gibi olmadı.
En büyük kazancım;
Evet, o dönem alınan aksiyonun bir hata değil, kriz anında yapılabilecek en iyi aksiyon olduğu ve teşviki ile kendine daha fazla güvenen, daha cesur ve hata yapmaktan korkmayan daha da kapsamsal düşünen bir çalışan yarattı yöneticim.
Hayatta bir çok fırsatlar çıkacak, krizlerde olacak. Anlık kararlar vermek her zaman herkesi mutlu etmeyecek belki, ancak her karar başka bir karardan vazgeçmek, başka bir yol çizmek , başka bir tecrübe kazanmak demektir.
Özellikle genç arkadaşlarım; hayata yeni adım atanlar, henüz üniversitede okuyan yada iş tecrübesine sahip olmayanlar. Korkmayın; en kötü o çorbayı siz içer ama iyi de bir ders alırsınız.
Sevgiler.