Bir taraf tek başına savaş verdiğini düşünüp, yalnız olduğunu sanmakla hep ilgi, anlayış benim olsun diye bekliyor. Diğeri hep güçlü tarafta olmaktan yorgun, artık anlaşılmak benim de hakkım diye biraz ortada durmak, bir kez daha içindeki sese uyup '' hele ben de beklediğimi söyleyeyim bir '' diyerek konuşmak istiyor;hevesi kursağında kalıyor. O hep anlayış bekleyen taraf,sevmenin hep almak olduğunun dürtüsüyle hayır sen değil ben hep isterim çünkü, mazlum benim diyerek onu hiç beklemediği bir anda geri itiyor.

Şimdi hangisinden yana taraf olursunuz?

Güçlü görünenin de istemeye hakkı yok mu, ya da kızmaya, ağlamaya!

Buna neden şaşılıyor ki bu kadar?

Emek verilmiş onca yılın sonunda artık sıra sende, göster maharetini, deyince niye suçlanıyor ki...! Bunun sırası, zamanı mı olur ?

İçinden gelmiştir ve istenmiştir; karşıdan nasıl bir cevap gelecek bakalım diyerek.

Bir histir bu;açıklaması zordur. Belki de son bir sınamadır.O son sınamadan geçilince ufukta mutlaka daha güzel günler gelecektir.

Umut diye belki buna sarınılmıştır. İşte bütün mesele bu. Anlaşılamamıştır.

 

Bir taraf ,ayna oluyor diğerine ''seni gösteriyorum bu sen misin 'diye soruyor .

Diğeri ,''hayır bu benim veya değilim'' diyeceğine ''ben görmüyorum körüm'' diye kestirip atıyor.

Tam da sisin ardından engin denizin maviliği görünmek üzereyken, buz dağlarını çağırmak gibi…

Elbet o dağlar da erir bir gün,güneş de görünür. Ama iki taraftan hangisinin yüzü aydınlanacak bunu elbet zaman gösterecek. O zamana dek de mesele, taraf olmak veya olmamakta.

Öylece seyirci kalıp beklemekte .

 

Sevgini bağışlasan da, tecrübeni konuştursan da işe yaramıyor; çözüm taraf olmamakta görünüyor ama oluyorsun! Bir davanın sonucunda biri haklı diğeri haksızdır değil mi? Ama bu ilişkide ikisi de haklı.ikisi de haksız olunca duramıyorsun. Çünkü aynı terazide değiller ki;ayrı kefede de olsalar tartılabilsinler..!

Yenilginin nedenini sevgiye değer vermemek olduğunu görünce de, işte böyle onlar adına sadece üzülüyorsun;yaşayıp görmeleri gerekiyor illa ki.

Gülden Işık

2006