Ben denizi ilk defa televizyonda renksiz olarak görmüştüm. Televizyon kuşkusuz 20. yüzyılın en önemli icatlarından biridir. Yetmişli yılların sonuyla birlikte elektriksiz köy yok dönecek kadar azdı. Sığırlarını dama sokan çoban, köyde televizyonu açıyor ve televizyondan tüm dünya adeta köy evinin içine giriyordu. O güne kadar doğru bildiği değer verdiği her şey sorgulamaya açık hale geliyordu. O günlerde televizyonun tek kanallı olması, Toplumdaki tüm bireylerin aynı dizileri filmleri izlemesi, ertesi gün mahalle sakinlerinin aynı diziden bahsetmesi ; toplumda da yeni değer yargılarının oluşmasına yeni davranış biçimlerinin ortaya çıkmasına neden oluyordu..
Bonanza, Mc Millan ve karısı aklıma gelen ilk dizilerden birkaçı; ama biri var ki. Türkiye toplumun her bireyini adeta travmaya sokmuştur. Bireyin düşünme biçimini, değer algısını değiştirmiştir.
Bu dizinin adı Dallas’tır. Dallas hiçbir gizli servisin, hiçbir insan mühendisliği programın değiştiremeyeceği kadar toplumsal değişime neden olmuştur. O güne kadar hafta da bir gün de olsa seyrettiğimiz yerli filmlerin pabucunu dama attı bile diyebiliriz. Yerli filmlerde zengin kız fakir oğlan tarzı filmler de bile dürüstlük mertlik ve etik vurgusu yapılırken; Dallas ile birlikte hepimiz rolü gereği alçak ve düzenbaz JR (Lary HAGMAN) ve onun alkolik mutsuz karısı Sue Ellen (Linda GRAY) ile tanışıyorduk.. Bu diziyle birlikte ‘ Zengin petrolcülerinin ve ailelerinin yaşam biçimleri ve kültürleri evimizin kapısından içeri giriyordu..
Türk halkı tam olarak bilmediği Kapitalizmi ve yaşam biçimini öğreniyordu. JR, ın bitmek tükenmek bilmeyen para hırsını ve bu parayı ele geçirmek için yaptığı tezgahları, karısını aldatışını, kardeşine bile nasıl kazık attığını, İki görümcenin bitmek tükenmek bilmeyen garez ve birbirlerine duydukları öfkeyi, hep birlikte bu dizilerden öğreniyorduk.
Konuyu toplum bilimciler incelediler mi ? Türk toplumun sosyolojik yapısında ne tür değişimler oldu? Bu konu ciddi bir çalışma yapıldı mı bilmiyorum. Gözlemlediğim bir şey varsa eğer Türk halkının büyük bir kesiminin gözünü korkuttuğunu düşünüyorum ve hak da veriyorum. Özellikle kırsalda bu korkunun daha da çok içe kapanmaya neden olduğunu söyleyebilirim.
Neyse artık benimde bu konuda tarafımı belli etme zamanım geldi.
Ben Tarik AKAN ve Halit AKÇATEPE’ nin unutulmaz filmi “Canım Kardeşim” den yanayım.