En başında paylaşmak isterim; ben bir ekonomist değilim, her sorumlu vatandaş gibi bende ekonomiyi takip ediyorum. Az çok okur yazarlığım var fakat bu hiç bir zaman yatırımcı olma hevesi ile hayatımda bir yer etmedi.
Dünya’ nın gündemi Covid’ in yayılması, ölümler ve ekonomi.
Ülkemizin gündemi bunlardan çok farklı değil.
Covid’ de ne yazıkki ülke olarak iyi bir sınav veremedik; hafta sonu şahit olduğum 2 olaydan anladığım kadarı ile sağlık sistemimizde artık kırmızı alarmında üzerinde bir yerlerde mücadele veriyor. Bir arkadaşımın babası ( arkadaşım,eşi ve ayrı bir evde olan babası covid hastası)112 ile hastaneye kaldırılıyor; İstanbul’ un en büyük hastanelerinden birinde; saatlerce acil serviste tek başına adamcağız müdahelesiz bırakılıyor. Yakınları ve kendisi covid olduğundan en son bir başka akrabası alıp hastaneden evine geri getiriyor hastasını. Durum ne yazıkki bu.
İkinci şahit olduğum durum, sokakta yerde yatan bir vatandaşa polis ekipleri yardımcı oluyor, ambulans çağrıyor. İlk yardım sertifikam olduğu için bir süre başında bekleyip destek oluyorum. Ambulans geldiği iletildiği için ve vatandaşın başı kalabalık olduğu için ( yoldan geçen bir kaç sağlıkcı daha müdahele ettiğinden) yoluma devam ettim. 30 dk sonra geri döndüğümde adamcağız yağmur altında yerde yatıyor, polis memurlarımız şemsiye tutuyor, başındna ayrılmıyor; anons üstüne anons çekiyorlar ambulansa ama gelen giden yok. Bir dipnot daha; vaka İstanbul Halkalı Meydan’ da 3 büyük hastaneye 1- 2 KM uzaklıkta. Nihayetinde 1 saate yakın bir sürede ambulans geliyor. Covid’ den ötürü vakalara yetişemediğini iletir oradaki yetkililer. Durum bu. Özetle iki olayı bizzat gördüğüm ya da ilk ağızdan bildiğim için sizlerle paylaşmak istedim. Hükümetin aldığı ya da alamadığı kararlar ve vatandaşın Maske,Mesafe ve Temizlik kurallarındaki rahatlaması ne yazık ki daha da kötü günleri işaret etmektedir.
Gelelim, dolar meselesine. Aslında başlı başına iş dolar değil elbette. Tüm para birimleri karşısında ve altın karşısında Türk Liramız aylardır değer kaybediyor. 44 ₺’lik hesabı metal paralar ile 5€ olarak ödeyen turistin adisyonu görmek içler açısı.
Geçen sene 195.000₺ olan bir araç 300.000₺ sınırlarda. 5 yıl önce 2. El 70.000₺ olan araç yaşlılığına karşılık 200.000 ₺ lerde. En basiti bir tuvalet kağıdı 6 ay önce 32 ₺ iken şuan 57 ₺’de. Demem o ki; dolar artarsa alacağımzı her türlü mal ve hizmetin fiyatlamasıda artar. Yarın elektrik artacak, su artacak, dolarla aldığımız doğal gaz artacak, kira artacak, otobüs bileti artacak, akaryakıt artacak,akaryakıtın artması sebze,meyve her türlü gıdanın fiyatının artması demek. Kahin olmaya gerek yok, hepsi artacak..
Evet, bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde Hazine Bakanımız istifa mı etti, etmedi mi? Ettiyse kabul oldu mu, olmadı mı? Hiç biri henüz belli değil. Merkez Bankasına atanan Naci Ağbal 9 Kasım sabahı yapılan açıklamada 19 Kasım’ ı işaretle faiz arttırımı sinyali verdi. En başında dediğim gibi ekonomist değilim ancak faizin artması gerektiğini bilecek kadarda okur yazarlığım var. Umarım ülkemize hayırlı olur. Bakan kim olur, kabine mi değişir, böyle mi yola devam edilir, henüz belli değil. Ne yazıkki ulusal basında gündeme gelmiyor bu konular ancak bir gerçek ortada ülkemiizn Türk Lirası her dakika değer kaybediyor.
Peki ne yapmalı?   Ekonomiyi düzeltmesi gerekenlerin acil bir çıkış yolu planı sunması gerek. Önce ateşe su atmaları gerek, sonrasında kalıcı ve uzun dönem çözümlerle gelmeliler. Bununda temelinde Adalet,Eğitim,Bilim ve Tasarruf yatıyor.
Vatandaşın ödevi ise zaten bu zor dönemde kıt kanat geçniyorken; kılı kırk yarmaya devam etmekten başka şansı yok. Hele şuan dev indirimler adı altında internetten satış yapan firmaların sattığı ürünlerde ihtiyaç dışında bulaşmamak gerek. Bir nevi korunmak gerekiyor dışarıya karşı. Vatandaş olarak tasarruf yapacağız. Ödemesini yapabilende, yapamayanda tasarruf yapmak zorunda.
Ve en önemlisi, 20-30-40 lı yaşlarda olup, hayatına yön vermeye çalışan arkadaşlarım.
Olanı biteni lütfen iyi okuyun.
Her görüşü okuyun ve mantık yolu ile ilerleyin.
Uzun vade 3 yıl kısa vadesi bilinmes ancak Z kuşağı arkadaşlarımız ömrümüzün bundan sonraki kısmını yönetmek için söz sahibi olacağında bugünleride akıllarında bulundursun.
Ayrıca yarın, ( yazıyı kaleme aldığım tarih 9 Kasım’ dır) 10 Kasım Salı, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ ün vefatının 82. Yıılı. Açtığı yolda, gösterdiği hedeflerde ve ilkelerinden asla taviz vermeyeceğiz.
 Nur içinde uyusun. Minnettarız.