Türkiye’de siyasi iktidarlar yıllardır, eğitim sistemini kendi siyasal-ideolojik görüşleri doğrultusunda düzenlemek ve şekillendirmek istemiş, bu isteklerini gerçekleştirmek için başvurulan ilk ve en etkili yöntem ise “siyasal kadrolaşma” olmuştur. İş güvencemizin torba yasalar ile adım adım elimizden alınmak istendiği bir dönemde, eğitim yöneticilerinin görevlendirilmesinde yapılan yasal değişiklikler sonrasında, tamamen siyasi iktidara yakın kişilerden oluşturulması hedeflenmiştir.

Eğitim Sen, kurulduğu günden bugüne eğitim yöneticilerinin yukarıdan atama ile değil, bütün eğitim bileşenlerin katılımıyla her okulun kendi yöneticisini kendisinin seçmesini savunmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı ise, eğitim yöneticilerinin siyasi iradenin belirlediği idari makamlar tarafından belirlenerek atanması konusundaki ısrarını inatla sürdürmektedir.

Eğitim yöneticilerinin görevlendirilmesi ile ilgili yönetmelik, 10 Haziran 2014 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğin yürürlüğe girmesi ile birlikte eğitim kurumlarında 4 yılı dolduran bütün yöneticilerin görevleri yerlerine yenilerinin atanması ile birlikte sona erecektir.

Yeni yönetici atama yönetmeliği, siyasi iktidar açısından tarihin en kapsamlı siyasal kadrolaşma girişimi olarak dikkat çekmektedir. Yıllardır eğitim kurumlarının birer ticari işletme gibi yönetmeye çalışan MEB, eğitim yöneticilerini siyasi iktidar çizgisinde olan kişilerden oluşturarak, dayatmacı politikalarını yukarıdan aşağıya hayata geçirmeye çalışmaktadır.

Sendikamız, siyasi iktidarın eğitimde 4+4+4 dayatmasının önemli parçalarından birisi olan söz konusu yönetmeliğe karşı, eğitim yöneticilerinin seçimle belirlenmesi için mücadelesini sürdürmektedir. MEB’in eğitim yöneticilerini siyasi ve sendikal aidiyetlerine göre belirleme adımlarının ilk gündeme geldiği andan itibaren Eğitim Sen olarak ülke çapında başlatmış olduğumuz “Kendi Yöneticimizi Kendimiz Seçiyoruz” kampanyası ile çok sayıda okulda sandıklar kurulup seçimler yapılarak eğitim yöneticileri seçilmiştir.

Okullarımızda yapılan seçimler sonucunda sandıktan çıkan eğitim yöneticilerin isimlerini il ve ilçe Milli Eğitim Müdürlüklerine vererek, gereğinin yapılmasını istiyoruz. Eğitim emekçileri olarak siyasi dayatmalarla değil, demokratik seçimlerle belirlenen eğitim yöneticileri ile çalışmak istiyoruz.

Milli Eğitim Bakanlığı geçmişte yapılan ve yüksek yargı duvarına çarpan bu tür dayatmacı uygulamalardan vazgeçmeli, eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde mülakat gibi doğrudan “torpil” çağrıştıran yöntemler asla kullanılmamalıdır. Eğitim yöneticilerinin belirlenmesi ve değerlendirilmesi sürecinde siyasi referanslar değil, liyakat ilkesi temel alınmalıdır.

Eğitim Sen olarak, Bakanlığın bu konudaki ısrarına son vermesini ve okullarda bütün eğitim bileşenlerinin iradesi ve katılımı ile seçilen eğitim yöneticilerini okullarda görevlendirilmesini talep ediyoruz.