Ekmek 2 lira oldu, sevgili Zonguldaklılar.

Esnaf Sanatkârları Odası Başkanı Muharrem Coşkun, ekmeğin 1,5 liradan 2 TL'ye yükseldiğini açıkladı.

Açıkçası ben bu zammı bekliyordum.

Geçenlerde İstanbul'da simide zam haberini duyunca 'eyvah' dedim, "Şimdi Zonguldak'ta da eli kulağındadır" diye düşündüm. İçim cızz etti.

Hani yine de bir ümit taşır ya insan: 'Belki bir ümit, zam yapmazlar'

Umut, fakirin ekmeğidir derler.  

Biz de umut ettik, fırıncı arkadaşa sorduk:

"Simide zam var mı ustam?"

Ustam dedi ki; "Simidi bilmiyorum ama ekmeğe zam yapıldı bile. Daha kamuoyuna açıklanmadı, bugün yarın duyururlar"

Yapıldı, nitekim..!

Fırıncı ne yapsın?

Suya zam, elektriğe zam ve daha bilmem nice masraf kalemine zam geldi. Onlar da haliyle vatandaşa yansıtacak(tı) faturayı...

Bu denklemin en mağduru, her zaman olduğu gibi dar gelirli vatandaştır.

Olan budur.

Şaşırmadık yani.

Hayırlısı olsun.

GEVŞEMEYELİM EY AHALİ!

Zonguldak'ta ilk belirlemeye göre 16 kişide mutasyonlu virüs tespit edildi. Bu virüsün, normal koronavirüse göre 1,5 kat daha bulaşıcı olduğu anlaşıldı. Yani yüksek riskli iller arasında bulunan kentimizde 2 kat daha tedbirli olmamız gerekiyor.

Öbür taraftan hükümet, Mart ayıyla birlikte kısıtlamalarda gevşeme sinyalini çoktan verdi.

Her ne kadar 'tedbiri elden bırakmayalım' denilse de havada ağır bir rehavet kokusu var ve hızla yayılıyor. 

Hele kongrelerdeki atmosferi gördükten sonra vatandaşı tutabilene aşk olsun!

Dün haftanın ilk günüydü, araç ve yaya trafiği hayli yoğundu. Caddeler sokaklar panayır yerinden farksızdı. İnsanların nefesi nefesindeydi...

Az daha dişimizi sıkabilirsek, mutasyonlu virüsün yayılımına karşı yaza çok daha rahat girebiliriz. Böylece ekonomik anlamda dibi gören esnafımızın da yüzü güler.

Esnafın dayanacak gücü kalmadı. Eğer yazın belini doğrultamazsa bugünü mumla arar hale geleceğiz.

Bunu nereden biliyorum? Sokaktan...

Çarşıda bazen yolumuzu kesip, "Ne olacak bizim halimiz? Biz bittik" diyorlar.

Ben inanıyorum ki, geçiş dönemi olan Mart ve Nisan aylarında kendimizi salmak yerine tedbire devam edersek, yazın hepimiz rahat nefes alacağız.

GÜLE GÜLE NERMİN ABLA...

Bazı vedalar ansızın oluyor.

Nermin Çetinkaya Meriç'inki de böyle bir veda oldu.

Her şeyden önce kendini çocuklarının eğitimine ve mutluluğuna adayan bir anneydi o. Bütün çabası, onların iyi eğitim alması ve vatanına milletine faydalı güzel insanlar olması içindi. Büyük kızının hukukçu olmasıyla ne çok sevinmişti. Daha dün gibi hatırlıyorum, kızı Buse'nin Hukuk Fakültesi okuduğunu ve mezuniyetine az kaldığını söylerken yaşadığı heyecanı...

Buse mezun oldu, şimdi Zonguldak'ın başarılı avukatlarından biri olarak görev yapıyor... Küçük kızı Berrak da ilk okula başlarken oğlum Yunus Emre ile sınıf arkadaşıydı. Bu vesileyle kendisini tanıma fırsatı bulmuş, çok kıymetli eşi Mustafa Meriç beyefendi ile birlikte nice hoş sohbetlerimiz olmuştu.

En son doğum günü partisi düzenlemiş, sınıftaki bütün çocukları eğlendirmekle kalmamış, o anları yıllar sonra da unutmasınlar diye video çekimiyle ölümsüzleştirmişti.

Biliriz ki, ölüm bir yok oluş değil; bilakis yeni ve çok farklı bir hayatın başlangıcıdır.

İyi insanlar ölümsüzdür. Yaptıkları iyilikler ve kazandıkları kalpler ile aramızda olmasalar da geride kalanların hayır duasıyla yaşayacaklardır. 

Tebessüm etmek sadaka ise o, ömrü boyunca güler yüzüyle hep bu güzelliği yaşattı etrafına... 

Nermin abla işte bu güzel hatıralarla göçtü bu diyardan...

Meriç ailesinin fertlerine sabırlar diliyorum.

Yattığın yer nurla dolsun, mekanın cennet olsun güzel insan.