Emperyalist kapitalist sistemin bizlere dayattığı insanlık dişi yaşamın içerisinde, herkesin kendi durduğu yere uygun bir yaşam kurgusu vardır.
Ve bu kurgu doğrultusunda attığı adımlar, yaptığı eylemler vardır.
Yapılan bu eylemlerin toplamın da, gerçekleştirilmek istenen bir hedef vardır, olmalıdır!
Biz buna; Önü arkası düşünülmüş, sonuçları da üç aşağı beş yukarı öngörülmüş “Eylem Planı” diyoruz…
En tepeden en aşağıya kadar kurgulanan bu eylem planları; Çok kısa vadeler için yapılabileceği gibi, çok uzun vadelere de yayılabilirler.
Hayatın içinde yüzleşmek zorunda kaldığımız acı tatlı her olay, aslında egemen sınıfların kendi çıkarları için kurgulayıp hayata geçirdiği bu eylem planlarının bir parçası ve kaçınılmaz sonucudur!
Hayatta bir aylık maaşa tutunarak yaşamaya çalışanlar: Demir cevherini eriten yüksek fırınların önünde ter dökenler, çok katlı dev inşaatların eğreti kurulmuş iskelelerinde akrobatlara nazire yapar gibi çalışanlar, Azrail’in fazla mesai yaptığı maden ocaklarında kömüre kazma sallayanlar…
Yani, dünyadaki tüm varsıllıkları üreten biz yoksul emekçiler!
Uluslararası emperyalist şirketlerin ve işbirlikçi yerel sermaye sahiplerinin kurguladığı tüm eylem planlarının hedefinde bizler varız.
Bu kahrolası eylem planlarıyla, acımasızca sömürülürüz…
Birbirimize düşmanlaştırılırız…
Asıl düşmanlarımız: Bizlere tepeden baktıkları saraylarında, bizleri bir böcek gibi gördükleri rezidanslarında, bizim göremeyeceğimiz kadar korunaklı yazlık veya kışlık villalarında keyif çatarlarken; bir taraftan da planlarını tekrar tekrar gözden geçirirler.
Bizleri bölmek ve birbirimize düşmanlaştırmak için kurgulanıp hayata geçirilen, hepimize düşman bu acımasız planların yarattığı ölüm mevzileri, kör hendek veya çukurlarda birbirimizi boğazlar dururuz!
Ve birbirimizle konuşacak kadar fırsatımız olmaz, birbirimizi anlayacak kadar zamanımız kalmaz!
Peki neden?
Çünkü onların eylem planlarını yazıp çizen, hedeflenen alanların özgünlüğüne göre kurgulayan bir üst akılları ve bu üst akıllarını yeniden yeniden üreten kurumsallıkları vardır…
Bizler ise; Tüm kurumsallıklarımıza saldırıp tahrip eden, tahrip etmediği ya da edemediğini teslim alan yaşama ve insana düşman bu güçler tarafından bölünüp parçalanmışız.
Ve karşılarında, paramparça bir vaziyette güçsüz kalmışız!
Sonuç olarak, bizlerinde bir eylem planı olmalıdır.
Bir damla şarap için, en küçük çekirdeğine kadar ezilen üzümlerin…
Kumaşa attığı her ilmikle, tarlaya ektiği her tohumla, demire vurduğu her çekiçle, kömüre salladığı her kazmayla zenginliklerine zenginlik kattığımız vahşi kapitalistlere karşı bizler de örgütlenmeli ve kendi kontrolümüzde olan kurumsallıklarımızı oluşturmalıyız.
Biz sömürülen işçilerin, ezilen köylülerin, sürünen emeklilerin, sınav stresiyle intihar eden öğrencilerin, gerici karanlık tarafından kuşatılan sanatçı, akademisyen ve aydınların, taciz ve tecavüz edilip öldürülen kadınların da bir mücadele eylem planı olmalıdır.
Bölüp, parçalayan ve güçsüz düşüren değil!
İktidar hedefsiz muhalif eylemlerle oyalayan, bıktıran ve mücadeleye olan inancı körelten değil!
Anlamsız düşmanlıkları ve sermaye sınıfının saldırılarını deşifre eden, emek mücadelesini güçlendirmek için yapılan her eylemi “İktidar hedefiyle” anlamlandıran kapsayıcı bir eylem planına ihtiyacımız var…
Bu planda, sizler var mısınız?