Zonguldaklı hemşerilerim; bu yazı uzun diye vazgeçmeyin okuyun. Okuyun ki olabilecekleri, yıllar önce planlananları ve bugün yaşananları anlayın. Mevzu derin.

Zonguldak, Çaycuma ve Filyos ekseninde hergün yeni gündem oluşturacak bir konu belleğimizde yerini almaktadır. Öyle ki bugün Filyos Projesi için ilan edilmiş alanlarda yapılan sürekli işlev ve kullanım hakkı değişiklikleri bu bölgede olup biteni adeta bul karayı al parayı mantığı ve el çabukluğu ile fincan altındaki bozukluğu gözden kaçırma yarışına dönüştürmüştür.

Şöyle bir tepeden hatta yakındaki Çaycuma Filyos karayolundan baktığınızda Limanın doğu yakasındaki onlarca kazık çakan makinalar ile adeta dikiş makinasının kumaşa batış çıkışı gibi ve insanın başını ağrıtırcasına toprağa darbeler inmekte. Batı yakasında ise yüzlerce metreküp toprak kamyonlarca taşınmakta yaklaşık beş metrelik bir yükselti ile hafriyat sürmektedir. Sonrasında bu yükseltilen dolgunun üstüne doğu yakasındaki gibi kazıklarla zemin iyileştirmesi yapılacakmış. Öğrendiğimize göre ülkedeki kazık çakma makinalarının yarısından fazlası burada faaliyetteymiş. Tam bu bilgileri sindirmeye çalışıyorduk ki Endüstri Bölgesinin Filyos Çayı’nın güneyine Çaycuma’ya kadar sarkacağı bilgisini aldık.

Aslında bu alanda yapılanı anlamak için bugün ne yapılacağını takip etmekten çok bu alan için geçmişte hazırlanmış dokümanlara bir göz atmak yeterli olacaktır.

INTERNATIONAL SOCIAL SCIENCES STUDIES JOURNAL  2019 Ocak yayınında bir makale göze çarpmaktadır. Kastamonu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi  Coğrafya Bölümü Dr. Öğretim Üyesi  Evren ATIŞ ve Zonguldak ZBÜ Ereğli Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Şaban ÇELİKOĞLU tarafından kaleme alınan “Sosyo-Ekonomik ve Çevresel Yönleriyle Filyos Vadisi Projesi” adlı makalede “yöre halkının Filyos Vadi Projesi’ne bakış açılarını ve projeden beklentilerini tespit  edebilmek  için  120’si  kadın,  386’sı  erkek  olmak  üzere  toplam  506  kişiyi  kapsayan  anket  çalışması yapıldığı ve anketlerin  günün  değişik  saatlerinde  projenin birinci  derece  etki  sahasında  kalan  Çaycuma şehri ile Filyos ve Saltukova kasabalarında ve çevre köylerde gelişigüzel örneklemler seçilerek gerçekleştirildiği” söylenmektedir. Ayrıca “bunun yanı sıra planlama ve uygulamada karar verici ya da yön verici konumunda bulunan çeşitli kurum ve kuruluşların yöneticileriyle mülakatlar yapılmıştır.” denilerek konunun kamu yakasından da elde edilen bulgu ve bilgilerle incelendiği anlatılmaktadır.

İşte bu noktada makalenin başında bahsi geçen “Antik  kaynaklara  göre  Tios  M.Ö.  7.yy'nin  ilk  yarısında  veya  M.Ö  6.yy.  başında  Tios  adlı  rahip önderliğinde  Miletos'tan  gelenler  tarafından  kurulmuştur.  M.Ö.  70  yılında  Romalılar  tarafından  yakılıp yağmalanmış ve  tekrar  inşa edilen Tios;  Roma İmparatorluğu boyunca  ticaret ve balıkçı  kenti olmuştur. Bizans döneminde M.S. 5.yy da önemli piskoposluk merkezi haline gelmiş olan Tios, Selçuklu ve Osmanlı döneminde M.S. 14-15.yy’da giderek önemini yitirmiş ve küçük balıkçı kasabası haline gelmiştir. Günümüzde Çayır  Mağarası’ndan  çıkan  suyu Akrapolis’e  taşıyan sukemeri, sahil surları, tonozlu galeri, tiyatro, savunma kulesi ve çeşitli tarihi mezarlar Filyos’ta yer alan en önemli  tarihi  toprak üstü yapıtlarıdır.  Bunun yanında  bir  kısmı deniz  altında  kalmış  mendirek  diğer  bir önemli eserdir. Kültürel ve turistik  bakımdan  önemli  birer zenginlik oluşturan Tios antik kenti’ne ait varlıkların gelecek nesillere aktarılması, yöre tanıtımına ve ekonomisine katkı sağlaması için  titizlikle  korunması  gerekmektedir.  Bu bağlamda  Filyos  Vadi  Projesi  ve  Endüstri  Sahası  ile  ilgili çalışmalarda antik kentin zarar görmemesi hususunda özen gösterilmelidir” saptamasının ne derece samimi bir tabanda proje içindeki yaklaşımlarla örtüşeceğini düşünmeden edemiyor insan.

Nitekim çok geçmeden daha bu makalenin içinde “Filyos  Çayı’nın  ağız  kesiminde, doğu  ve  batı  kıyılarında  eski  yataklar  mevcuttur.  Bu yataklar  arasında geniş bir alanda, yer yer ağaçların da bulunduğu, sazlıklardan oluşan sulak alan gelişmiştir. Bu kesim aynı zamanda yörede göçmen kuşların uğrak yerlerinden biri durumundadır.” denildikten hemen sonra  “Sulak alanın yeni ve doğudaki eski yatak arasındaki  kesimi liman  sahası ve  endüstri bölgesi  için  doldurulması nedeniyle  büyük oranda  yok olmuştur.” denilerek katliamın ilk izlerine işaret edilmiştir.

Hatta “Bu kesimde sadece 32,2 ha alana, planlamada sulak alan olarak yer verilmiştir. Yeni yatağın batı kesiminde yer alan sulak alanın bir kısmı endüstri bölgesi için planlanmaktadır. Buna karşın kıyı kesimde 87,6 ha alan projede sulak alan olarak kendine yer bulabilmiştir. Sonuç olarak Filyos Çayı ağız kesiminde 119,8 ha’lık sulak alan proje kapsamına alınmıştır. Sulak alanın ve buradaki canlı yaşamının sürdürülebilirliği açısından; Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası  Öneme  Sahip  Sulak  Alanlar  Hakkında Sözleşme  (Ramsar  Sözleşmesi), Biyolojik  Çeşitlilik Sözleşmesinin  Biyogüvenlik  Kartagena  Protokolü  ve  Karadeniz’in  Kirlenmeye  Karşı Korunması Sözleşmesinin (Bükreş Sözleşmesi) gibi uluslararası sözleşmelere titizlikle riayet edilmesi ve planlama ve çalışmaların buna göre yürütülmesi büyük önem arz etmektedir.” denilerek aslında gelmekte olan tehlikeye parmak basılmıştır.

Ve işte konunun aslında nereye gelebileceğinin son noktası da “İlk aşamada Filyos Çayı ağzında liman yapımı ve hemen gerisindeki endüstri bölgesinin inşası ile başlayan proje daha sonraki aşamalarında vadi boyunca sanayi tesislerini konuşlandırarak Çaycuma İlçesi Organize Sanayi  Bölgesi  yakınlarına kadar  Filyos Çayı  su seviyesi  kontrol altına  alınarak  gemilerin  limandan iç kesimlere  kadar  ilerlemesini  sağlayan bir  hat  şeklinde  sanayi  kuşağı  oluşturmaktır.” Sözleriyle vücut bulmaktadır.

Bizler acaba Endüstri Bölgesi nereye kadar gelecek veya Sanayi Bölgesi ne kadar genişleyecek yada bugün özellikle Çaycuma Belediye Başkanı Bülent KANTARCI’nın dikkat çektiği Devrek Çayı ile Yenice Çayının su çatına kadar derinleşecek ve yaslanacak bir Endüstiyel Kanalkent mi yaratılacak diye düşünürken zaten aks planlaması yapılmış bile. Bu durumda çılgın kanal kentimizin sayısı artacak mı?

Artık hiç kuşku yok ki son kararnameler, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanının açıklamaları ve yazılıp çizilenlerle Çevre Düzeni Planı hazırlıklarında özellikle 1/100.000 ve 1/25.000 lik Çevre Düzeni Planlarında ani işlev değişiklikleri ve yeni plan notları ile karşılaşılacağının haberleri verilmektedir.  

Öyle ki mevcut iktidarın bölgeye bakış açısındaki amaç ve kapsam bağlamındaki ani değişiklikler adeta bölgede faaliyetini sürdürmekte olan kamu kurum ve kuruluşlarını ve yöneticilerini de kroke duruma sokmuştur. Hatta bu alanda yapılacak uygulamanın ayrıntıları hakkında yürütülen, kapalı kapılar ardında sürdürülen pazarlık ve planlamalardan bölgedeki kamu görevlilerinin bile Resmi Gazete sayesinde haberi oluyor.  

Peki yerli halk ne düşünüyor? İşte bu soruya yanıtı da yine yukarıda bahsettiğimiz makalenin Sosyo- Ekonomik değerlendirmeleri ve anketleri cevap veriyor. 2019 Yılında yapılan bu çalışmada elde edilen halk değerlendirmesine ait bulgular bugün yani 3 yıl sonra bile aynı parlaklığı ile karşımızda durmaktadır.

Ne demiştir halk acaba?

Bir defa ankete katılan her dört kişiden üçü Filyos Vadi Projesi ve Endüstri Bölgesinin faaliyete geçmesi ile Filyos Deltası Yaşam Alanını, Antik Kenti ve kıyı turizmi başta olmak üzere yörenin turizmini ve doğal yaşamını olumsuz etkileyeceğine yönelik kaygı duymakta o bir.  

Sonra ankete katılanların % 90’ından fazlası yörede hava ve gürültü kirliliği oluşacağına inanıyor iki.

Filyos Vadisinde Endüstri Bölgesi ile birlikte çarpık kentleşmeye neden olacağı, göç almaya başlayacak olan bölgede demografik yapı bozulacağı, şu an sakin ve doğal rutininde giden halk yaşamının, kamu düzeni ve asayişin bozulacağı, nüfus ve yerleşme ile ilgili kaygılar bulunmaktadır üç.

Ankete katılanların % 88’inin bölgede çevresel sorunlar olacağına inancı büyük kaygı taşımalarına neden olmaktadır dört.

Filyos Vadisi yerleşikleri olan halk bu projenin bölgeye kazandıracaklarının bilincinde olduğu kadar kaybettireceklerinin de kaygısını taşımakta beş.

Yine aynı ankette yöre halkının yeni nesil teknolojik ürünlerin üretildiği tesislere sıcak bakarken özellikle Demir-Çelik Sektörü yatırımlara soğuk ve engel olunması yönünde sabitlikte kararlı görünmektedir altı.

Hatta bu ağır sanayi türlerini öyle görmek istememektedirler ki Termik Santrala % 71, Demir-Çeliğe %68 Hayır demişlerdir yedi.

Aynı şekilde hava, su ve çevre kirliliği bakımından Petrol Rafinerisi ve türevlerine de soğuk baktıklarını aynı oranda ifade etmişlerdir sekiz.

Filyos Vadisi Projesi’nin gerçekleşmesi ile  bölgede  artacak olan nüfus ve  işgücünün  yakın  çevre

Filyos Vadisi Projesi’nin gerçekleşmesi ile  bölgede  artacak olan nüfus ve  işgücünün  yakın  çevre

Aynı makalede bir de Belediye kayırmacılığı tespit edilmiş ve  “Filyos Vadisi Projesi’nin gerçekleşmesi ile  bölgede  artacak olan nüfus ve  işgücünün  yakın  çevre belediye ve beldelerine olan etkilerinin bütüncül olarak ele alınması gerekmektedir.”  İfadesine yer verilmiştir dokuz.

Ne demek bütüncül ele alınması?

Belediyelere parçacı bakmayın, senin Belediyen benim Belediyem demeyin, vatandaş bu ülkenin ve yörenin vatandaşı, her sabah her akşam bir Belediye sınırından ötekine gitmekte, hizmetleri her gittiği yerde farklılaştırmayın ki vatandaşı mağdur etmeyin bir bütün olarak değerlendirin diyor on.

Peki buna uyarlar mı?

Bu yaklaşım buna asla uymaz. Hatta ne yapar biliyor musunuz? Küçük nüfuslu Belediyelere işin gözünü çıkarır gibi aslan payını verir. Hatta bunu da övünerek anlatır ki vatandaşın oyunun yönünü metazori tayine yeltenir. Şaşırır mıyız? Hayır. Başarabilir mi? Hayır.

Bakınız Çaycuma, Perşembe, Saltukova, Bakacakkadı, Gökçebey ve Devrek. Bu belediyelerin ortak özelliği ne peki? Filyos Havzası Belediyeleri onlar ve her türlü ayrıma ve kayırmaya parçacı yaklaşıma rağmen halk başka bir şey söylemiş. Bütüncül bakmış olaya ve burada biz başka düşünüyoruz,  bir arada yaşarken ayrımcılığı istemiyoruz demiş.

Şimdi tekrar başa saralım ve son sözümüzü söyleyelim.

Bir akarsu bir yöreye ne kattıysa binlerce yıldır siz şu an onun kattıkları üzerinden giderek yeni bir coğrafya, yeni bir yaşam alanı ve yeni bir kentler dizisi yaratmak üzeresiniz. Bu işi yaparken ya bölgeyi ihya edeceksiniz yada bedbaht. Ya insanı seveceksiniz ya parayı. Ya doğanın bahşettiği tüm güzellikleri gelecek kuşaklara ulaştırabilecek alicenaplığı yapacak yada bugünü düşünüp ne varsa yok edip tüketeceksiniz. Ya da bunları yapmaya karar verme ömrünüz yetmeyecek.

Ekmeği veren eli unutmayan bu insanlar nefesi çalanları da unutmazlar. Bizden söylemesi, muktedirdik yaptık diyeceğiniz her eylem gittiğinizde sizi üzecek külliyatlı kem kelama döner bilesiniz.   

Filyos’un kumu çakılı hep vardır ve yerinde kalır, seli de akıp gider.