GAVURUN ÇALIŞTIĞI MÜSLÜMAN İÇİN
 
   Bu haftaki yazıma bir anekdotla başlamak istiyorum. Sonra da yorumlarımızı yaparız.
   1995 ilkbaharında babam vefat etmişti. Kilimli Cami'nde öğle namazından sonra cenaze namazını kılarak bir konvoyla Çaycuma'ya, köyümüze doğru hareket ettik. Babam buradaki aile mezarlığımıza gömülecekti.
   Cenaze konvoyunun en önünde doğal olarak cenaze arabası vardı. Hemen arkasından, sonradan milletvekili olan kardeşim Ömer'in arabasıyla biz takip ediyorduk. Arabada Kilimli'nin çok sevilen, hatta top oynadığı için ''modern hoca '' diye bilinen Kilimli Camisi imamı da vardı.
   Araba o döneme göre lüks sayılan Renault Megane marka bir arabaydı. O zamanlar cep telefonu daha çıkmadığından arabada bir araç telefonu bulunuyordu. Bir ara Hocanın gözü telefona ilişiti. Ve aramızda şöyle bir konuşma geçti:
   -Bu nedir?
   -Araç telefonu hocam.
   -Peki, ben bununla evimle görüşebilir miyim?
   -Tabi hocam, buyurun.
   Hoca telefonu aldı. Öğrettiğimiz gibi, evinin numarasını çevirdi. Telefona kızı çıktı. Hoca kızına, ''Kızım ben araç telefonu ile konuşuyorum. Annene söyle akşama buzdolabındaki eti pişirsin'' diye talimat verdi. Beni de bazen şeytan dürter, dayanamam. Yine öyle oldu. Hoca'ya dedim ki;
   -Bak hocam, bu telefonu gavur dediğiniz adamlar icat etti. Hatta bu bindiğiniz arabayı, elektriği ve dolayısıyla senin evindeki buzdolabını da onlar icat etti. Yani bunları icat eden ilim adamları insanlığa büyük hizmetler ettiler. Görüyorsunuz bunlardan tüm Müslümanlar da yararlanıyor. Bana göre de sevap kazanmış oldular. Şimdi bunlar sırf Müslüman değil diye cennete gidemeyecekler mi?
   Hoca bu zor soru karşısında biraz düşündü, sonra;
   -Gidebilirler ama bir şartla!..
   -Nedir o?
   -Son nefeslerinde Kelime-i Şehadet getirmek şartıyla.
   -Peki, ama hocam, adam Hristiyan bir toplumda Hristiyan bir ana babadan olmuşsa Kelime-i Şehadeti nereden bilecek? Sonra bütün ömrünce Hristiyan olarak yaşamış bir kişi son nefesinde nasıl Müslüman olacak?
   -Başka türlü olmaz.
   -Yani?..
   -Cennete gidemez!.
   Yıllar sonra ben Bodrum'daki bir plajda bu olayı Dr. Ömer Karakaşoğlu'na anlatırken; biraz ilerideki bir şezlongda güneşlenen orta yaşlı bir adam lafa karıştı. ''Anlattıklarınıza kulak misafiri oldum. Sizin hoca yine iyi demiş. Bizim hoca diyor ki; gavurun çalıştığı Müslüman içindir!''  
   Görüyorsunuz hoca ne cevap vermiş! Müslümanları işte böyle kandırmaya çalışıyorlar. Böylece cahil ve eğitimsiz bıraktıkları insanların sırtından rahatça geçiniyorlar. Gavur neden Müslüman için çalışsın? Eğer öyle olsaydı gavur köle, Müslüman ise efendi olurdu. Ama görüyoruz ki durum tam tersine; gavur zengin, Müslüman fakir! 
   Peki gerçek; hatta acı gerçek ne? Bunu irdelememiz lazım.
   Acı gerçeği net olarak görebilmek için çok basit bir deneyi yapmanızı öneririm: Dünya kalkınmışlık, demokrasi ve hatta IQ (zeka katsayısı) haritaları ile dinler haritasını üst üste koyun. Bakalım ne göreceksiniz.
   İsterseniz ben size bazı çarpıcı rakamlar vereyim.
   -İslam Konferansı Örgütü'nün 57 üyesinin gayrı safi milli hasılalarının toplamı 2 trilyon doların altındadır. Bu rakam sadece Almanya için 2.4 trilyon, Japonya için ise 3.8 trilyon dolardır.
   -Bu 57 ülke insanlarının, din baskısı nedeniyle gelişemeyen zekalarının katsayıları dünya ortalamasının çok altındadır. 
   -Son yüzyıl içinde, bilimsel alanda bu 57 ülkeden sadece 3 kişi Nobel bilim ödülü alırken; Müslümanların yüzde biri kadar nüfusu olan Yahudilerden tam 104 bilim adamı bu ödülü almıştır.
   -Hristiyan dünyasında okur yazar oranı %90 olup 100 kişiden 40'ı üniversite mezunudur. Müslüman dünyasında ise bu rakamlar %40 ve %2'dir.
   -57 İslam ülkesinde toplam 500 üniversite varken-ki bunların kalitesi de tartışılır- sadece Amerika'da 6000 üniversite vardır.
   Hiç lafı uzatmadan söyleyeyim; sizin de gördüğünüz gibi, Müslüman dünyasının sorunu eğitimsizliktir. Kaliteli eğitimin olmazsa olmaz şartları araştırmacı, sorgulayıcı ve yaratıcı olmasıdır. Müslüman dünyasında ise bu kriterler geri planda olup, eğitime yararı olmayan din eksenli bir sistemdir. Bu sistem ise akılcı olmayan, sorgusuz, araştırmasız, ezberci, dayatmacı ve çağ dışıdır.
   Tüm bu olumsuzlukların sebebi; Arapların eğitime önem vermemesi; ve hatta düşman gibi görmesi; ve bu nedenle  Kuran'ın ilk gelen süresi olan İkra (oku) süresini Kuran'ı derlerken ta96.ncı sıraya atması; ve  Peygamberimizin ''İlim Çin'de bile olsa gidip bulunuz'' sözünü tutmamış olmasıdır. Biz dahil tüm Müslüman dünyası da Arapları kutsal ve Arap kültürünü de matah sandığı için Araplardan ister istemez etkilenmiştir. Hatta bizim içimizde Araplardan çok Arapçılar çıktı. Tarihte daha önce olduğu gibi şimdi bile bunun sıkıntılarını çekiyoruz. 
   ''Gavurun çalıştığı Müslüman içindir'' gibi laflar cahil halkı kandırmak için dincilerin uydurduğu safsatalardır. Gavur dediğimiz Müslüman olmayan ülkeler diğer gezegenleri keşfederken; Müslüman mültecilerin  İslam ülkelerinden canları pahasına kaçarak Hristiyan ülkelere sığınmaya çalışmalarının nedenlerini derinlemesine düşünebilirsek; Müslüman dünyasının artık çağdaşlaşması gerektiğini net olarak görebiliriz.
   İslam ülkeleri eğer gerçekten ekonomide, teknolojide, demokraside ve kısacası her konuda gelişip çağdaşlaşmak istiyorsa formül çok basit: Laik düzen, çağdaş eğitim!..