Memur-Sen Konfederasyonu’na bağlı Enerji Bir-Sen Genel Başkanı Hacı Bayram Tonbul Zonguldak’a gelerek üyelerle buluştu.

Zonguldak Öğretmen Evi’nde önce üyelerle kahvaltı yapan Genel Başkan Tonbul ardından ise Enerji Bir-Sen Temsilcilerle İstişare Toplantısı’na katılarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her platformda açıklamalarda bulunduğu Yeni anayasa ve Başkanlık Sistemi ile 3. Dönem Toplu Sözleşme sürecini anlattı.

Yapılan etkinliğe AK Parti Zonguldak Milletvekili Faruk Çaturoğlu, MTA Bölge Müdürü İsmail Cebeci, Ticaret İl müdürü İsmail Maden, Enerji Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Gürkan Kaya, Enerji Bir-Sen Şanlıurfa temsilcisi Dr. Mehmet Emin Baysal, Memur-Sen Zonguldak İl Temsilcisi Kamuran Aşkar, Büro-Sen Zonguldak İl Temsilcisi Ramazan Seyrek sivil toplum örgütü temsilcileri ve çok sayıda sendika üyesi katıldı.

ESKİDEN HİÇBİR KAZANIM ELDE EDEMİYORDUK

İstişare toplantısının açılış konuşmasını yapan Enerji Bir-Sen  Zonguldak İl Temsilcisi Sedat Güngör,  KESK ve Kamu-Sen’in yetkili sendika olduğu dönemlerde memurların hiçbir kazanım elde edemediklerini belirterek, “İstişare toplantımızın asıl gayesi 3. Dönem Toplu Sözleşmeden sonra toplu sözleşme kazanımları hakkında temsilcilerimizin ve delegelerimizin bilgilendirilerek bu edinilen bilgilerin doğru olarak tabana yansımasını sağlamaktır. Memur-Sen yetkili sendika olmadan önce 9 yıl yetkiyi elinde bulunduran ama yalan, iftira ve kaostan başka bir şey üretmeyen KESK ve Kamu-Sen yetkiliydiler. Ama bunlar sadece toplu görüşme adı altında bir araya gelip çay içer, sohbet eder ayrılırlardır. Ve doğal olarak hiçbir kazanım elde edemezlerdi. Buna rağmen halen meydanlarda bir sürü yalanla, dolanla onlar gezerken bizim arkadaşlarımızın birçok kazanıma ve başarıya rağmen ortalıkta görünmeyişi bizim için bir eksikliktir. 2010 Anayasa referandumunda rakiplerimiz hayır derken bizler yetmez ama evet diyerek ülkenin demokratikleşmesinin ve kamu emekçilerinin önündeki birçok engeli kaldırmış olduk. Bize göre TTK yeniden yapılandırılarak verimliliğin artırılması sağlanmalıdır. TTK varlığını üreten ekol ve okul olarak rantabl bir şekilde sürdürmelidir. Diğer bir konu termik santrallerdir. Bu konuda da bizim görüşümüz şudur. İnsan ve çevre duyarlılığını önceleyen sistemlerle ülke ekonomisine katkı sunmaya devam etmelidirler. Biz şehrimizde işsizliğin önlenmesine ve şehrin ekonomisine katkı sağlayacak her türlü yatırımın iş sağlığı ve iş güvenliği kurallarına uyarak önünün açılması kanaatindeyiz” dedi.

YENİ ANAYASA HALKTAN YANA OLMALI

Yeni anayasanın özgürlükçü ve herkesi benimseyen bir anayasa olması gerektiğini belirten Enerji Bir-Sen Genel Başkanı Hacı Bayram Tonbul, 2010 yılında yapılan anayasa değişikliğiyle ilgili referandum da ‘Evet’ dedikleri gibi yeni anayasayla ilgili referandum yapılması takdirde yine’evet’ diyeceklerini vurgulayarak, “Türkiye’de her konuda sözümüz var diyen Memur-Sen daha öncesinde de Anayasa değişiklikleri noktasında girişimlerde bulundu. Biz 2010 yılında referandum ile yapılan 52 maddelik değişiklik paketinin yanında olduğumuz gibi biz yeni anayasadan şimdide yanayız. Yeni anayasanın içinde Başkanlık sistemi sadece bir madde. Yeni anayasası sadece bir hükümet sistemi ve yönetim sitemine indirgersek eğer biz bu için içerisinden çıkamayız. Demek ki yeni anayasa bizim için çok önemli. Yeni ve sivil bir anayasa olması lazım. Bunun da çeşitli istişarelerle yapılarak herkesin benimseyeceği, bende burada varım diyebileceği, 78 milyon insanı kucaklayacak yeni sivil özgürlükçü bir anayasa olması lazım. İnsanımızdan korkmayan, devleti değil insanı kutsayan bir anayasa olması lazım. Devleti kutsayan bir anayasa yaparsak insanımız sürekli tedirgin olur. İnsan üzerinde sürekli baskı uygulayan bir anayasa olur ve buda patlamalara neden olur. Demek ki yeni anayasada en önemli şey insan haklarına saygılı bir anayasa olması lazımdır. Yani yasamanın, yürütmenin ve yargının birbirinden bağımsız olması lazım ve bu bize bugünde lazım yarında lazım. Yaşı bizim yaşlı olanlar bundan pek faydalanamayacak ama genç arkadaşlarımız daha özgür bir ülke istiyorsalar eğer bu yeni anayasa konusunda kafalarını yormaları lazım. Onların da bizim bir sözümüz var demesi lazım. Eğer bu yeni anayasa yarın halkın oyuna sunulmaya çalışılırsa eleştirecekleri noktaları sivil toplum örgütleri kanadıyla eleştirmeleri, düzeltilmesini istedikleri yer varsa düzeltilmesini istemeleri, desteklenmesi gereken yerleri de desteklemeleri lazım. Biz Memur-Sen olarak ülkemizin girmiş olduğu her sıkıntıda ülkemizin yanındayız ve olmaya devam edeceğiz. Bunda herhangi bir sıkıntımız yoktur” ifadelerine yer verdi.

MEMURUN İŞ GÜVENCESİ DEĞİL YARGI YOLU VAR

Yeni anayasayla ilgili son günlerde yapılan tartışmalarda memurların iş güvencesinin elinden alınacağı şeklinde açıklamalarda bulunulduğunu fakat mevcut sistemde de memurun iş güvencesinin olmadığını sadece yargı yolu açık olduğunu da sözlerine ekleyen Tonbul, “Yeni anayasa ile birlikte kamu sistemindeki bir değişiklik de söz konusu. Bunu yetkili ve yetkisiz ağızlar özellikle çok fazla dillendiriyorlar.  Mevcut yeni anayasasının vardığı halinde şuan ki 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu üzerinde köklü bir değişiklik yapılması mümkün değil. Özellikle bir taraflara mesaj vermek isteyen bazı bakanlarımız ‘Memurlarımızın iş güvencesini ellerinden alalım’ gibi bazı söylemlerde bulunuyorlar ki bu çok yanlış bir şey. Memuriyet sistemsiz hiçbir ülke yoktur. En küçük ülke olan Vatikan’da bile ir memuriyet sistemi vardır. Bürokrasi bir şekilde vardır. Memurların iş güvencesi gibi 657’de bir madde yoktur. Ben 10 süredir Toplu Sözleşmeden Sorumlu Başkan Yardımcısıyım birçok toplantıya katılıyorum memurların iş güvencesi diye bir şeyi yok. İdarenin yapmış olduğu iş ve eylemlerden dolayı memurlar yargıya giderler yargı eğer idareyi haklı görürse memurun aleyhine, memuru haklı görürse memurun lehine karar verir. Bunu yargının elinden almak mümkün değil. Hangi madde gelirse gelsin yargıyı engelleyecek yargıçların nasıl karar vereceği yönündeki kararlarını bugünden kestiremeyiz. Dolayısıyla iş güvencesinin ortadan kaldırılması bir hayal hatta bir kaos olur” dedi.

Konuşmaların ardından toplantı soru cevap şeklinde devam etti. (Umut ERSES)