Üniversiteli işçiler, 2015 yılında imzalanan kamu görevlilerine ilişkin 3. dönem toplu iş sözleşmeyle ümitlendiler. Sözleşmenin 36/1. maddesinde, “Kamu kurum ve kuruluşlarının fabrika, şantiye, atölye, çiftlik ve arazi gibi işçi istihdamının zorunlu olduğu yerlerde istihdam edilen işçiler hariç olmak üzere, ilgili yer ve birimlerinde memur veya sözleşmeli personel eliyle yürütülmesi gereken işlerde sürekli işçi kadrolarında çalışmakta olanların KİT’lerde sözleşmeli personel pozisyonlarına, diğer idarelerde ise memur kadrolarına geçirilebilmeleri konusunda çalışma yapılacağı” belirtildi. Sözleşmenin imzalanmasının üzerinden dört yıl geçtiği halde, üniversiteli işçilerin sorunu bir türlü çözülemedi.

Üniversiteli işçiler, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başta olmak üzere, yetkili makamlara seslerini duyurabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyor. Habertürk’e de bu konuda çok sayıda mesaj geliyor.

KADRO DEĞİL, STATÜ DEĞİŞİKLİĞİ

HaberTürk’deyer alan habere göre Üniversiteli işçiler aslında kadro değil, statü değişikliği istiyor. Yılın 12 ayı çalışarak ücretlerini ve diğer tüm yasal haklarını alıyorlar. Hatta bir kısmı, sendikalı olduğu için işçi statüsünde daha yüksek maaş aldığı halde memuriyete geçince düşük maaş almaya razı. Elbette memuriyete geçince bir kısmının eline geçen para artacak. Bununla birlikte yüksek ücret alan çok sayıda üniversiteli işçi, emekliliğinde daha yüksek kıdem tazminatı alabilecek iken, memur olarak düşük emekli ikramiyesi almak durumunda kalacak. Toplamda, devletin üzerine kayda değer bir mali yük gelmeyecek.

Bunun da ötesinde toplu iş sözleşmesiyle dört yıl önce kazanılmış bir hak var ortada. Toplu iş sözleşmesi yükümlülüğünün yerine getirilmesi aynı zamanda hukuki zorunluluk. 

MÜHENDİS İŞÇİ OLUR MU?

Bu kişiler arasında mühendis olarak işçi statüsünde çalışanlar bulunuyor. Örneğin, mesaj gönderenlerden Sinan S. mühendis olduğu halde bir belediyede işçi statüsünde çalışıyor. Kendisiyle aynı işi yapan mühendis arkadaşı, mesleğinin ve unvanının gereği olan müdürlüklerde, pozisyonlarda çalışabilirken, o mesleğiyle ilgili toplantılara, seminerlere, eğitimlere katılamıyor.

Şebnem S., sosyoloji mezunu, felsefe grubu öğretmeni olarak atanamadığı için taşerona bağlı özel güvenlik elemanı olarak bir üniversitede işe girdi. Geçen yıl da diğer taşeron işçilerle birlikte kadroya geçti. Şebnem S. yıllık izinlerini kullanarak yüksek lisansını tamamlamış. Çalıştığı kurumda bir süre önce açılan yükselme sınavına ön lisans mezunu memurlar girdiği halde, işçi kadrosunda olduğu için Şebnem S. giremedi. İşletmeyi bitirdikten sonra yüksek lisansını da tamamlayan bir başka arkadaşı, temizlik elemanı olarak çalışıyor.

Emre, haberleşme teknikeri iken işçi kadrosuyla kamuda işe girdi ama mesleğini yapamadı. Bu arada iktisat fakültesini bitirdi. Şu an Milli Eğitim Bakanlığı’nda fiilen mutemetlik yapıyor, fakat imza yetkisi bulunmuyor.

İbrahim, bilgisayarlı muhasebe bölümünü bitirdikten sonra işçi olarak çalışmaya başladı. Daha sonra kamu yönetimini bitirdi, şu anda şoförlük yapıyor.

İlknur, bankacılık ve sigortacılık ön lisansını bitirdikten sonra işçi olarak işe girdi. Sonrasında işletme lisansını tamamladı. Şu an bir bakanlıkta memur olarak görev yapıyor ama tayin, terfi gibi diğer memurların haklarından yararlanamıyor.

Mehmet harita kadastro yüksek okulunu bitirdi. Norm kadro yasasına takıldığı için belediyeye işçi olarak girdi ama on yıl harita kadastro teknikeri olarak çalıştı. Bir önceki seçimde belediye yönetimi değişince görevden alınarak, 15 defa görev yeri değiştirildi. Örnekleri çoğaltmak mümkün.

Kimisi İlknur veya Emre gibi memur olarak çalışırken, kimisi hademelik gibi görevleri yürütüyor. Nerede çalıştırılacakları tamamen amirlerinin inisiyatifine kalmış. Bu durum çalışanlarda moral, motivasyon kaybına yol açıyor.

4857 SAYILI KANUNA TABİLER

Üniversiteli işçiler kamu kurumlarında, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre değil, 4857 sayılı İş Kanunu’na göre istihdam ediliyorlar. İşe girerken kamu personel seçme sınavı ve mülakatlardan geçiyorlar. Birçoğu diplomalarının gerektirdiği işleri yaparken, bir kısmı mesleklerinin dışında farklı işlerde çalıştırılıyorlar.

İŞÇİSİN SEN İŞÇİ KAL

Bu kişilerin bir kısmı önceden üniversite eğitimini almış, kimisi de kamuda çalışırken üniversite bitirenlerden oluşuyor. Kimi ön lisans veya lisans bitirmiş, kimi yüksek lisansını tamamlamış. Hatta aralarında doktorasını yapmış olanlar bulunuyor. İşçi olarak kamuya girdikten sonra kendilerini yetiştirmişler.

Aynı odada, aynı üniversitelerin aynı bölümlerinden mezun iki kişiden biri işçi olarak, diğeri memur veya sözleşmeli olarak çalışıyor. Memur veya sözleşmeli olan şef, müdür gibi pozisyonlara yükselebilirken, diğerleri işçi olarak kalmaya devam ediyor.

İşçi olarak kaldıklarında tayin, terfi, nakil gibi haklardan da mahrum kalıyorlar. Eşler ayrı kentlerde çalışmak zorunda kalabiliyorlar.