KUVAY-I MİLLİYE’Yİ DESTEKLEMEK ÜZERE

ANADOLU’DA YAYIMLANMAYA BAŞLANAN İLK GAZETE:

KASTAMONU “AÇIKSÖZ” GAZETESİ

 

       

            
                                     Doğu Karaoğuz

 

       Bu yazımda sizlere, Türk Basın Tarihi’nde önemli bir yere sahip olan bir İstiklâl Savaşı gazetesini tanıtmak istiyorum. Bu gazetenin özelliği, Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışından 27 gün sonra, Kuvay-ı Milliye hareketini ve Mustafa Kemal’i desteklemek üzere Anadolu’da yayın hayatına atılan ilk gazete oluşudur.

 

KASTAMONU MEKTEB-İ SULTÂNİSİ

 

       Şöyle başlıyor bu gazetenin çıkış öyküsü: 1916 yılı… “Birinci Harb-i Umumi” denilen Birinci Dünya Savaşı’nın en zor günleri… Her yerde kan ve ateş… Osmanlı neredeyse bütün cephelerde ağır yenilgilere uğramaktadır. Doğu cephesi yarılmış, Erzurum, Erzincan başta olmak üzere çevre iller, güneyde Muş ve Bitlis Ruslar tarafından işgâl edilmiştir.

       Osmanlı’nın zor günler yaşadığı o yıllarda Kastamonu’da bir lise: “Kastamonu Mekteb-i Sultânisi… 1885 yılında Kastamonu Valisi Abdurrahman Paşa tarafından kurulan bu lise, Anadolu’da kurulan ilk lise ünvânını taşır. Vatanın parçalanmakta olduğunu gören bu lisenin son sınıf öğrencilerinin neredeyse hepsi, 1916 yılında gönüllü olarak askere gider. İstanbul’da “İhtiyat Zâbitleri Tâlimgâhı”nda (Yedek Subay Okulu’nda) altı ay süreyle askerî eğitim gördükten sonra, asteğmen rütbesiyle vatan müdafaası için yurdun dört bir tarafına gönderilirler.

 

   Geçen yüzyılın başları… Kastamonu.

       Savaş devam etmektedir… Osmanlı, 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütâkeresi ile yenilgiyi kabûl eder. Mütâkere şartları çok ağırdır. Askeri terhis edilmiş, donanmasına ve bütün askerî tesislerine el konulmuştur. Birer Osmanlı zâbiti  (subayı) olarak 2.5 yıl askerlik hizmeti yapıp terhis olan Kastomonu liseliler, son sınıflarını okumak ve mezun olmak üzere okullarına döner.

       O sırada, memleketin büyük kısmı işgâl altındadır. Fransızlar, Aralık 1918’de İskenderun, Adana ve Antakya’yı işgâl etmiş, İtalyan birlikleri 1919 Mart’ında Antalya’ya girmişlerdir. 15 Mayıs 1919’da İzmir Yunan işgâline uğramış ve Yunan ordusu Manisa, Aydın, Nazilli yönünde ilerlemeye başlamıştır. Bütün ülke kan ağlamaktadır…

       Okullarına dönen Kastamonu liseliler, kendilerini çok ateşli bir ortamın içinde bulur. Okulda yapılan toplantılarda, yurdun işgâline, Mondros Mütârekesi’ne karşı çıkılmakta, ateşli konuşmalar yapılmaktadır. Tam bu sırada, Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıktığı, oradan Havza ve Amasya’ya geçtiği haberi Kastamonu’ya gelir. 22 Haziran 1922’de, Mustafa  Kemal’in yayınladığı  ünlü Amasya Genelgesi, tüm yurtta olduğu gibi Kastamonu gençliğini sevinçten çılgına çevirir. Şunlar yazılıdır bu genelgede: Yurdun bütünlüğü, ulusun bağımsızlığı tehlikededir. Ulusun bağımsızlığı, yine ulusun azim ve kararıyla kurtarılacaktır.”

 

                                                                                     

 Kastamonu Mekteb-i Sultânisi.

 

       Liseliler, Mustafa Kemal Paşa’yı, Çanakkale Savaşı’nı kazandıran miralay (albay) olarak bilmektedirler. O sırada Kastamonu, tüm idâri ve askerî kurumlarıyla İstanbul’a, Padişah Vahdettin’e ve Damat Ferit Hükümeti’ne tam olarak bağlı bir vilayettir. Böyle bir ortama rağmen, liselilerin öncülüğüyle okulda Mustafa Kemal’i ve Kuvay-ı Milliye’yi destekleyen bir hareket başlar.

       “Bu desteği çevreye yaymak için ne yapalım?” diye düşünürlerken, son sınıf öğrencileri arasından üç kişi çıkar, inançla “Bir gazete çıkartalım” derler. Okuldaki hocaları da bu konuda onları desteklemektedir. O yıllarda Kastamonu Lisesi, bugünlerin bir üniversitesi gibidir. İsmail Habib Sevük, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Hasan Fehmi Turgal, Ahmet Talât Onay, Fâzıl Berki Tümtürk, Suat Hâki Soyer, Mehmet Behçet Yazar gibi ilerde Türk yazın tarihine adını yazdıracak önemli isimler vardır hocaları arasında. Onlar da böyle bir gazeteye yazı yazmayı vâdederler.

       Aslında, o günlerin Kastamonu’sunda, Ulusal Kurtuluş Hareketi’ni destekleyecek bir gazetenin çıkartılması her babayiğidin harcı değildi. Çünkü, siyasi ortam, İstanbul Hükümeti’nin etkinliğindeki Hürriyet ve İtilâf Fırkası’nın ve Ermeni papazı Dacat’ın kontrolü altındaydı1. Kastamonu halkı ise çok sıkıntılı günler yaşıyordu. Harb-i Umumi’den yenilgiyle çıkılmış, halk kendi yaralarını sarmakla meşgulken, şehirde Ermeni ve Rumların taşkınlıkları artmıştı. Kendi mahallelerinden geçen Türklere lâf atmaya, alay etmeye bile başlamışlardı. Kastamonu halkı, vatanını seven herkes gibi dişlerini sıkıyor ve burnundan soluyarak bu işin sonunun nereye varacağını birbirine soruyordu1.

       İşte zaman bu zamandı, artık son aşamaya gelinmiş, Mustafa Kemal’in Anadolu’ya geçişiyle Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın başlayacağına dair ilk işaretler alınmaya başlanmıştı. Artık gazetenin yayımlanması bir vatan borcuydu, gençler büyük bir inançla işe koyuldular.

 

GAZETEYİ ÇIKARTAN ÜÇ LİSELİ GENÇ

 

       Gazeteyi çıkartmayı kararlaştıran üç liseli gencin adları, Hüsnü, Ahmet Hamdi ve Tahir’di. Hüsnü ve Ahmet Hamdi Kastamonulu, Tahir ise Safranboluluydu.

 

                                                                                   

                                                                                          

 

Açıksöz gazetesi yazarları: Arka sıra, soldan: Ahmet Hamdi Çelen, İsmail Habib Sevük.

Orta sıra, soldan: Fâzıl Berki Tümtürk, Abdülhalad Nuri, Hasan Fehmi Turgal.

Ön sıra, soldan: İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Hüsnü Açıksöz.

 

    

                                                

                                            Ahmet Talât Onay           Tahir Karauğuz

       Daha sonra Karauğuz soyadını alacak olan babam Tahir Karauğuz’u, Zonguldak kentinin ilk gazetecisi, ilk yayıncısı olarak, kültürel ve sosyal alanlarda birçok etkinliği gerçekleştiren Kuvay-ı Milliyeci bir yazar ve şair olarak, sanırım “Halkın Sesi” okurları bilir. O, gazetecilik hayatındaki ilk deneyimlerini “Açıksöz”de yaşamıştır2.

       Gazetenin adını Hüsnü bulmuş, okulun üst kat merdiveninin başında konuşurlarken. “Her şeyi açık açık yazalım, “Açıksöz olsun gazetenin adı” demişti. Bu isim o anda çok beğenildi. Hüsnü, daha sonra, aynı ismi soyadı olarak alacaktı.   

       O sırada Kastamonu’da, İstanbul Hükümeti’nin sözcülüğünü yapan “Zafer” adında bir gazete çıkmaktaydı. Bu gazete, her sayısında, yazılarıyla Kastamonu halkını uyuşturmaya çalışıyordu. Hâlbuki, milletin değil uyuşturulmak, yeni bir mücadeleye hazırlanması, uyandırılması gerekiyordu.  İşte Açıksöz gazetesi bu görevi yerine getirecekti1.

       İstanbul Hükümeti’ne bağlı Kastamonu’da, gazetenin çıkış iznini, imtiyazını almak ve  Zafer gazetesinin basıldığı Vilayet Matbaası’nda basılmasını sağlamak kolay olmadı. Bu konuda, Kuvay-ı Milliye’ye sempatisi olduğu söylenen Vali İbrahim Hakkı Bey’in ve Kadı Baha Molla’nın destekleri sağlandı. Ayrıca, gazetenin Zafer benzeri bir gazete olacağı izlenimi verilerek Vilayet Matbaası’nda basım izni alındı. Gençler, biriktirdikleri harçlıklarını, büyüklerinin ve hocalarının yardımlarını biraraya getirerek, gazetenin basımı için gerekli parayı sağladılar2.

 

“AÇIKSÖZ”ÜN YAYIMLANMASI

 

         Açıksöz gazetesinin ilk sayısı, Kastamonu’nun Nusrullah Köprüsü yakınındaki bir dükkanda hazırlandı. O gün dükkanın içinde ayakta duracak yer yoktu. Liseden yeni mezun olup diplomalarını alan gençler, bir taraftan bunun sevincini yaşarken, diğer taraftan büyük bir coşkuyla gazetenin hazırlığına girişmişlerdi. Yazısı iyi olanlar duvar ilanlarını hazırlıyor, diğerleri ise çıkacak gazetenin son tashihlarini (düzeltmelerini) büyük bir heyecanla yapıyorlardı.

      
       Ertesi gün, 15 Haziran 1919 günü, gazetenin ilk sayısı yayımlandığında3, Açıksöz’ün, şehrin diğer gazetelerinden farklı olduğu hemen anlaşıldı. Açıksöz, Yurdumuzun büyük bir tehlike karşısında olduğunu” belirtiyor, “Vatanını sevenleri yurt çıkarları üzerinde birleşmeye” çağırıyordu.

 

                                                

                                                  

                                 “Açıksöz” gazetesinin 15 Haziran 1919 tarihli ilk sayısı.

 

       Kastamonu’da, İstanbul Hükümeti yanlıları şaşkına dönmüş, Kastamonu gençliği ve halkı ise gazeteye dört elle sarılmıştı. O sırada, İstanbul’da, Vakit, Akşam, Yeni Gün ve İleri gazeteleri Kuvay-ı Milliye’yi destekliyor, ancak baskı altında olduklarından her şeyi açık açık yazamıyorlardı. Açıksöz’de ise, her şey açıkça yazılmıştı; öyleyse bu gazete yayınını sürdürmeliydi. Kastamonu’nun tüm vatanseverleri gazeteye arka çıkmışlardı.

       Açıksöz, başlangıçta haftada bir kez ve tek yaprak olarak yayın hayatına atılmış, nüshası (adedi) 3 kuruştan 300 adet basılmıştı. Gazetenin sahipleri olarak, üç arkadaşın, Hüsnü (Açıksöz), Ahmet Hamdi (Çelen) ve Tahir (Karauğuz) Bey’in isimleri yazılıydı gazetede.

       Açıksöz, daha ilk sayılarında Kuvay-ı Milliye’yi övmekten ve Üçüncü Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa’nın yurdun dört köşesine yolladığı telgrafları yayımlamaktan hiç çekinmedi. Bunun üzerine, Kastamonu’daki padişah yanlıları çıkardıkları Zafer gazetesinde “Veleküm kısasü filhayat” diye yazarak, Açıksöz’ü çıkartanları ölümle tehdit ettiler. Diğer taraftan, baskı altında tutulan matbaa görevlileri bir takın bahaneler uydurarak gazetenin basımını geciktiriyor, türlü zorluklar yaşanıyordu. “Açıksöz”cüler, aldıkları tehditlerin yanısıra, bir süre sonra gazetenin yazılarına sansür konulduğunu gördüler. Ancak, bütün bunlar onları yollarından çevirmeye yetmedi2.

       Anadolu basını arasında, Ulusal Kurtuluş Hareketi’ni destekleyen dört gazete daha vardı: Adana’da “Yeni Adana”, Konya’da “Babalık”, Balıkesir’de “Doğrusöz” ve Erzurum’da “Albayrak”. Ancak, bu gazeteler bulundukları şehrin yıllardır yayımlanan yerel gazeteleriydiler. Açıksöz ise, Kurtuluş Savaşı’nı desteklemek üzere yayın hayatına atılan ilk gazetesi idi Anadolu’nun.

       İstanbul basınının sus-pus olduğu o dönemde Açıksöz’ün 15 Temmuz 1919 tarihli sayısının İstanbul’da elden ele dolaştığı görüldü4. Mustafa Kemal Samsun’a çıkalı daha 2 ay olmamış, Erzurum Kongresi henüz toplanmamıştı. Sivas Kongresi’ne ise daha 1.5 ay vardı. Mustafa Kemal’in sonu belli olmayan bir maceraya atıldığı o ilk günlerde, Açıksöz onu büyük bir inançla yürekten destekliyordu.

       1919 Ağustos’unun son günlerinde, İstanbul basınında bir Amerikan mandasından söz ediliyor, bu konuda yazılar yayımlanıyordu. Bunlara cevaben, Açıksöz’ün “Manda değil, İstiklâl!” başlıklı yazısında şöyle denildi1: “İstiklâlimize yan gözle bakanları, velev ki bizi hazinelere garketseler ve şu bir-iki asırlık ilerleme yolunu bize beş-on senede katettireverecek bile olsalar, istemeyiz. İstiklâlimize zerre kadar fedâkârlığa râzı değiliz.”

       Açıksöz, bu yazılarıyla, Kuvay-ı Milliye’nin Anadolu’da sözcülüğünü üstlenmişti. Gazeteyi çıkartan üç genç, kelleyi koltuğa almış, gazetenin yayınını büyük zorluklarla sürdürüyorlardı. Çünkü, Kastamonu  halâ  padişah  yanlılarının  baskısı  altındaydı.  Artık  şehrin  resmen  Kuvay-ı  Milliye’ye katılma zamanı gelmişti.

       Miralay Osman Bey ve Yüzbaşı Şevket Bey’in, 15 Eylül 1919 günü duruma el koymasıyla, ertesi gün, Açıksöz gazetesi “Kastamonu’nun Kuvay-ı Milliye’ye katıldığını” halka duyurdu5. Artık, İstanbul’un sesi Zafer gazetesi susmuş, Açıksöz, Kastamonu halkının bağrına bastığı tek gazete olmuştu. Ancak daha yapılacak çok şey vardı; Millî Mücadele yeni başlamıştı.

 

       İSTİKLÂL MARŞIMIZ İLK OLARAK “AÇIKSÖZ”DE YAYIMLANIYOR

 

       Mehmet Akif Ersoy, 19 Ekim 1920 günü Kastamonu’yu ziyaretinde, henüz Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulmamış olan İstiklâl Marşımız’ın ilk olarak Açıksöz’de yayımlanmasını istemişti.

       TBMM’de, 25 Mart 1921’de oybiriğiyle kabûl edilen İstiklâl Marşımız, Açıksöz gazetesinde, bundan bir ay kadar önce, 21 Şubat 1921 tarihinde yayımlandı6.

                                             

                                                    

                                                     Mehmet Akif Ersoy (1873-1936)   

 

                                 

                                                                        

“Açıksöz” gazetesinin İstiklâl Marşımız’ın yer aldığı 21 Şubat 1337 (1921) tarihli 125. sayısı.

“DÜŞMAN BOZULDU!  İZMİR’E GİRİYORUZ!”

 

       Eski Maarif (Millî Eğitim) Vekili Mustafa Necati Bey’in (1894-1929) Açıksöz’de yayımlanan 15 Haziran 1922 tarihli yazısı şöyleydi7:

 

       “Cephelerde Yunan süngüsü göğsümüze uzanırken, arkamızda halife ordusunun kurşunları yağıyordu. O tarihte, Açıksöz ve bütün Anadolu gazeteleri, tüm Anadolu’nun bizimle beraber olduğunu bağırıyor ve biz, cihan önünde ve cephede bu sözleri tekrarlıyorduk. Onun içindir ki, böyle el ele ve kalp kalbe beraberce yürüdüğümüz tarihî yolda, ilk meşale ve nûru yaratanları unutmamak bir görevdir. Ben, Açıksöz yazarlarını yürekten selâmlar ve milletimizn pek yakın bir gelecekte kazanacağı muhakkak olan zafer ve şerefin müjdecisi olmalarını temenni ederim.”

 

                                     

                                                          

                                                    Mustafa Necati Bey Kastamonu’da.

 

       Mustafa Necati Bey’in bu dileği bir süre sonra gerçekleşecek, Açıksöz gazetesi, 1922 Ağustos’unun son günlerinde Kastamonululara ve Türk halkına şu müjdeyi verecekti:

 

       “Düşman bozuldu! İzmir’e giriyoruz!”

 

       15 Haziran 2018’de yayımlanışının 98. yılı kutlanan Açıksöz gazetesi, başlangıçta haftada bir kez yayınlanmakta iken, halkın büyük ilgisi karşısında bir süre sonra haftada 3 kez çıkmaya başlamış ve o kadar tutlmuştu ki, 1921 yılından sonra günlük gazete haline gelmişti. Açıksöz, 1928 yılındaki Harf Devrimi’nden sonra yeni Türkçe harflerle basılmaya başlanmış ve yayınını 1932 yılına kadar sürdürmüştür..

       İstiklâl Savaşı’nın zor günlerinde bu gazeteyi yayımlamayı başaran üç liseli gence gelince:

       Hüsnü Açıksöz (1895-1939), bir süre sonra gazeteyi “Doğrusöz adıyla tekrar çıkarmaya başladı. 1939 yılında Kastamonu milletvekili seçildi, ancak aynı yıl içinde, genç sayılacak bir yaşta, 44 yaşında İstanbul’da vefat etti. 1950’li yılların Galatasaray futbol takımında ve millî takımda, sağaçıkta fırtına gibi esen ünlü bir oyuncu vardı: İsfendiyar Açıksöz (1929-2006). İsfendiyar, Hüsnü Açıksöz’ün oğluydu.

       Ahmet Hamdi Çelen (1892-1957), 1927 yılında Açıksöz gazetesinden ayrıldı, öğretmen olarak yaşamını sürdürdü; 1946 yılında Kastamonu milletvekili seçildi.

       Tahir Karauğuz (1898-1982) ise, okulunu bitirince, Ulus’a Nahiye Müdürü olarak atandı. Oradan ve daha sonra yerleştiği Zonguldak’tan gönderdiği haber, yazı ve şiirleriyle Açıksöz’e olan bağını uzun yıllar sürdürdü. 1920 yılında, Zonguldak’a, Kuvay-ı Milliye’nin Askerî Polis ve İstihbarat Müdürü olarak atandı. Garp Cephesi’nde teğmen rütbesiyle görev yaptı. 3.5 yıl süren Kuvay-ı Milliye hizmetinden sonra, 1926 yılında kırmızı şeritli İstiklâl Madalyası aldı. Zonguldak’ta kaldığı 41 yıl içinde, bu şehrin ilk gazetesi Zonguldak”ı çıkardığı gibi, birçok kültürel ve sosyal etkinliğe imza atan “ilk” kişi oldu. Örneğin, yazılarında Zonguldak’ın simgesi “Karaelmas” ismini ilk kullanan kişiydi.

       Bu üç arkadaş, Mustafa Kemal’in yurdun kurtuluşu için atıldığı mücadelede yürekleri aynı duygularla çarparak biraraya gelip çıkardıkları gazete ile büyük bir vatan görevini yerine getirmişlerdir. Açıksöz gazetesi, Kastamonu gibi İstanbul Hükümeti’nin denetimi altındaki bir yerde, Erzurum Kongresi’nden 37 gün önce, Ulusal Kurtuluş Savaşımızı desteklemek ve sesini duyurmak üzere Anadolu’da “yayın hayatına atılan ilk gazete” olarak Türk Basın Tarihi’nde seçkin bir yere sahiptir6.

 

      Yararlanılan Kaynaklar:

 

1.      Hüsnü Açıksöz, “İstiklâl Harbinde Kastamonu”, Vilayet Matbaası, Kastamonu, 1933. 

2.      Doğu Karaoğuz,“Kuvay-ı Milliye Ruhuyla Bir Ömür”, Truva Yayınları, İstanbul, 2011.   

3.      Açıksöz Gazetesi, Sayı: 1, Kastamonu, 15 Haziran 1919.   

4.      Açıksöz Gazetesi, Kastamonu, 15 Temmuz 1919.

5.      Açıksöz Gazetesi, Kastamonu, 15 Eylül 1919.

6.      Açıksöz Gazetesi, Sayı: 125, Kastamonu, 21 Şubat 1921.

7.      Açıksöz Gazetesi, Kastamonu, 15 Haziran 1922.

8.      Kastamonu Basın Sempozyumu Bildirileri”, Kastamonu, 10 Ocak 2009.   

 

     Yazarın Notu:  “Efsane Madenci Süleyman Sırrı” adını taşıyan son kitabım, Çaycuma Belediyesi tarafından, Temmuz 2018’de yayımlandı.

 

                                 

       

 

       Bu kitap, Çaycuma Belediyesi’nden veya doğrudan bana yazılarak temin edilebilir.

       Sevgiyle…

           

      Doğu Karaoğuz, 10 Ekim 2018.    

 

      İletişim: [email protected]

 

 

 

       

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

RESİMLER (Metindeki sırasıyla):