Zonguldak Demokrasi Platformu, madenci anıtında 28. yıl önce evinin önünde bombalı saldırı sonucu katledilen gazeteci yazar Uğur Mumcu'yu andı.

Zonguldak Demokrasi Platformu Dönem Sözcüsü Çağlar Öztürk, katledilen bütün aydınlar için toplumun adalet borcu olduğunu belirterek, "Bu ülkede halkın doğru haber alma hakkı için gazetecilik yapıyorsan, bu ülkenin namuslu aydını, yurtseveri isen;  gerçeklerin peşinde koşmak ve halka ulaştırmak gibi bir misyonun vardır.  Uğur MUMCU  bu misyonun; halkını seven namus abidesi, cumhuriyet bekçisi, özgürlük savaşçısıydı. Uğur MUMCU ne ilk oldu ne de son olacaktı" ifadesini kullandı.

Madenci anıtında toplanan Demokrasi platformu üyeleri, ilk olarak bütün demokrasi şehitleri anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. 

Ardından basın açıklaması yapan Demokrasi Platformu Dönem Sözcüsü Çağlar Öztürk,  şunları söyledi:

"Ben Atatürkçüyüm.... Ben, cumhuriyetçiyim... Ben lâikim... Ben antiemperyalistim... Ben tam bağımsız Türkiye'den yanayım... Ben insan hakları savunucuyum... Ben, terörün karşısındayım... Ben, yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Dün sabaha değin, araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız. Öyleyse vurun, parçalayın, her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar doğacaktır."..diyordu UĞUR MUMCU.
Bu ülkede halkın doğru haber alma hakkı için gazetecilik yapıyorsan, bu ülkenin namuslu aydını, yurtseveri isen;  gerçeklerin peşinde koşmak ve halka ulaştırmak gibi bir misyonun vardır.  Uğur MUMCU  bu misyonun; halkını seven namus abidesi, cumhuriyet bekçisi, özgürlük savaşçısıydı. Uğur MUMCU ne ilk oldu ne de son olacaktı..
Ülkemizde aydın kimliği olan onlarca gazeteci, yazar ve aydın siyasi cinayetler sonucu katledildi. 6 NİSAN 1909 tarihinde HASAN FEHMİ BEY’lebaşlayıp  1910, 1911 yılarında AHMET SAMİM ve ZEKİ BEY’le devam eden, Anadolu toprakları ve halkımız üzerinde kirli/karanlık emelleri olan emperyal merkezler ile yerli işbirlikçilerinin  2 NİSAN 1948’de  SEBAHATTİN ALİ ve daha sonraki zaman aralığında, 1970 sonlarında başlatılıp sistemli bir şekilde günümüze kadar sürdürülen gazeteci, aydın, düşünür katli ve korkutma/ sindirme operasyonları hız kesmeden süregelmiştir. Abdi İPEKÇİ (1 Şubat 1979), Ümit KAFTANCIOĞLU (11 Nsan 1980), İlhan ERDOST (7Kasım 1980), Çetin EMEÇ (7 Mart 1990), Bahriye ÜÇOK (6 Ekim 1990), Turan DURSUN (4 Eylül 1990), Muammer AKSOY (31 Ocak 1990), Musa ANTER (20 Eylül 1992), Uğur MUMCU (24 Ocak 1993), Metin GÖKTEPE (8 Ocak 1996), Ahmet Taner KIŞLALI (21 Ekim 1999), Hırat DİNK (19 Ocak 2007),Tahir ELÇİ (28 KASIM 2015) katledilen  110’un üzerindeki aydın, gazateci ve yazardan aklımızda en çok kalanlardır.
24 0cak 2021 katledilişinin 28. yılı olan Uğur MUMCU,  ülkemizin bu gün içinde bulunduğu durumu o yıllarda görmüş; tarikat/cemaat yapılanmalarının, kör milliyetçiliğin çıkmaz yol olduğunu makaleleri, kitapları, söyleşi, panel ve konferanslar verme yolu  ile halka anlatmıştır. Bunlarlada yetinmeyip, ülke kaynaklarının emperyal merkezlerden yönetilen dış kaynaklı sermaye guruplarına peşkeş çekilmesine karşı durmuş, devlet içinde çöreklenmiş çeteleri ifşa etme yolunda ödünsüz çıkışlar yapmış, devletin tüm kurumlarına sızan tarikatlara kamu kaynaklarını sunan devlet destekli çeteleri ve yaptıkları yolsuzlukları  araştırmacı gazeteci ve aydın kimliği ile  açığa çıkarmış, siyasetçileri ve halkı uyarmıştır. Uğur MUMCU’nun katledilmesi sadece doğruları görmesinden değil, doğruları ve arkasından gelecek tehlikeleri ifşa etmesi ve doğrulara ne denli yaklaştığının göstergesidir.
TÜRK SİYASİ TARİHİNDE KARA LEKE OLARAK KALMIŞTIR
Aydın kimliği ile bilinen gazetecilerin, yazarların, düşünürlerin  katledilmeleri ‘faili meçhul’, ‘ancak faili belli cinayetler’ olarak Türk siyasi tarihinde  kara bir leke olarak yerini almıştır. Uğur MUMCU ve tüm  aydınlarımızın katledilişlerinin ardındaki gerçekler ve bütün bağlantıları ne yazık ki aydınlatılamadı, aydınlatmaya çalışanlar ya susturuldu, ya da GAFFAR OKKAN gibi UĞUR MUMCU’nun ölüm yıldönümünde katledildi.
Katledilen tüm aydınlarımıza toplum olarak bir adalet borcumuzun olduğunu buradan bir kez daha söylemek istiyorum.
 Dün devlet içine çöreklenmiş çeteler genetik yapıları gereği mutasyon geçirip bazen FETÖ , bazen de başka isim altında karşımıza çıkarıldı ve çıkarılacaktır. İçinde insan sevgisi olmayan antidemokratik güçler, katiller karanlığı severler. Ülkeyi dün ve bugün yöneten siyaset kurumu,  geçmiş ile yüzleşip tüm siyasi cinayetleri aydınlatabilseydi; bugünlerde korunup kollanan  mafya bozuntuları, çete heveslileri; politikacılara, gazetecilere  saldırıp linç  girişiminde  bulunamazdı. Bugün insan hakları diyen, adalet diyen, özgürlük ve demokrasi diyen aydın gazeteciler, yazarlar ve siyasetçiler tehdit edilemez, baskıya maruz bırakılamaz, çetelerin önüne yem yapılamaz ,düşüncelerini açıkça ifade etmelerinden dolayı tutuklanmaz ve mahkum edilemezlerdi.
Tüm siyasi ve ekonomik baskılara rağmen gerçeklerle yüzleşmek istemeyen muktedirlere karşı;  dün olduğu gibi bugünde kalemini kiraya vermeyen, muktedirleri iktidara getiren sessiz çoğunluğun nefesi  olmaya devam eden, toplumun aydınlatılması ve gerçeklerin ortaya çıkarılmasına çaba gösteren aydın gazeteci, yazar ve düşünürler  ülkemizin yüz akı olarak demokrasi mücadelenin ön saflarında yol yürümeyi sürdürmektedir. Karanlıktan beslenen çeteler, mafya bozuntuları, ve onları arkalayanlar bilsinlerkiHasan Fehmi BEY’i, Sebahatin ALİ’yi, Uğur MUMCU’yu, Bahriye ÜÇOK’u,  Muammer AKSOY’u ,Ahmet Taner KIŞLALI’yı, İlhan ERDOST’u, Musa ANTER’i, HırantDİNK’i , Tahir ELÇİ’yi ve daha nice aydınımızı tarihin belli dönemlerinde katleden aynı amaçlı karanlık  merkezlerdir.Onlara karşı tüm varlığımızla diyoruz ki, siz yok etmeye çalıştıkça biz çoğalıyoruz. Bugün burada, bu alanda bulunuyorsak eğer,  gücümüzü; yolumuzu aydınlatan  o yürekli insanlardan alıyoruz. 
Karanlıkların üzerine cesaretle bıkmadan yürüyen, düşünceleri ile, yazdıkları ile ve yaşam felsefeleri ile halkı uyaran, aydınlatan UĞUR MUMCU ve tüm demokrasi şehitlerini saygıyla ve özlemle anıyoruz.
Sözlerimi Uğur MUMCU’nun şu sözleri ile bitiriyorum..
"Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım unutma bizi... Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım unutma bizi..."

(Haber: Abdullah Karabacak)