Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda, Milletvekili Seçim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin görüşmeleri tamamlandı. Teklifle ilgili olarak TBMM Genel Kurulu’nda bir konuşma yapan CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, konuşmasında; “2016'da söylediğim gibi “yine evdeki hesabınız çarşıya uymayacak, yine kendi kazdığınız kuyuya kendiniz düşeceksiniz” dedi.

CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, konuşmasında şunları ifade etti;

MİLLET İTTİFAKINDAN KORKTUĞUNUZU GÖSTERİYOR

"Eğer bir iktidar; Milletvekili Seçimi Kanunu'ndaki değişiklikleri, seçimlere 14 ay kala yapmaya çalışıyorsa, oyunun kurallarını, kendi çıkarına göre değiştirmeye çalışıyorsa, daha az oyla, daha çok milletvekili çıkarmaya çalışıyorsa, sandıkta alamadığı “millet iradesini”, “seçim kanunu oyunlarıyla” masa başında almaya çalışıyorsa, orada, iktidar açısından gerçekten “çok büyük bir sorun” var demektir. Bu tekliften de önümüzdeki ilk seçimde, “Cumhur İttifakı” açısından “çok büyük bir sorun olduğu” açıkça anlaşılmaktadır. Bu kanun teklifi, aslında bir “itiraftır”, bir “ikrardır”. Neyin ikrarıdır? "Tek adam rejimi"nin “dikiş tutmadığının, yürümediğinin ve çöktüğünün” ikrarıdır. Neyin ikrarıdır? İktidarın “küçük ortağının önümüzdeki ilk seçimde yüzde 10'luk barajı geçemeyeceğinin kabul edildiğinin” ikrarıdır. Neyin ikrarıdır? “Bizim için demokrasi, temsilde adalet, millet iradesi, sandık güvenliği hiç önemli değil, her şeyden önemli olan bizim iktidarımızın devam etmesidir”in” ikrarıdır. Neyin ikrarıdır? “Biz adil ve dürüst bir seçim yapmak istemiyoruz” dediğinizin ikrarıdır. Başka neyin ikrarıdır? "Millet İttifakı'ndan korkuyoruz"un ikrarıdır. Ama “korkunun ecele faydası yok” Bugüne kadar seçime kısa süre kala, seçim kanunlarıyla oynayarak, kendi lehine ama demokrasi aleyhine değişiklik yapan hiçbir iktidar başarılı olamadı, siz de başarılı olamayacaksınız. 
TARİH TEKERRÜRDEN İBARETTİR
Bu sürece nasıl geldik?  Kısaca hatırlatmak istiyorum... “Tarih tekerrürden ibarettir. “Yargıyla ilgili 2010 Anayasa değişikliğinde sizi uyardık, dinlemediniz. O zaman Ak Parti olarak FETÖ'yle ortaktınız. FETÖ'yle beraber "Yargı tarafsız ve bağımsız olacak." dediniz. Referandumdan sonra bir baktık ki, yargıyı FETÖ’ye teslim etmişsiniz. Devleti de FETÖ'ye teslim etmişsiniz. Sonra “15 Temmuz hain darbe girişimi” oldu.  O gece, ben de birçok milletvekili arkadaşımla beraber Meclisteydim, meclisimiz tarihinde ilk defa, asker kılıklı teröristler tarafından bombalandı. Bu bombalar, hepimizin başına yağdı ama yaşananlardan ders çıkarmadınız. 15 Temmuz darbe girişimini kullanarak, "Tek adam rejimi" için Anayasa değişikliği teklifi getirdiniz. 2016’da Anayasa Komisyonunda yaptığım konuşmalarımda;" Böyle tek adam yönetiminin olduğu bir rejime kimse parasını vermek istemez. Hukuk güvenliğinin olmadığı, adaletin olmadığı bir ülkeye kimse yatırım yapmak istemez, parasını göndermez ve bir daha da Türkiye'ye yabancı sermaye gelmez. Bu, Türkiye ekonomisini felakete götürecek bir uygulamadır." demişim.
2010 referandumunu hatırlatarak, “Kendi kazdığınız kuyuya düştünüz. Yine aynı şey gerçekleşecek, bunu görüyoruz. Bu yaptığınızla yine kendi kazdığınız kuyuya düşeceksiniz ama bunun faturasını çocuklarımız, torunlarımız, hepimiz ödeyeceğiz." demişim. İlerleyen zamanda bu öngörülerimiz gerçekleşti. 2018 yılında Ak Parti olarak Parlamentoda çoğunluğunuzu yitirdiniz. Tek başınıza kanun çıkaramaz hâle geldiniz. 
SEÇİM DEĞİŞİKLİĞİ BUMERANG GİBİ İKTİDARI VURACAK
2019'da da Adana, Mersin, Antalya, Ankara gibi en önemli büyükşehir belediyelerini kaybettiniz. İstanbul’u da kaybettiniz ama sandıkta kaybettiğiniz seçimi yine “masa başı oyunlarıyla” iptal ettiniz. İstanbullu vatandaşlarımız da, ikinci seçimde tarihî fark atarak size sandıkta gereken cevabı verdi. Kendi kazdığınız kuyuya düştünüz. Bundan da hala ders almadınız. 2016’ da söylediğim gibi tek adam rejimiyle, Türkiye'yi adım adım ekonomik felakete götürdünüz. Bugün tüm vatandaşlarımız, ekonomik krizi iliklerine kadar hissediyorlar. Bu gün bu hatalarınızın ağır faturasını hepimiz ödüyoruz. Çocuklarımız, torunlarımız da ödemeye devam edecek. Ama bunlardan da hâlâ ders çıkarmadınız. Şimdi aynı hatayı yapıyorsunuz, “seçim yasası oyunlarıyla” iktidarınızı devam ettirmeyi düşünüyorsunuz. Ama yanılıyorsunuz, tutanaklara geçsin diye söylüyorum. 2016'da söylediğim gibi yine evdeki hesabınız çarşıya uymayacak, yine kendi kazdığınız kuyuya kendiniz düşeceksiniz. Bu düzenlemeler, ilk seçimde “bumerang gibi sizi vuracak”. Ne yaparsanız yapın önümüzdeki ilk seçimde milletimiz sizi sandığa gömecek. Millet İttifakı'nı iktidara getirecek. 
DARBE DÖNEMİNDE BİLE DEĞİŞMEDİ
Seçimlerin yargı gözetiminde yapılmaya başlandığı 1950'lerden günümüze kadar -darbe dönemleri dâhil-  il-ilçe seçim kurulu başkanları, en kıdemli hâkimlerden olmuştur. Sizin döneminizde de, 20 yıldır, bu şekilde seçim kurulu başkanları en kıdemli hakimlerden olmuştur. Şimdi sormak istiyorum. 20 yıldır bunu değiştirmek aklınıza gelmedi de şimdi niye geldi? Bir iktidar; kimsenin 70 yıldır itiraz etmediği 70 yıllık bu düzenlemeyi neden şimdi değiştirmek ister? 20 yıldır rahatsızlık duymadığı “En kıdemli hâkimden” niye şimdi rahatsızlık duyar? Kıdemi daha az olan bir hâkimi niye şimdi atamaya çalışır? Yoksa avukat iken teşkilatlarınızda görev almış, hala sizinle gönül bağı olan, talimatlarınızı anında yerine getirecek hâkimleri mi seçim kurulu başkanlıklarında görevlendirmek istiyorsunuz? Yoksa tombaladan çıkacak bu hakimlere vereceğiniz talimatlarla sandıkta alamadığınız oyları, masa başında kendinize mi devşirmek istiyorsunuz? Ama ne yaparsanız yapın, millet iradesinin önünde hiçbir yasa duramaz. Önümüzdeki ilk seçimi kaybedeceksiniz. 
SANDIKTA YENECEĞİZ
Cumhurbaşkanının yeniden aday olması hâlinde devlet olanaklarını kullanarak seçim kampanyası yürütmesini de sağlayacak düzenleme de son derece yanlış olmuştur. Vakit varken bundan da vazgeçmenizi öneririm. Çünkü devlet imkânlarını kullanan Cumhurbaşkanı adayını da biz yine sandıkta yeneceğiz ve son derece üzüleceksiniz."