Emek Partisi İl Başkanı Ateş Türeli, üniversitelerde okuyan öğrencilerin barınma sorununa dikkat çekerek, yoksul öğrencilerin tarikat, cemaat ve yandaş vakıflara mahkum edilemeyeceğini söyledi. 
Türeli açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
 “Pandemi nedeniyle uzun bir süredir uzaktan yapılan ve 2 yıl aradan sonra yüz yüze başlayan öğretim yılına, ilkokuldan üniversiteye binbir türlü sorunla girildi. İlkokuldan ortaöğretime alınmayan tedbirlerden, ders araç ve gereçlerine, okul kıyafetlerine, dersliklerin ve eğitim kadrosunun sayıca yetersizliğine yaşanılan sorunlar basına da yansımakta.  Üniversitelerin açılmasıyla birlikte yaşanılan onca soruna yeni ve büyük bir sorun daha eklendi. Barınma sorunu.  Binbir engeli aşıp üniversite kapısına ulaşan gençler barınma sorunuyla karşı karşıya kaldı. Yurt kapasiteleri yetersiz, ev kiraları fahiş fiyatta.  Günlerdir öğrenciler barınma sorununa çözmeye çalışıyor. Kimisi kayıt yaptırarak memleketlerine, ailelerinin yanına dönmek zorunda kaldı. İşçi ve emekçi ailelerinin yaşadığı yoksulluk, zorluklarla üniversiteye yerleştirdikleri çocuklarının barınma sorunuyla daha da derinleşti. Muhalefet belediyeleri kiralama yoluyla soruna çözüm getiriyor. İktidar mensupları, valiler açıklamalarıyla barınma hakkını talep eden, soruna dikkat çekmek için parklarda, sokaklarda sabahlayan gençleri suçlu ilan ediyor ve saldırıların hedefi haline getiriyor. Oysa çözüm yolu bellidir. Yurtları tüm öğrencilerin barınma ihtiyacını karşılayacak kapasitede olmalı ve yurtların koşulları iyileştirilmelidir. Öğrencilerin sağlıklı, nitelikli ve ücretsiz koşullarda barınma hakkı devlet tarafından sağlanmalıdır. Gençler kredi borçlarıyla mezun olmaktadır ve bu borç kabul edilemez, gençlerin geleceği borçla karartılamaz.  Elbette günlerdir dile getirilen barınma sorunu, TOKİ’lerle inşaat şirketlerini zengin eden iktidarın, öğrencilerin kalacağı yurt ihtiyacı aklına gelmediği için yaşanmıyor. İktidarın çok bilinçli olarak yaptığı bir tercih nedeniyle yaşanıyor. Çünkü eğitimin her aşamasını piyasalaştıran, içeriğini ideolojik olarak siyasal gericilikle donatan iktidar aynı zamanda ilkokuldan üniversiteye çocukları, gençleri tarikatların, cemaatlerin ellerine teslim etmenin politikasını uyguluyorlar. İktidarın toplumsal alanda da örgütlenmesini güçlendirecek bir araç olarak düşünülen yandaş vakıflar, cemaatler ve tarikatlar eğitim kurumlarında her türlü etkinliğini artırırken ve oralarda güç olmaya çalışırken, üniversiteli emekçi çocukları tarikat, cemaat evlerine veya yandaş vakıfların yurtlarına mahkûm ediliyor. Bu mahkûmiyetin salt ideolojik yanı yoktur, buralarda barınan her öğrenci için devlet bu yapılara önemli bir ödeme yapmaktadır. Kamu hizmeti olması gereken eğitim ve öğretimin her aşaması adım adım piyasanın insafına ve dinci gericiliğin ideolojik egemenliğine bırakılmaktadır. Ancak iktidarın bu hesabı boşa çıkacaktır. Eğitim her yurttaşın hakkı olduğu gibi barınma da en doğal hakkıdır ve bu hakkını kazanmak için başta üniversite gençliği olmak üzere mücadele edecektir. Elbette barınma sorunu her emekçi çocuğunun karşı karşıya kaldığı ortak sorundur ve gençlik bu soruna karşı birlikteliğiyle mücadele ederek kazanabilir.  Parasız, bilimsel, laik eğitim, demokratik ve özerk üniversite, demokratik bir Türkiye özlemi gençliğin özlemidir ve bu özleme ulaşmak için gençlik mücadelede kararlıdır. ODTÜ’den Boğaziçi’ne ortaya konan mücadele hattı bu kararlılığı göstermektedir. Emek Partisi olarak bu talepleri demokratik bir ülke özleminin ve demokrasi mücadelesinin bir parçası olarak görüyoruz ve kararlılıkla bu mücadelenin içerisinde dün olduğu gibi bugün de olmaya devam edeceğiz” dedi.

Emek Partisi İl Başkanı Ateş Türeli, üniversitelerde okuyan öğrencilerin barınma sorununa dikkat çekerek, yoksul öğrencilerin tarikat, cemaat ve yandaş vakıflara mahkum edilemeyeceğini söyledi. 
Türeli açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
 “Pandemi nedeniyle uzun bir süredir uzaktan yapılan ve 2 yıl aradan sonra yüz yüze başlayan öğretim yılına, ilkokuldan üniversiteye binbir türlü sorunla girildi. İlkokuldan ortaöğretime alınmayan tedbirlerden, ders araç ve gereçlerine, okul kıyafetlerine, dersliklerin ve eğitim kadrosunun sayıca yetersizliğine yaşanılan sorunlar basına da yansımakta.  Üniversitelerin açılmasıyla birlikte yaşanılan onca soruna yeni ve büyük bir sorun daha eklendi. Barınma sorunu.  Binbir engeli aşıp üniversite kapısına ulaşan gençler barınma sorunuyla karşı karşıya kaldı. Yurt kapasiteleri yetersiz, ev kiraları fahiş fiyatta.  Günlerdir öğrenciler barınma sorununa çözmeye çalışıyor. Kimisi kayıt yaptırarak memleketlerine, ailelerinin yanına dönmek zorunda kaldı. İşçi ve emekçi ailelerinin yaşadığı yoksulluk, zorluklarla üniversiteye yerleştirdikleri çocuklarının barınma sorunuyla daha da derinleşti. Muhalefet belediyeleri kiralama yoluyla soruna çözüm getiriyor. İktidar mensupları, valiler açıklamalarıyla barınma hakkını talep eden, soruna dikkat çekmek için parklarda, sokaklarda sabahlayan gençleri suçlu ilan ediyor ve saldırıların hedefi haline getiriyor. Oysa çözüm yolu bellidir. Yurtları tüm öğrencilerin barınma ihtiyacını karşılayacak kapasitede olmalı ve yurtların koşulları iyileştirilmelidir. Öğrencilerin sağlıklı, nitelikli ve ücretsiz koşullarda barınma hakkı devlet tarafından sağlanmalıdır. Gençler kredi borçlarıyla mezun olmaktadır ve bu borç kabul edilemez, gençlerin geleceği borçla karartılamaz.  Elbette günlerdir dile getirilen barınma sorunu, TOKİ’lerle inşaat şirketlerini zengin eden iktidarın, öğrencilerin kalacağı yurt ihtiyacı aklına gelmediği için yaşanmıyor. İktidarın çok bilinçli olarak yaptığı bir tercih nedeniyle yaşanıyor. Çünkü eğitimin her aşamasını piyasalaştıran, içeriğini ideolojik olarak siyasal gericilikle donatan iktidar aynı zamanda ilkokuldan üniversiteye çocukları, gençleri tarikatların, cemaatlerin ellerine teslim etmenin politikasını uyguluyorlar. İktidarın toplumsal alanda da örgütlenmesini güçlendirecek bir araç olarak düşünülen yandaş vakıflar, cemaatler ve tarikatlar eğitim kurumlarında her türlü etkinliğini artırırken ve oralarda güç olmaya çalışırken, üniversiteli emekçi çocukları tarikat, cemaat evlerine veya yandaş vakıfların yurtlarına mahkûm ediliyor. Bu mahkûmiyetin salt ideolojik yanı yoktur, buralarda barınan her öğrenci için devlet bu yapılara önemli bir ödeme yapmaktadır. Kamu hizmeti olması gereken eğitim ve öğretimin her aşaması adım adım piyasanın insafına ve dinci gericiliğin ideolojik egemenliğine bırakılmaktadır. Ancak iktidarın bu hesabı boşa çıkacaktır. Eğitim her yurttaşın hakkı olduğu gibi barınma da en doğal hakkıdır ve bu hakkını kazanmak için başta üniversite gençliği olmak üzere mücadele edecektir. Elbette barınma sorunu her emekçi çocuğunun karşı karşıya kaldığı ortak sorundur ve gençlik bu soruna karşı birlikteliğiyle mücadele ederek kazanabilir.  Parasız, bilimsel, laik eğitim, demokratik ve özerk üniversite, demokratik bir Türkiye özlemi gençliğin özlemidir ve bu özleme ulaşmak için gençlik mücadelede kararlıdır. ODTÜ’den Boğaziçi’ne ortaya konan mücadele hattı bu kararlılığı göstermektedir. Emek Partisi olarak bu talepleri demokratik bir ülke özleminin ve demokrasi mücadelesinin bir parçası olarak görüyoruz ve kararlılıkla bu mücadelenin içerisinde dün olduğu gibi bugün de olmaya devam edeceğiz” dedi. 

HABER : ŞEBNEM SAKA