Törende konuşan Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Sekreteri Yener Arslanbuğa, “Dünyada ve bölgemizde yaşanan gelişmeler, yerli ve milli üretim yapmanın, kendi öz kaynaklarımızı yine öz insan kaynaklarımızla ülkemiz ekonomisine ve sanayisine kazandırmanın önemini bir kez daha ortaya koydu. İş sağlığı ve güvenliği risklerinin ortadan kaldırılması ve taşkömürü üretimini artırarak ülkemiz sanayisine ve ekonomisine daha çok katkı verilebilmesi için TTK’nın en az norm kadro ile çalışması gerekiyor.” dedi.

Törene, Zonguldak Valisi Mustafa Tutulmaz, Zonguldak Belediye Başkan vekili Yusuf Deniz, İl Jandarma Komutanı Cezmi Yalınkılıç, İl Emniyet Müdürü Fahri Aktaş, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdür Vekili Muharrem Kiraz ve TTK yöneticileri, GMİS Genel Sekreteri Yener Arslanbuğa, GMİS Şube başkanları ve yöneticileri, meslek odası ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan törende, TTK, GMİS, MMO ve Amelebirliği çelenkleri Uzunmehmet Anıtı’na konuldu.

TTK Genel Müdür Vekili Muharrem Kiraz, 8 Kasım 1829 yılında Ereğli’nin Köseağzı köyü Neyren Deresi yatağında taşkömürünü bulması ile Türkiye ve bölgemizin kaderinin değiştiğini ifade ederek, “İlk üretimin yapılmasıyla taşkömürü ilk günden hem ülkemizin hem bölgemizin kaderini etkilemiştir. Zonguldak havzasındaki taşkömürü üretim faaliyetleri önemli bir istihdam kaynağı elektrik ve demir çelik üretiminin temel girdisi olmuştur.” dedi.

BAŞSAĞLIĞI DİLEDİ

Rektör Özölçer’den MFA Maske’ye Ziyaret Rektör Özölçer’den MFA Maske’ye Ziyaret

GMİS Genel Sekreteri Yener Arslanbuğa, acı bir haberle güne başladıklarını ifade ederek, “TTK Üzülmez Müessesesi’nde geçirdiği iş kazası sonucu ağır yaralanan, kaldırıldığı hastanede tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit olan Maden Şehidimiz Hüseyin Eroğlu’na Allah’tan rahmet, ailesine ve madencilik camiamıza başsağlığı dilerim.” dedi.

Taşkömürünü bulan Uzunmehmet’i sevgi, saygı ve rahmetle andıklarını ifade eden Arslanbuğa şöyle konuştu:

“Uzun Mehmet’in bölgemizde taşkömürünü bulduğu 1829 yılında, başta Avrupa olmak üzere tüm dünyada Sanayi Devrimi hızla gelişiyordu. Sanayileşmenin temel ham maddelerinden biri olan taşkömürü üretimi Zonguldak havzamızda 1848 yılında başladı. Dünyada ve bölgemizde yaşanan gelişmeler, yerli ve milli üretim yapmanın, kendi öz kaynaklarımızı yine öz insan kaynaklarımızla ülkemiz ekonomisine ve sanayisine kazandırmanın önemini bir kez daha ortaya koydu. Ülkemizde sadece Zonguldak Havzası’nda bulunan Taşkömürü, demir-çelik sektörü ile diğer sanayinin ana hammaddesi olan stratejik bir enerji kaynağıdır. Enerji temelli savaşlar, taşkömürü gibi stratejik bir kaynağın önemini daha da arttırdı.  Ülkemiz her yıl 38 milyon ton taşkömürünü milyarlarca dolar ödeyerek dışarıdan alıyor. Türkiye’nin taşkömürü ithalatı için milyarlarca dolarını dışarıya verme lüksü yoktur. Türkiye’nin en kısa sürede kendi özkaynağı olan taşkömürü üretimini artırması, ülkemizin dışa bağımlılığının azaltılması gerekiyor. Taşkömürü havzası; kamu ve özel sektör ile birlikte yılda 10 milyon ton taşkömürü üretme potansiyeline sahiptir.

ACİLEN NORM KADROYA DÖNÜLMELİ

Bugün havza tarihinin en zor şartlarında çalışıyoruz. Çalışan sayımız 7 binlere kadar geriledi. Her şart altında fedakarca üretmeye devam ediyoruz. Bugün ocaklarımızda mekanize, yarı mekanize, esnek mekanize yatırımları yapıldı, yapılıyor.  Gerek iş sağlığı ve güvenliği risklerinin ortadan kaldırılması gerekse taşkömürü üretimini artırarak ülkemiz sanayisine ve ekonomisine daha çok kakı verilebilmesi için TTK’nın norm kadro ile çalışması gerektiğini her fırsatta ifade ediyoruz. Bu şartlar altında Sayın Cumhurbaşkanımızca TTK’ya 1000 artı 1000 gruplu olmak üzere 2 bin yeni işçinin alınacağının açıklanması havzamız açısından umutlarımızı artırmıştır. TTK’ya işçi alımı ile ilgili süreç devam ediyor. Cumhurbaşkanımıza, Enerji Bakanımıza, Çalışma Bakanımıza, TÜRK-İŞ Genel Başkanımıza ve emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Bizler, daha iyi şartlarda, daha fazla üretebilmek için mücadelemize devam edeceğiz. TTK, norm kadro ve tam kapasiteyle çalışıncaya kadar, Türkiye’nin TTK’ya ihtiyacı olduğunu, TTK ve MTA gibi yerli ve milli kaynaklarımızı ekonomiye kazandıran kurumlarımıza daha çok sahip çıkılması gerektiğini her fırsatta anlatmaya devam edeceğiz. 175 yıllık üretim tarihimiz ve sendikamızın 77 yıllık mücadele tarihi ülkemizin geleceğine ışık tutuyor. Tüm sorunlarımızı bu tecrübe ışığında çözeceğiz.”

TMMOB Maden Mühendisleri Odası Şube Yönetim Kurulu Üyesi Hanefi Oruç da taşkömürü üretiminin önemini vurgulayarak, TTK’ya dönem dönem alınan yeni işçilerin kurumun işçi açıklarını gidermekte yetersiz kaldığına dikkat çekti.

Tören, lise öğrencisi Nehir Çatma’nın okuduğu şiirle sona erdi.