Bugün bambaşka bir konu yazmayı düşünüyordum…

Ta ki sosyal medyada AKP’li arkadaşlarımızın 32 dişini birden gösterip maden ocağı girişinde çektirdikleri selfie fotoğrafını görene kadar!

Sinirim zıpladı, ne yazacağımı da unuttum.

İslam alemi için en kutsal aylardan biri olan Ramazan ayının bazı çevrelerce siyasi rant kapısı yapıldığına, insanların inançlarının nasıl sömürüldüğüne bugüne kadar defalarca tanık olduk!

Ama dünkü o fotoğrafa bakınca, kendilerini “İslamcı”  ya da “muhafazakar” olarak tanımlayan bazı çevrelerin aslında insanları Allah ile nasıl kandırdığını gördüm!

Ağzından “Allah” ı düşürmeyen ama din bezirganlığı yaparak maneviyat sahibi yurttaşlarımızın sırtından servet yapan gerçek din düşmanları geldi aklıma…

Yüzde 90’nı Müslüman olan bir ülkede en büyük ortak paydanın “İslamiyet” olduğunu düşünecek olursak ülkenin içerisinde bulunduğu tabloyu çok da garipsememek lazım.

Ben safihane duygularla AKP’de siyaset yapan, sadece siyasal düşüncelerinin iktidar olması için AKP saflarında olan, bu partiye oy veren her kese saygı duyuyorum.

Demokrasinin gereği de bu değil mi?

Ancak alnı secdeden, burnu çetrefilli işlerden kalkmayan o kadar çok insan tanıyorum ki…

Onlar bizi “düşman” ilan etseler de, bugün AKP Zonguldak İl ve Merkez İlçe yönetimlerinde görev yapan vicdan sahibi herkese soruyorum:

 Tam 12 yıldır Zonguldak siyasetinde olan İl Başkanı Hamdi Uçar ve siyasi uvertürü Merkez İlçe Başkanı Metin Karaduman neden o koltuğu kimselere kaptırmak istemiyor?

 Siyaset yapmaktaki ısrarları niye?

a)Allah rıza için siyaset mi?

b)Memleket yararına siyaset mi?

c)Yoksa kendi siyasi ikballeri ve ticari menfaatlerinin devamı için siyaset mi?

 Şüphesiz il ve ilçe yönetimindeki her AKP’liyi aynı kefeye koymayız.

Ama bu Allah’la insanları kandırıp kul hakkı yiyen, siyasi kimliğini kullanarak ticari rant sağlayan, iktidar olmanın avantajıyla yeşil anaları talan edip betonlaştıran, kamuya ait arazileri yandaşlarına peşkeş çeken, kendi zenginlerini yaratan siyasetçilere koşulsuz biat etmeyi de gerektirmiyor?

Adalet ve halkın refahı vizyonuyla siyaset sahnemize giren, yoksulluğu, yolsuzluğu, yasakları bitireceğini iddia eden AKP, kendi içerisindeki çürük elmaların sayısının hiç de az olmadığını kabul edip, çürük elmaları silkelemek zorunda.
Bana göre çürük elmaların başında İl Başkanı Hamdi Uçar ve Metin Karaduman geliyor.

Ama ne AKP içinden ne de muhalefetten kimse çıkıp sormaz mı?

“Arkadaş, düne kadar sıradan bir esnafken, bugün milyonluk ihaleleri nasıl alıyorsunuz? Başkalarına verilmeyen imar izinleri size nasıl veriliyor? Seçimlere bir ay kala Karaduman Center yanındaki arazinin ihaleye çıkarılıp Metin Karaduman’a verilmesi tesadüfle açıklanabilir mi? Hamdi Uçar, sahibi olduğu işyerlerinin finansmanını nasıl sağlıyor? İkisi de AKP’de siyaset yapmadan önceki malvarlıklarıyla bugünkü malvarlıklarını açıklayabilir mi?”

 

Soramaz, çünkü sorduğu gün tıpkı Merkez İlçe eski yöneticisi Yaşar Gök gibi uyduruk bir bahaneyle ertesi gün görevden alınır!

12 yıldır yoksullaştırdıkları halktan utanacakları yerde Ramazan’dan Ramazan’a kumanya dağıtmayı görev bilip bununla övünen bir siyasal düşüncede bir Allah’ın kulu çıkıp, kurulan Ramazan çadırlarında yemek yiyen insanları sayıca çokluğunun aslında o ülkenin yoksul sayısıyla doğru orantılı olduğunu söyleyemez mi? 

AKP Merkez İlçe Başkanı Metin Karaduman’a aşağıdaki soruları hiç kimse soramayacağı için biz soralım istedik…

Çünkü bu kent Ali Baba’nın çiftliği değil!

Sayın Karaduman, işgal ettiğin o koltuğun gereğini yapıp bir kez olsun Ankara’da madende fotoğraf çektirdiğin işçilerin hakkını savundun mu?

TTK’da aynı işi yaptıkları halde tezgahtar maaşı alan madenciler olduğunu biliyor musun?

Söz vermenize rağmen gruplu çalışan madenciler ne zaman daimi işçi olacak?

Madenlerde iş güvenliği koşullarının iyileştirilmesi için şuana kadar ne yaptınız?

Bu güne kadar kendiniz kaç kez maden ocaklarını gezip işçilerin sorunlarını dinlediniz?

İşçi açığı yüzünden düşen üretim ve artan iş kazaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

İnsanların kutsal değerlerini siyasi reklam malzemesi yapıp madencileri buna alet etmek sizin inançlarınıza göre caiz mi?

Seçimlerde bir ay önce gazeteye gelip “Mustafa Bey, lütfen benim işyerimin yanındaki arazinin Kozlu Belediyesi tarafından ihaleye çıkacağını haber yapma. Beni onlarla aynı kefeye koyma” diyen siz değil miydiniz?

Çok merak ediyorum…

Sizi onlardan farklı kılan ne?