Hamit Kalyoncu’yu anma etkinliğine yoğun katılımın olması ‘çekilenlerin boşa gitmediğini’ göstermiştir

Örgütlü öğretmen mücadelesinde ağır bedeller ödeyen Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) Genel Başkanı Fakir Baykurt, 9 Ekim 1971’de Mamak Askeri Ceza ve Tutukevinde 2 Numaralı Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi önünde verdiği ifadenin sonunda, “Bu mücadeleye giren insanlar, sonuç ne olursa olsun, bunlara katlanmayı bilmelidir. Biz bileceğiz, bizden sonraki öğretmenler de bilecektir. Çok iyi biliyor ve inanıyoruz, çektiklerimiz boşa gitmeyecektir!” demişti.



Çaycuma'da düzenlenen etkinlikte anılan Hamit Kalyoncu da bedel ödeyenlerdendi. TÖB-DER (Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği) Zonguldak Şube Başkanı olduğu için 12 Eylül 1980 Askerî Darbesi sonrasında hukuksuz bir şekilde 1402 sayılı yasa ile görevinden alınmış ve 8 yıl sonra Danıştay kararıyla göreve başlamıştı. Bugün de Eğitim Sen'li öğretmenler sürgünlerle, açığa almalarla, ihraçlarla bedeller ödüyor.

Hamit Kalyoncu'nun vefatından sonra yayımlanan son kitabının imza gününde doğum yeri olan Çaycuma’daki anma etkinliğine yoğun bir katılımın olması ‘çekilenlerin boşa gitmediğini’ göstermiştir.

ZOKEV’in Çaycuma Belediyesi ve Eğitim Sen Çaycuma Temsilciliği birlikte düzenlediği anma etkinliğinde konuşan kızı Gökçen Kalyoncu Kahraman, Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı, TÖB-DER Çaycuma Şube Başkanlarından Fikret Kilit, ZOKEV Başkanı Kürşat Çoşgun ve Zonguldak Çevre Koruma Derneği Başkanı Ahmet Öztürk, Hamit Kalyoncu'yu tüm yönleriyle anlattılar.



Hamit Kalyoncu, yalnızca öğretmen örgütlenmesinde görev almadı. Kömür ve işçi kenti Zonguldak madencilerinin mücadelesini yazdı, acılı yürekleri yazdı. Edebiyat ve sanat alanında araştırmalar yaptı, kitaplar yayımladı. Hamit Kalyoncu yazmasaydı, Nazım Hikmet’in 'Eskici Raif Ağa' şiirinin Nazım Hikmet ile Bursa cezaevinde aynı dönemde hapis yatan Çaycumalı Raif Özkan için yazıldığı bilinmeyecekti.

Hamit Kalyoncu doğduğu, büyüdüğü Çaycuma’da ikamet etmese de Çaycuma’yı yakından takip etti. Sık sık Çaycuma’daki dostlarını, arkadaşlarını arayıp bilgi aldı. Son dönemlerdeki Çaycuma’da yaşanan değişim karşısında büyük bir mutluluk duydu. Yalnızca Çaycuma’nın kültür özellikleri, dili, folkloru, geleneklerini yazmadı. Çaycuma’daki emek ve demokrasi mücadelesini, Eğitim Sen'in mücadelesini yazdı, bu mücadeleye katkı sundu. Çaycuma’nın laik, demokratik yapısını bozmaya yönelik faaliyetlerde bulunan yapılanmaları, sıbyan mekteplerini yazdı, uyarılarını yaptı.

Gökhan Taner Günsan ile birlikte ihraç edilmemiz sonrasında da hep yanımızda oldu. Rahatsız olmasına rağmen ihraçların iptali için açılan imza kampanyasına destek vermek için Çaycuma'ya geldi. “Eti İçin Bülbül Öldürmek” başlığıyla yazdığı yazıda “İsmet ve Taner öğretmeni, Bakanlık katında kim, hangi müdür, hangi memur tanırdı ki? Çaycuma’yı Cumhuriyet aydınlığının aksine, dinsel kurslarla, sıbyan mektepleriyle doldurmaya çalışanlar; bu yaptıklarının karşısına dikilenleri, eleştirenleri 'yukarıya tanıtmış, işaret etmiş' olabilirler miydi? Eski adamlardan duyardık; 'Düşmanı uzakta aramayın, ayaklarınızın dibine, yanlarınıza, bir de arkanıza bakınız.' derlerdi. 'Eti için bülbülü bile öldürebilecek bir avcı insafsızlığı içinde' olmak..." demişti. Bir başka yazısında ise "İsmet ve Gökhan öğretmenin yüreklerindeki yaranın ilacı ise okullarına, öğrencilerine kavuşmaktır. Ben de yıllar önce okula döndüğümde içim içime sığmamıştı, dünyalar benim olmuştu. Gün gelir, bahar çiçekleri açar, kuşlar uçuşur." demişti.

Geriye onurlu bir yaşam bırakan Hamit Kalyoncu’yu anma etkinliğinde Eğitim Sen'in de sorumluluk alması büyük bir onurdur.

Hamit ağabeyin toprağında her daim bahar çiçekleri açacak, yanı başında kuşlar uçuşacak. Toprağı incitmesin. Hamit ağabeyi unutmayacağız...