Üniversitemiz, şehrimizin gözbebeği.

Tıp Fakültesi Hastanemiz ise hayat damarı desek yeri.

Ancak ne yazık ki son yıllarda adı bir takım sorunlarla anılıyor. Tam da bu tartışmaların ortasında Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Mustafa Çufalı, dün Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret etti.

Kendisiyle sohbet etmek imkânı bulduk.

Sorunların kaynağı hakkında ilk ağızdan bilgiler edindik.

Bence faydalı bir toplantı oldu.

Üniversite hastanesinin çeşitli iddialarla ve bir takım sorunlarla gündeme gelmesi, Rektör beyi epeyi terletti.

Peki neler konuşuldu?

Sayın Rektör, hoş sohbetten sonra üniversitenin çalışmaları hakkında bizleri bilgilendirdi.

Yeni bölümler, yeni hocalar ve sosyal etkinlikler üzerine konuştu. Üniversite bünyesine yeni hocaları kattıklarını belirtti.

Bunları üniversitemizin artı hanesine koymalıyız. Ne kadar bölüm açılır ve ne kadar akademisyen gelirse şehrimiz adına o derece verimli bir gelişme olur.

İşin bir de eksi yönü var…

TIP FAKÜLTESİ KONUSU

Tabi soru cevap bölümünde acı gerçekler konuşuldu. Sağlık alanındaki skandalların sebebi soruldu. Mesela en son, stent malzemesi alınamadığı için bir kişinin ölmesiyle ilgili sorular yöneltildi.

Kolay değil, stent olmadığı için bir kişi hayatını kaybetti.

Bu konu kendisine hatırlatıldı.

Gece gözüne uyku girmediğini söyledi.

Aslında yaşanılan acı tabloyu, “Bu durum bana göre imkansızlık. Konu 250 TL’lik stent değil. Ne yazık ki, malzeme konusunda piyasanın isteklerimize karşı tavrı var. İhaleye çıkıyoruz borçlar yüzünden kimse girmiyor, giriyor vermiyor. Türkiye’nin genel ekonomisinden kaynaklanan bir durum. Piyasadan aldığımız fiyatı SGK bize ödemiyor.” sözleriyle açıkça özetledi Rektör bey.

Sağlık Bakanlığıyla görüştüklerini belirtti. Geceleri gözlerine uyku girmediğini beyan etti.

Bunlar gerçekten acı şeyler…

Rektör bey bunları açıklarken adeta titriyordu. Üzüntüsünden ve çaresizliğinden dolayı yaşadığı sıkıntılar, konuşmasına da yansımıştı.

İş döndü dolaştı ekonomiye geldi.

Devlet, üniversite hastanelerine kaynak aktarmalı.

Sağlıktan tasarruf olmaz.

Koskoca Padişah boşuna mı haykırmış?

“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi

Olmaya Cihanda bir nefes sıhhat gibi” diye…

Sonuç olarak; meseleyi magazinselleştirmeden, sadece sonuç odaklı ele almak gerektiğini düşünüyorum.

Rektörün gece gözüne uyku girip girmemesinden ziyade hastanelerin daha sağlıklı işlemesi için gereken kaynağın nasıl sağlanması gerektiğine kafa yormalıyız?

Çünkü her şeyin başı sağlık.