Uykunuz kaçar da uyuyamazsanız Kozlu’da

Ihlamur ve akasya kokularına açın pencerenizi

Balıkçıların motor sesi gelecektir denizden

Birde kömür vagonlarının sesi eski raylardan.

Gruplu vardiyalı bir çalışma ki, tütünsüz...

Helalleşmenin selamlaşmaktan çok olduğu yerde;

Rızkını yer altında arayanların beldesindesiniz.

İnişli çıkışlı, dereli tepeli bir güzel hayat

Bir yaman çile, bir kutsal emek, bir garip tat

Nazlı yârin hayali hep karşıda durur burada

Ferman yazdırır karakaşlar burada.

Ihlamur ve akasya kokuları dedik ya Kozlu'da

Bir güzellik ki cennetten yansıma

Bir güzellik ki doyumsuzdur yaşayana.

Yer altına giremez ya o kokular

Bir çalışma alanı; lamban kadar.

Ölümün en kötüsüdür savaş hak getire

Kaçmak ta yok, saklanmak ta! Sipersizdir cephe.

Yeraltına ölmeden de girer insanlar

Yeraltında ölüm var en az hayat kadar

Yer altında kömür ölümle yan yanalar

... Boğulan, yanan, ezilen bedenler

... Yataksız, yorgansız kara ölümler

... Kara, kara, kapkara ölümler...

O ölümleri anlatmadı hiç bir ağıt

Yazsa ne olacak binlerce kağıt

Kara; kara olmaz, kömür olmasa

Kömür kararmaz, kömür karası yüzler olmasa

O kömür karası yüzlerde o alın teri ki, damla damla

Bilinir miydi? Karanlıkta bu kadar ışıldamasa

Ve yangınlar...

Yangınlar küle döner miydi hiç; bir avuç küle,

263 canın da günü olsaydı gün yüzünde

Ve ıhlamurlar...

Ihlamurlar bu kadar güzel kokar mıydı Kozlu'da

Zincirleri kırıp gidecek yar olmasa

Bir avuç külde can bulan fidanlar gibi

Nazlı yârin hayali karşıda durmasa…

Niyazi Gök 2022