Kişisel olarak çok dert etmesem de, şu sıralar, en çok AK Parti Zonguldak il başkanının kim olacağı konuşuluyor kentte. Bir süredir önemli sağlık sorunları yaşayan İl Başkanı Zeki Tosun, AKP Genel Merkezince görevden alınınca, yerine yapılacak “atama” merak konusu oluyor doğal olarak. Başta gazeteciler olmak üzere herkes bir ya da birkaç isim öne sürüyor. İşin garibi şu ki, zikredilenler arasında hiçbir yeni isim bulunmuyor. Görünen o ki, AKP’de bitpazarına nur yağıyor…

Şu garipliğe bakın, yeni il başkanı için papatya falı açan politik analistler(!),üyeler, uygulamanın, antidemokratik niteliğine en küçük vurgu yapmıyor. Normal koşullarda il başkanını görevden alan genel merkezin, belirlenen süre içinde kongreyi toplayıp yenisini orada seçtirmesi gerekirken, AKP’de, bu kural işlemiyor. Yeni başkan bizzat genel merkez (Siz tek adam okuyun) tarafından belirlenerek üye idaresi göz göre göre hiçe sayılıyor. Hiç kimse de “Neler oluyor” deme gereği duymuyor…

MUHALİFLERİN, SIRADAN HAKLARI BİLE KABACA ÇİĞNENİYOR

AKP’nin yaptığı en büyük kötülük de bu bence:  Her türlü antidemokratik uygulama, aklın sınırlarını zorlayacak şekilde olağanlaştırıldı ülkede. Algı operasyonlarıyla kendine yönelen her eleştiriyi ülke bekasına yönelik bir tehdide dönüştüren AKP, sokağa çıkanın copu yediği bir şiddet iklimi yeşertti. Dilediği belediye başkanını görevden alması vukuatı adiyeden hale geldi. Mahkemelerden akla ziyan kararlar çıkması hiç kimseyi şaşırtmazken, muhaliflerin, sıradan hakları bile kabaca çiğnendi…

Hal böyle olunca kimse il başkanını kamuoyuna hiçbir açıklama yapmadan görevden alan genel merkezin üye iradesini hiçe sayarak yeni başkan atamasını sorgulamıyor. Gaspın olağan bir durum, daha da ötesinde bir “doğal bir hak” olduğunu düşünüyor hatta. Bu ortam AKP elebaşlarını daha da pervasızlaştırıp her türlü gaspı sistematikleştirmesini sağlıyor. Anayasa Mahkemesi kararları gibi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymamaları tam da bu yüzden bence...

BİR SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ OLAN PARTİLER ASKERİ YAPIYA, SİYASET KURUMU DA KIŞLAYA DÖNDÜ

Daha da kötüsünü söyleyeyim, “tek adam kültü” ve onun oluşturduğu “despotizm” öylesine egemen ki her şeye,  “çoksesli parti yapısı”, “çoğulculuk”,  “parti içi eleştiri” gibi kavramlar ezilip gitti. Politikada farklı renkler gün gün gün soldu, bir sivil toplum örgütü olması gereken partiler askeri yapıya, siyaset kurumu da kışlaya döndü adeta. Fikri hayatımızı da güdükleştiren bu durum, “deliler teknesine” dönen ülkenin sosyal, ekonomik, kültürel gelişimine de ket vurdu…

Liderle parti özdeşleşti AKP’de. Dar bir kadro her şeyi belirlemeye başladı.  Liyakatin yerine sadakat geçti, kadrolar, “Padişahım çok yaşa” diyen tiplere evrildi. Evrensel değerlerden uzaklaşıldıkça merkeziyetçi, çatışmacı, farklılıklara kapalı, “öteki”ne düşman bir yapı çıktı ortaya. Biliyoruz ki kendi içinde demokrasi olmayan bir parti ülkeye de demokrasi getiremez.  AKP’de yaşananlar tam da bunu göstermektedir ki, il başkanının kim olacağından önce bu konuşulmalıdır bence…