Kapuz’da denize girmek cesaret ister

Kolera, Vibrio cholerae adlı bir bakterinin yiyecek ve içeceklere bulaşması sonucu yayılan bir hastalıktır. Kolera, şiddetli ishale neden olan, vücutta dehidrasyona yol açan ve tedavi edilmediği takdirde ölümcül olabilen tehlikeli hastalıkların başında yer almaktadır. Kolera genellikle bakterinin bulaşmış olduğu deniz ürünleri, yiyecekler ve içme suyu ile vücuda bulaşır.

Acıbadem Tıp Merkezi yayınlarında kolera böyle tanımlanıyor. Diğer sağlık merkezlerinin tanımları da hemen hemen aynı.

Deniz ürünlerine dikkat çekiliyor, deniz suyuna da…

Lağım akıntılarının ve insan dışkılarının karıştığı deniz suyu bu öldürücü hastalığın başlıca nedeni.

Gelelim Kapuz olayımıza;

Geçtiğimiz hafta deniz suyunun temiz olmaması nedeniyle burası halka kapatıldı biliyorsunuz.

Deniz suyunun temiz olmamasının nedenini de biliyorsunuz!

Özellikle Kapuz plajı yöre halkının yılların verdiği ihmal sonucu başka tesisler kurulamaması sonucu denize girebildiği tek plaj! 50 senedir Tersane ve Orta Kapuzu Kapuz plajına katamadık. Seçilen her belediye başkanının programında olmasına rağmen beceriksizlik denilen gaflet bunu engelledi.

Zonguldak bölgesinde yer alan diğer sahillerinde tesis fukarası olduğu bir başka gerçek, Kozlu sahili, Uzunkum, Türkali, ve Filyos’a uzanan şeritteki sahiller, beri tarafta da Kozlu sahilinden ilerisi. Bir iki tesisi bulunan plaj var, o kadar…

Biz kendi kaderine terk edilmiş bir yerleşim bölgesinin gariban vatandaşları olarak yapılan bazı hizmetleri gözümüzde çok büyüttüklerinden hizmet getirmekle yükümlü olanların çalıştıklarını filan sanıyoruz, öyle değil aslında…

Kapuz plajına da belli bir masraf edilip bir şeyler yapıldı ama halkın sağlığının korunması açısından alınması gereken önlemler alınmadı.

Kapuz plajına özellikle hafta sonlarında dört bin, beş bin kişinin girmesiyle övünenler “baaaak öyle bir tesis yapmışım ki vatandaş akın akın geliyor…” diyerek kendilerine paye çıkartırlarken böyle akınların insan sağlığı açısından olumlu olup olmadığını akıllarına bile getirmediler. Bir kere plajın kaplama alanı bu kadar insanı kaldıracak kadar geniş değildi. Ve gelen insanlar ile plajın helalarını kullanan insan sayısı arasında büyük bir orantısızlık vardı. Dolayısı ile bu insanlar en önemli doğal gereksinimlerini plajın herkesin çoluk çocuk serinlediği sularında gideriyorlardı. İnanmayan helaların başına bir adam oturtur saydırır kaç kişi girip çıktı diye, bir de kesilen bilet sayısına bakar… Bu kadar basit!.. Uzmanlara göre deniz kenarında plaj kumsalında beş saat vakit geçiren bir insan en az evet en az bir kere tuvalete gitme gereksinimi duyar. Basit bir matematik hesabı yapıp bir insanın her tuvalete gittiğinde çıkardığı üre miktarını plajdaki kalabalık sayısı ile çarpıp bundan wc’ye gidenlerinkini çıkarırsanız geride yüzlerce kilo “çiş” kalır. Bu atığın nereye boşaltıldığını ise biliyorsunuz.

Şimdi;

Eğri oturup doğru düşünelim…

Kapuz’un hemen yanı başındaki Uzunkum, Tersane ve Orta Kapuz plajları halka kazandırılmadan buraya girişlere kota konulmalıdır!

Buraya giren insan sayısı Kapuz plajının çekebileceği insan sayısıyla sınırlandırılmalıdır. Bu konuda Halk Sağlığı İl müdürlüğü veya benzer bir devlet dairesinden görüş alınmalıdır.

Zonguldak halkının başına bir sağlık felaketi gelmeden bu konu ivedilikle ele alınmalıdır…

Kolera, çocuk felci gibi hastalıkların henüz dünyadan yok olmadığı unutulmamalıdır!

Bizi yöneten atanmış ve seçilmişler böyle önemli konularda halkın sesine de kulak vermelidir.

Belki bir gün bizler böyle halkını ve insanları düşünen yöneticilerle tanışabilme mutluluğuna erişeceğiz ama ba’de harab-ül Basra…

Yalan mı?