Ömür başladığı yerden yol almaya çalışırken, düşe kalka büyür varlığımız.
Sevgi çemberinde dönmüyorsak,şefkat,ilgi,sahiplenmek çemberin içinde değilse, bu düşüşler yaşam sevincimizin kalbini kırdığı kadar,sabrımızı sınayabilir de.Ömrümüzün konakladığı yer bir saray,ıssızlığın koynunda çalı çırpıdan bir sığınak,hayallerimizi süsleyen bir ev olabilir.Bir çoban,bir kral da olabiliriz.Bazen,kader dediğimiz yolda şansa,kısmete çatar,çobanken kral,kralken çoban da olabiliriz.
 
Nefesler aynı ritimle,bedenler aynı işleyişle kendini var ederken,yaramızı sarmak,kalbimizi onarmak zorunda kalmamız yaşamak için değil midir.Farklı senaryolarla farklı sahnelerde birer oyuncu olsakta,sayılı nefeslerimizin sonu hep aynı gelmiyor mu.
Zaman zaman bir dost selamsızlığıyla incinmemiz,tutunacak dal aradığımızda elimize kuru dalların verilmesi,umudun umutsuzlukta kaybolması,haksızlığı rehber edinenlerin bir sıfat uğruna hak arayanı unutması,sevdiklerimizin bir bir sonsuzluğa kayması, aynı duyguyu yaşatmaz mı bize.Her sabah ufkumuza güneş doğarken,başka yerde batıyor olmasını kim değiştirebilir.
Berideyiz diye öteki tarafa atlamaktan,gördüğümüze bakmayı öğretmekten,yalan yanlışa vicdan sesini konuşturmaktan kim engeyebilir bizi.Kaçacak huzur,yalancı mutluluklar mı…
Mal mülk hırsı,etrafındaki olumsuzluğa kör olma hali,bal tutan parmağını yalar öngörüsüyle menfaat düşkünü olmanın verdiği rehavet,yaşamın gayreti,onuru olamaz hiçbir zaman.
Son nefesteki pişmanlığın acısını da,o son nefes tattıracaktır mutlaka.
 
Zaman zaman da ömür yolculuğunun durakları vardır beklememiz gereken. Beklediklerimiz,kendikendimize soracağımız soruların cevaplarına bağlı olabilir;Yolumuza çıkan taşları atlayarak mı, yoksa temizleyerek mi geçtik.Duygularımızda adaletli miydik.Verdiğimizden fazlasını mı istedik hep.Kızgınlığımız, sevincimiz yerli yerinde miydi.Anlatmak istediğimizi anlatabilme becerisine sahip miyiz.Ya da anlatmaktan vazgeçip, anlaşılalım diye mi bekliyoruz.Yaşanması gereken şu kısa ömrü adam gibi yaşamayı öğrendik mi.İnancımızı sorguladık mı hiç.Doğrumuzun yanlışlığını gösterenlere kulak verdik mi.Farklı sesleri duyduk mu.Gördük mü ki farklı renkleri.Hep bana demekten kurtardık mı bencilliğimizi.Çokluğu da,azlığı da paylaştık mı.
 
Uzaktaki güle ulaşmak isterken,bastığımız yerdeki kır çiçeklerini görmediğimizi, ezip geçtiğimizi biliyor muyuz.İnanmak yolun yarısını aşmak demektir,diyerek karanlığa bir ışık yakıyor muyuz.
 
26 Nisan 2018
Gülden IŞIK-Zonguldak