AKP hükümetinin 12 yıllık iktidarında eğitim ve sağlıktan kültür ve sanat alanına kadar, bütün alanlarda yürütülen “piyasalaştırma” uygulamaları, tarihi eserlerin, müzelerin, sanat kurumlarının nasıl bir yağma ve talan siyaseti ile denetim altına alındığı bilinmektedir. Toplumsal yaşamın bütün alanlarında olduğu gibi, kültür, sanat ve turizm alanında da siyasi iktidar eliyle hayata geçirilen piyasacı uygulama ve girişimler, yıllardır yaşanan çürümeyi derinleştirmiştir.

Siyasal iktidarın yıllardır “Devlet eli ile tiyatro olmaz, özelleştireceğiz” sözü ile özerk ve tüzel kişiliğe sahip yapılar olan ödenekli sanat kurumları, adeta halkın gözünde itibarsızlaştırılmaya çalışılmıştır. Sanat kurumlarına ait binalar ya satılmış ya da tadilat yapılacak bahanesiyle boşaltılarak kendi kaderine terk edilmiştir.

Yıllardır halk kütüphaneleri yok edilmeye çalışılmakta, müze ve ören yerleri ticarileştirilerek piyasaya sunulmaktadır. Basında 02.06.2014 tarihli haberde yer alan “İstanbul’un zam şampiyonu müze giriş ücreti” haberinin manşette yer alması,  müze giriş ücretlerinin %20 oranında artması bir eğitim kurumu olan müzelerin nasıl ticarileştirildiğinin açık bir göstergesidir. Kültür ve Turizm Bakanlığı Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü tarafından, 13.09.2010 tarihinde 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 51. Maddesinin (g) bendi uyarınca pazarlık usulu ile yapılan “Müze ve Örenyerleri Gişelerinin İşletimi , Giriş Kontrol Sistemlerinin Modernizasyonu ve Yönetimi İşi İhalesi”nin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemli, sendikamız dava açmış ve bu dava halen devam etmektedir. Hükümetin sanata yönelik doğrudan ve dolaylı müdahaleleri bütün hızıyla sürerken, yandaş basın aracılığı ile kültür ve sanat kurumları itibarsızlaştırılmaya çalışılmakta,  kültür turizm ve sanat kurumlarında ihtisas alanları ile ilgili olmayan atamalar ve siyasi kadrolaşma uygulamaları bütün hızıyla yaşanmaktadır. 

Siyasal iktidarın kamuya ve bir bütün olarak yaşam alanlarımıza tamamen hâkim olma isteği, kültür ve sanatta da kendini göstermiş, hükümetin kültür ve sanata yönelik faaliyetleri fiili dayatmalar son yıllarda belirgin bir şekilde artmıştır. Özgür, özerk ve bağımsız sanat, baskıyla, sansürle, tehditle sindirilip, TÜSAK gibi saldırılar tüm hızıyla sürerken, 12 yıldır bütün baskılara ve engellemelere rağmen hizmet kolunda yetkili sendika olmayı başaran sendikamız Kültür Sanat Sen siyasi iktidarın öncelikli hedefi haline getirilmiştir. 

Geçtiğimiz yıllarda hükümetin, merkezi ve yerel idarecilerin baskı ve yönlendirmeleri ile hükümet güdümlü sendikalar, 11 hizmet kolunun 10’unda yetkili olmalarına karşın, kültür, sanat ve turizm işkolunda bütün baskı, yıldırma, sindirme ve tehdit politikalarına rağmen genel yetkiyi Kültür Sanat Sen’in elinden almayı bugüne kadar başaramamışlardır. Ancak özellikle son bir yıl içinde hükümet güdümlü yandaş konfederasyon ve onun hizmet kolumuzda örgütlü sendikası yetkili olmak için her yola başvurmuş, bu anlamda gerek bakanlık düzeyindeki her kademede gerekse taşrada yönetim birimlerinde olağanüstü baskılar oluşturmuşlardır. Son dönemde hükümetin kültür ve sanat alanına yönelik anti demokratik girişimlerine sessiz kalarak destek verenler, yandaş sendika kendi sendikalarına üye olmayan kültür, sanat ve turizm emekçilerine yönelik baskı ve yıldırma politikalarını belirgin bir şekilde arttırarak, yetkinin son gününde yapılan üyeler ile 2014 yılında yetkili sendika olabilmişlerdir.

Kültür Sanat Sen, yıllardır izlediği mücadeleci sendikal çizgisi ve toplusözleşme kazanımları ile asıl yetkiyi hizmet kolumuzda çalışan kültür, sanat ve turizm emekçilerinden almıştır. Dolayısıyla bugün hizmet kolumuzda resmi olarak hükümet yandaşı sendikanın yetkili olması, yıllardır benimsediğimiz mücadeleci sendikacılık anlayışında herhangi bir değişiklik yaratmayacaktır.  

Sendikamız, gerek hizmet kolumuzda yaşanan gelişmeler, gerekse 18 bini aşkın kültür, sanat ve turizm emekçisinin ekonomik, demokratik ve özlük sorunları ile ilgili olarak bugüne kadar ortaya koyduğu mücadeleci ve direngen tutumu bugünden sonra da aynen ve kararlılıkla sürdürecek, siyasi ve idari baskılara karşı örgütlü gücüyle karşı koyacaktır. Bizlerin ve üyelerimizin bu konuda en küçük bir tereddüdü ya da korkusu yoktur.

2014-2015 yıllarına ilişkin Toplu Sözleşme görüşmelerinde Memur Sen enflasyon farkını almamış ve TÜİK verilerine göre enflasyon 9.66 olmuştur. 2014’ün ilk altı ayında enflasyon karşısında 60-200 lira arası emekçilerin kaybı olacaktır. Her fırsatta iktidarın yanında olduğunu kamuoyuyla paylaşmaktan çekinmeyen yandaş konfederasyonun ve bileşenlerinin yapacakları yaptıklarının teminatıdır. 

Yıllardır hükümetin anti-demokratik uygulamaları karşısında sesini çıkarmayanların, siyasi iktidarın baskıcı, otoriter ve taleplerimizi yok sayan uygulamaları karşısında kafasını kuma gömenlerin kültür, sanat ve turizm emekçilerinin mevcut haklarını koruması ve yeni haklar kazanmasının ne kadar mümkün olacağını kamuoyunun takdirine bırakıyor, sendikal mücadelede sadece yetkili olmanın bir anlamının olmadığını, asıl önemli olanın etkili ve mücadeleci bir sendikacık yapabilmek olduğunu hatırlatmak istiyoruz.

Kültür Sanat Sen olarak, kültür, sanat ve turizm emekçilerinin mücadelesini ve umudunu canlı tutmak, bütün kültür, sanat ve turizm kurumlarında somut talepler üzerinden mücadeleyi yükseltmek, sendikamızın önümüzdeki dönemde en temel hedeflerinden birisi olacaktır. Gezi direnişine rehber olan “Birleşe birleşe kazanacağız” sözü, tüm kültür, sanat ve turizm emekçilerinin, hepimizin mücadele kılavuzudur.