Mübarek kurban bayramı kazasız belasız geçti diyemiyorum; çünkü vaka sayıları patladı. Aslında patlayan vaka sayıları değil sorumsuzluklardı.

Arife günü Zonguldak’ta yoğun bir trafik vardı; sokaklarda insanlar hınca hınç her yeri doldurmuş; banka ATM’lerinde dahi fevkalade bir kalabalık kol geziyordu.

Malum bayram öncesi normal karşıladım. Ancak başka bir anormallik asıl göze batandı. Sokaklar, esnaf herkes maskeyi bir kenara itmişti. Bilmem kaç büyük şehir + Zonguldak olmaktan ders almamışız demek ki.

Aynı gün sabahında İstanbul üzerinden Zonguldak’ a gelmiştim, devamında Devrek üzerinden Amasya ve Taşova’ya ilerledim. Yol boyunca dinlenme tesisleri, benzinlikler yine kalabalıktı. Ve bilin bakalım bizi nasıl bir manzara bekliyordu?

Yine herkes maskesiz. Görevliler artık bıkmış ve yılmış, tükenmişler. Anlamakta güçlük çekiyorum ancak 2 yıla yakın süredir onlarca maddi ve manevi acılar çekilmiş, ekonomik bitmiş, yakınlarımızı toprağa vermişiz ancak kimse akıllanmamış; maskeyi doğru takamayana kızarken artık hiç takmayanların, maske takanlara alaycı bakışları ve sözlerine alışır olduk.

5 günlük saha gözlemim; vaka sayıları 20bin belki 30bin sınırlarını aşması muhtemeldir. Eylül’e beklenen yeni dalga Ağustosta başımıza çok iş açacağa benziyor.

Ölümler, hastalıklar, sağlıkçıların yeniden uykusuz ve özverili insanüstü gayretleri ve işsizlik, parasızlık dolu günler bizleri bekliyor. Bunları görmek için kâhin olmaya gerek yok.

Kime üzüleceğime, kime kızacağıma, kime çatacağıma inanın bende artık şaşırıyorum.

Bayram gelmiş, ilk defa yasaksız bir bayram geçireceğiz derken önümüzdeki ayları kapanarak geçirmek için memleket olarak herkes elinden geleni yapıyor. Ha gayret, az daha maskesiz takılın, Temmuz ayı bitmeden kapatalım memleketi.