Biz gazeteciler zaman zaman haberlerimize renk katma adına Mübalağa sanatını kullanırız…
Mübalağa sanatı ile yalan çok farklı…
Mübalağa sanatını haberde kullandığınızda çok fazla “tıklanırsınız”
Emin olun habere renk vermediğinizde de kimse okumuyor…
Az gelişmiş ülkelerin sorunu bu zaten…
Yalan ve Yalancılık çok farklı…
Geçtiğimiz gün zaman zaman kavga etsem de sevdiğim CHP’li bir ablam ofisimize çay sohbetine gelmiş…
Bana dedi ki; “ Şu AKP’den kurtulana kadar şu çocuğa muhalefet etme. Dediklerinde, yazdıklarında haklısında. AKP gitsin. Sonra hesaplaşma olur” dedi.
Bende kendisine, “Tamam da abla yanlışı ben yazmazsam kendimi inkar ederim” cevabını verdim…
O sohbetten birkaç saat sonra bir ses kaydı dinledim…
Yok böyle bir yalan… 
CHP’li dostlar aynen şunu dediler; “Çocuk öyle bir güzel yalan söylüyor ki; Yüzü kızarır diye bekledik ama, kızarmadı. Bizi de salak yerine koydu” dedi…
Yani bizi, sözüm ona temsil eden vekil işte bu… 
Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanı var… 
Mevlüt Çavuşoğlu…
O Vekilin ses kaydını dinleyince Çavuşoğlu’nun bırakın bakanlığı o bakanlıkta odacı dahi yapılmaması gerekiyor…
NATO Parlamenter Asamblesi 99. Rose-Roth Semineri ve Akdeniz Ortadoğu Özel Grubu Ortak Toplantısı'nda Macron'un Partisi'nden parlamenter Sonia Krimi, verdiği harika hatta TOKAT gibi cevabı yüzünden kendisine bir sempatim var…
Nede olsa Mülkiyeci…
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’ki kim ki?? 
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan  kim ki…
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu kim  ki!!!
Bizim DENİZİMİZ var…
Savaştan binlerle insanın trenlerle otobüslerle tahliyesini sağlamış… 
Putin ve Zelenski’ye koridor açıyorum otobüslerle taşıyorum sonra da trenle Romanya, Macaristan, Moldova ve Slovakya’ya gönderiyorum demiş…
Onlarda “Emredersiniz” sizin adınız “Deniz” demişler ve kabul etmişler…
Ve binlerce masum insanın Ukrayna’dan tahliyesini gerçekleştirmiş…
Nasıl bir megolamanlık ya bu…
Birde “PARA” yardımı yapmış… 
Bankaların kapalı olduğu ülkede… 
Hangi hesap yöntemiyle yollamış… 
Tek bir dekont yeter…
O tarihe ait…
Ben her gece yüzlerce tanıdığım Ukraynalı dostlarımla yazışıp görüşüyorum…
Orada yaşayan, orada okuyan, orada iş yapan insanlarla görüşüyorum…
Büyükelçilerimizin hatta İstihbarat Teşkilatımızın beceremediğini “DENİZİMİZ” becermiş…
CHP’nin Danışma Kurullarında bunu anlatmış… 
DENİZCİĞİMİZ… 
Bak benim yalancı kardeşim;
Ukrayna’da ki dostlarımın kaçış yoları, kiminle irtibat kuracakları ve ne yapacakları konusunda ortak kurdukları ağda bende varım… 
Bu yeter mi sana…
Hani bizim meşhur bir ata sözümüz var; 
“Söyle yalanı seveyim inanı” diye…
CHP’lilerde inanmadı sana DENİZİN dibindeki Cansuyu yosun…
Not: Şirket batmış. Alacaklılar fellik fellik seni arıyormuş… Resim çektirip kaçıyor diyorlar… Çeklerde ortalıkta dolaşmaya başlamış… Kemal Dede bunları bilmiyor… Ha benim Kızım Rana Neva, Olena Sokhatska’ya okul harçlıklarından biriktirdiği 30 ABD dolarını göndermek istedi yardım hesabına ve şahsi hesabına dahi olmadı…
Sevgiyle kalın…