Namazın bir zikir ya da dua olduğunu söylersek bu durumda insanın Allah ile kulunun ikili bir konuşması olarak da tanımlayabiliriz.  İnsan Allah ile konuşmasında hamt eder, övgü de bulunur yüceltir ve yalvarış isteklerde bulunur. Hoca cuma namazına başladığında herkesin bildiği Fatiha’yı ve sonra da Kafirun Süresi’ni okudu. “İyi de burada ne var ki, zaten her zaman okunuyor” diyeceksiniz. Hoca’nın ne Arapça okumasına, ne harfleri mahreçleriyle söylemesine ne de sesinin güzelliğine bir şeyimiz yok. Bizim itirazımız bu surenin kime, ne dediği, niçin dediğidir. Yani bu süre Türkçe anlamı nedir ve nerede okunmalıdır?

 

Birlikte okuyalım. Kafirun Suresi’nin, Kuran’ın iniş sıralamasına göre ya da surenin içeriğine bakıldığında Mekke’de ilk yıllarda vahiy edildiği öğrenmekteyiz.

 

Kafirun Suresi’nin indiği ortamda, Peygamber’in getirmiş olduğu vahiy tam ve kesin bir şekilde anlaşılmış ve insanlar artık neye, neden inandığını ya da karşı çıktığını biliyorlardı. Artık saflar kesin bir şekilde inanan ve inanmayanlar şeklinde ayrılmıştı. Sure tam bu ortamda indi. Mekke’nin yönetici kadrosu, her fırsatta Peygamber’in misyonunu (vahyi) sulandırmak için her türlü oyun ve entrikaya başvurmaktaydı. Yine Peygamber’imize, “Sen bizim dinimize bir yıl uyarsan, biz de senin dinine bir yıl uyarız” diye bir teklifte bulundular. Müşriklerin yapmak istedikleri entrikalara karşı olarak son noktayı koymak üzere sure indi. Surenin başında Allah peygamberine onlara “ gul”  deki ifadesiyle seslenmektedir. Okuyalım:

 

1. De ki, “Ey kâfirler; Allah’ın ilahlığını, rabliğini kabul etmeyen kişiler 2. Ben sizin taptıklarınıza tapmam / ben sizin yaptığınız kulluğu yapmam 3.  Siz de benim taptığıma tapıcı değilsiniz / siz de benim yaptığım yapmazsınız 4. Ve ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim / ben asla sizin yapmış olduğunuz kulluğu yapıcı değilim 5. Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz /sizde benim yapmakta olduğum kulluğu yapıcı değilsiniz 6. Sizin dininiz/ inanç ve yaşam ilkeleriniz sadece sizin için, benim dinim / inanç ve yaşam ilkelerimde sadece benim içindir. (Kafirun 1-6)

 

Bu surenin manası anlaşıldığına göre, hoca cami de namaz kılarken sesli bir şekilde okuması ne anlama gelmektedir. Kimdir bu kâfirler? Camide olmadığı kesin, peki Allah bu sureyi bizlerin anlayıp ona göre davranmasını istemektedir.  O zaman bu süre camide neden okunsun ki?  Bugün camide Kafirun Suresi’nin okunması akla zarar bir durumdur. Bu surenin neden okunduğuna baktığımızda gelenekteki rivayetleri görüyoruz. Rivayetlerde bu sure adına birçok faziletler anlatılmaktadır. Bunlar burada sayamayacağımız kadar çoktur. Ancak bir iki tanesiyle yetinelim.

 

Rivayet şöyle: “Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Her kim Kafirun Suresi’ni okursa, Kuran’ın dörtte birini okumuş gibi olur.”Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), Hazreti Nevfel’e: “Seni buraya getiren mühim iş nedir?” buyurunca, o da: “Bana, uyuyacağım sırada söyleyeceğim bir şey öğretmen için geldim” dedi. Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de: “Öyleyse yatağına girdiğinde Kafirun Suresi’ni oku, sonra onu bitirince uyu! Çünkü o, şirkten uzaklaşma bildirişidir!” buyurdu. Kim herhangi bir gecede Kafirun Suresi’ni okursa, çok güzel ve hayırlı bir iş yapmış olur. Kafirun Suresi’ni, İhlas, Felak ve Nas sureleri ile birlikte okuyanın rızkı artar, hali düzelir. Her türlü kötülükten korunmak için ve sıkıntılardan kurtulmak isteyen kişi, Kafirun, İhlas, Felak ve Nas surelerini okusun. Yatacağın vakit bu sureyi oku. Her gün 3 kere okuyan belalardan ve şeytanın şerrinden korunur. Her gün okumak, ölüm anında küfre düşmeyi engeller. Çocuklarınıza yatarken Kafirun suresini okutunuz. Okurlarsa, gece onlara hiçbir şey arız olmaz. Bu sureyi güneş doğarken ve batarken okuyan kişi, şirkten emin olur. Her gün 200 defa okumaya devam eden kimsenin imanı kuvvetlenir, Hızır (Aleyhisselam) manevi rehberi olur.

 

Bu rivayetlere iyi bir şekilde bakıldığında hiç birisi Kuran’ın mesajlarına uymadığı rahat bir şekilde anlaşılır. Zaten sure neyi söylüyor, bu rivayetler ne söylüyor azcık aklını kullanan bunu anlayabilir.   Camilerde İslam denince namaz, oruç, umre, hac, kurban ve bir de başörtüsü anlatılmaktadır. Halbuki bunlar kulun Allah ile arasında özel yapması gereken nusuklardır. Yani içerisi anlamlarla dolu hareketlerdir. Dinin asıl insanlığı kuşatan misyonu anlatılmamaktadır. İslam hak, hukuk ve adalet dinidir. Zalimin zulmün karşısında olmakla beraber dini, dili, rengi ne olursa olsun onun yanında olmaktır. Doğruluk, dürüstlük, kardeşlik, özgürlük, ihtiyaç da eşitlik paylaşım ve benzer ilkeleri içerisinde bulunmaktadır. İslam tüm insanlığı kucaklayan ötekileştirmeyen bir misyona sahiptir.

 

Müslümanlar olarak bugün dinlerini hurafe, bidat ve hikâyelerinden ayıklayamamış bir durumda bulunmaktayız. İyi de bu dinin misyonunu kime davet ettik de onlar da bu dini inkar ettiler, bundan dolayı da birilerine kafir demekteyiz. Ancak yukarıda saydığımız özelleri yapmayanları kafir ilan etmek İslam dinine ait bir şey değildir. Hatta bu gün Dünyada  Müslümanlar acınacak haldedir.  Dünyayı kan gölüne cevirmiş bulunmaktadır. Kime kafir demeye hakkımız var ki? Kalın sağlıcakla…

 

                                                          SAĞLIK

                                     SİGARAYI BIRAKMAYI KOLAYLAŞTIRACAK 10 YÖNTEM

1. Bırakmak için bir gün seçin ve o güne sadık kalın. Daha önce sigarayı bırakmış olan kişilerle konuşun ve deneyimlerini paylaşın. Ailenizden, arkadaşlarınızdan ve iş yerinizden destek alın. Gerektiğinde doktorunuza danışarak ondan yardım alın.
2. Sağlık risklerinizi göz önünde bulundurun ve kanser başta olmak üzere olası hastalıkların ya da rahatsızlıkların bir listesini yapın. Bu listeyi her zaman görebileceğiniz bir yere asın.
3. Sigara içme ile ilgili alışkanlıklarınızı ve davranışlarınızı not edin. Her gün içmekten en çok hoşlandığınız üç sigara ve bunların nerede ve ne zaman içtiğinizi mutlaka yazın. O sigara içme zamanlarında başka uğraşlar edinin.
4. Düzenli egzersiz veya her gün 20-30 dakikalık hafif tempolu yürüyüşler yapın. Meditasyon veya yoga gibi dinlendirici yöntemlerden yararlanın.
5. Ev, araba ve iş yerinizdeki sigaraları ve aksesuarları uzaklaştırın. Küllük, çakmak ve kibritlerden kurtulun. “Yoksunluk belirtileri”nin sadece birkaç hafta süreceğini unutmayın. İradenize hakim olun.
6. Beslenmenize dikkat edin. Sigaradan gördüğünüz zarara eş miktarda zarar görebilmeniz için almanız gereken kilo miktarının yaklaşık 30-35 kilo civarında (!) olduğunu unutmayın. Sigara yerine glisemik indeksi yüksek çikolata, kekler, kurabiyeler, şekerlemeler ve hamur işleri gibi besinleri tüketmeyin.

7. Sinemaya, tiyatroya ve müzikallere gidin. Restoran, otel, uçak gibi yerlerde sigara içilmeyen bölümleri tercih edin.
8. Kahve içmek sigara içmenizi tetikliyorsa kahve yerine taze sıkılmış meyve suları, yeşil çay, bitki çayları ve en önemlisi de vücudunuzu toksinlerden arındırmak için temiz ve bol sudan yararlanın.
9. Sigara ve alkol ikilisini birlikte seviyorsanız, sigarayı bıraktığınız dönemde alkol almamaya çalışın.
10. İnat edin ve bu inadınızı ısrarla sürdürün, asla bırakmayın

 

                                        HİKAYE

 

AFFIN ERDEMİ

Bir gün trenle seyahat eden birisi tesadüfen son derece huzursuz olan genç bir adamın yanına oturmuş. Bir sure sonra, genç adam, uzak bir hapishaneden henüz çıkmış bir mahkum olduğunu açıklamış. Mahkumiyeti ailesine o kadar utanç vermiş ki, ne ziyaretine gelmişler, ne de bir mektup yollamışlar. Ama fakir oldukları için seyahat edemediklerini, cahil oldukları için mektup yazamadıklarını umuyor; her şeye rağmen kendisini affetmiş olmalarını hayal ediyormuş.

Ailesinin işini kolaylaştırmak için, kendilerine mektup yazıp, tren kasabanın eteklerindeki çiftliklerinden geçerken bir işaret koymalarını söylemiş. Ailesi kendisini affetmişse, raylara yakın bir elma ağacına beyaz bir kurdelebağlayacaklarmış. Eğer kendisinin geri dönmesini istemiyorlarsa, hiç bir şey yapmayacaklar, o da trende kalıp Batıya gidecek, belki de bir serseri olacakmış.

Tren,kasabasına yaklaşırken heyecanı o kadar artmış ki, pencereden dışarı bakmaya cesaret edemiyormuş. Kompartıman arkadaşı kendisiyle yer değiştirip onun yerine elma ağacına bakacağını söylemiş. Bir dakika sonra elini genç mahkumun koluna koymuş,

“Şuraya bak” demiş.

Göz pınarlarında biriken yaşlarla gözleri parlıyormuş.

“Her şey yolunda, bütün ağaç bembeyaz kurdelelerle bezenmiş”.

O anda bir ömrü zehirleyen tüm acılar, adeta, birden dağılmış, kaybolmuş.

“Affetmezseniz sevemezsiniz. Sevgisiz hayat da anlamsızdır”

Alıntı