Yıllardan 1980…
Zonguldak’ta her maç arasında 1500 metre koşu oluyor. O zamanlar tartan pist var sahada.
Kemal hep en önde. Kemal hep uçuyor.
 Ankara’ya yarışa gidilecek. İsimler belirleniyor. Ekip olarak gidilecek. Listede Kemal’in adı yok. O güne kadar Zonguldak sahasında koşa koşa var olmuş, bütün tribünleri alkıştan inletmiş Kemal, seçiciler gözünde o gün yok olmuş! 
Kemal şaşkın. Ama Kemal susacak değil. "Niye?” diyor, “Ben niye yokum?” Kemal yanıt bekliyor. Bakmışlar Kemal’e. “Sen nasıl olasın ki?” demişler. “Sen engellisin. Senin bir kolun yok!"
Kemal’in yüreğinden bir “cız” sesi...
Kemal Soğuksu’ya; eve dönmüş. Ağzını bıçak açmasa da anne anlamaz mı oğulun canının yandığını? Demiş, “Söyle, neyin var?” Kemal dökmüş içini: “Anne beni götürmüyorlar Ankara’ya.” Anne demiş: “Onlar götürmüyorlarsa sen gidersin!” Kemal’in yüreği hop oturuyor hop kalkıyor: “Nasıl gideyim anne? Ankara’ya gitmek için, Ankara’da kalmak için para gerek! O da bizde yok!” Annesi, daha o anda kolundan çıkarıp bileziğini “Al bunu” demiş, “Git bozdur. Sonra otobüs biletini al. Var Ankara’ya. Koş, öyle gel!”
Bu sefer, Ankara’da Kemal’i karşılarında gören Zonguldak takımı ve onu almayan antrenör şaşkın. Şaşıracak bir şey yok aslında. Kemal mücadele etmeyi, dışlandığı o gün öğrenmemiş ki. O, Merkez Ortaokulu'nda dersin başlamasını heyecanla beklerken öğretmeni, “Sen beden eğitimi dersine giremezsin. Çünkü bir kolun yok.” dediği zaman, yok daha da önce; Zonguldak’ta 1969’da, yani Kemal daha 9’unda tren yoluna düşüp üstünden 8 vagonun geçip sol kolunu almasıyla başlamış mücadeleye. “Solak” Kemal, 9’unda sağ elini kullanmayı öğrenmiş önce.
Sonrası mı?
O, Türkiye’nin ilk engelli beden eğitimi öğretmeni...
 O, Türkiye’nin ilk engelli atletizm antrenörü...
 O, Türkiye’nin ilk engelli triatlon yarışçısı: Bir batında yüzer, bisiklete biner, koşar...
 O, Türkiye’nin 240 km.lik ultra maratonunu bitiren ilk engelli atleti...
O, 2006’da Hollanda’daki Paralimpik Oyunlar kapsamındaki maratonun altıncısı...
O, 2007’de, Çek Cumhuriyeti’nde yapılan 5 bin metre yarışın birincisi... 2008 Beijing Olimpiyatları’nda maratonun onüçüncüsü…
O, 1996’dan bugüne Atina’da, Stuttgart’ta yarı maraton, New York’ta, Hollanda’da, Berlin’de, Prag’ta, Pekin’de, Helsinki’de maraton koşan atlet... Zonguldak’a termik santraller kurulmasın diye koşan... Göllerimiz için koşan... Ağaçlandırmalar için koşan... Çocukların okul öncesi eğitimi için koşan... Gezi için koşan adam… SP hastası çocuklar için 150 km. koşan; insanı harekete geçirmek, mücadeleye katmak, iyiliğe ortak etmek için her zaman hareket halinde bir insan…
O’na "ironman" deseler de ben ona demir adam demem, o kalpten insan…
O’nun adı, direnmenin, mücadele etmenin diğer adı...
O, Kemal Özdemir.
O, bizim Kemal.
 O, Zonguldak’tan taşan nehir, emeğin şehri Zonguldak’ın emektarı, Zonguldak’ın dünyaya dönük temiz yüzü…
Pekiiii… Ankara’daki yarışın sonunda ne mi olmuş?
Kemal varsa, ne olabilir ki?