“Ucuz etin yahnisi yavan olur” diye bir atasözümüz var ya hani, hakikaten de tam o kıvama geldi insanlık. Her geçen gün akla ziyan düşünceleri, davranışları, eylemleri söylemlerisanki birbiriyle yarışıyor.
Beynin kullanımındaki fukaralığımız, insan ırkının varlığını da ucuzlatıyor haliyle.
Bu konuda sıradan insan olarak kategorize edilenlerin hakkını yiyen, okumuş fakat eşeklik baki kalmışların epeyce fazla olan sayıları da yabana atılmamalı.
Zora gelemeyen, her şeyin kolayına kaçan ve buna alıştırılan insani ırkın, sistem zede olduğunu da görmek lazım.
Fakat sistemin kabullenilmesi sorgulanmıyor olması, insani varlıkları aklamıyor tam tersine sorumsuzluklarından dolayı her geçen gün gözden düşürüyor.
Yaşanmakta olan bir virüsle mücadele ediyor dünya. Maske, mesafe, hijyen üçlemesiyle belki de önlem alınabilecek bu sorundan,işte söz ettiğimiz sorumsuzluğumuz yüzünden kurtulamıyoruz.
Kendimizi bir halt zannettiğimiz için kurallara riayet etmediğimiz için bir başkasının can kaybına mahal verdiğimizi bilmiyoruz.
Her zaman ki gibi söylemle eylem arasındaki emeği, zihnimiz kabullenmiyor ve hayata geçiremiyor.
Aptallık mı cahillik mi vurdumduymazlık mı ya da yazının başlığında ki vurgu mu?
Sağlık çalışanlarının, dünyanın neresinde olursa olsun yaşam haklarından, özel hayatlarından çaldığımızın farkında değiliz bu süreçte.
Yetişmesi çok zor olan ve insanlığa hizmet için adanmışlıkları olan yaşamlarını çaldığımız sağlık çalışanlarının vebali var üzerimizde.
Nasılsa işleri o, mecburen gereğini yapacaklar gibi cahilane bir bakış açısıyla burnumuzun dikine gitmeye devam ediyoruz.
Sokaklardayız, tatillerdeyiz, geziyoruz başı boş ama ne hikmetse maskelerimizi takmadığımız için hijyen kurallarına uymadığımız için yaşam haklarımızı top yekûn riske atıyoruz.
Elbette ekonominin işlemesi gerekiyor, biz insanların ihtiyaçlarını karşılayacak olan her ne ise, onların tüketilebilmesi için öncelikle üretilmesi gerekiyor.
 Bunun içinde birilerinin dışarıda olması gerekiyor. Eee evlerde kaldık, bunaldık, sıkıldık gibi şu gündemde hiç yeri olmayacak, belki lüks sayılabilecek yaşam tarzlarımızı gözden geçirmemiz gerekmiyor mu sizce de..
Ama yine de bunca olumsuzluğun içinde kurallara uyan sağduyulu olan çok az bir azınlık var elbette onlarda sorumsuzlar yüzünden risk altında olmaktan kaçamıyor o ayrı.
Şimdi; maske takmak, ağız ve burnumuzun salgıladığı nefesi tükürükleri bir başkasına sıçratmamak ise soruyorum o zaman, plajlarda, sokaklarda ağızdan atılan sigara izmaritleri, bu hastalığın bulaşabileceği risklerden değil mi?
Hala daha yerlere tüküren asalaklar var çevrede,uyarıyorsunuz sizden baskın çıkıyorlar.Malum yaz aylarındayız, yıllardır gözlerimi bu konuda yazarım ama bir arpa boyu yol alınmaz.
Umumi tuvaletler, işletmelerin, tesislerin mutfak kısımları hijyen konusunda ki ilkelliğini,sorumsuzluğunu sürdürmekte. Denetimler ne yazık ki olması gerektiği gibi yapılmıyor,para kazanmak her şeyin üstünde, hiç kimse işini olması gerektiği gibi yapmıyor, insan sağlığı ne yazık ki hiç sayılıyor.
Yetkililer boylarını postlarını gösterircesine koloni halinde geziyorlar ve güya çalışıyorlar.
Yok öyle bir şey, ortalığı harbidende bok götürüyor.İnsanların gezdiği tozduğu tatil yaptığı birçok yerde pislik görmekten, uyarmaktan ciddiye alınmamaktan gına geldi.
Sanırım biz bu korona ve daha tahmin edemediğimiz birçok ama laboratuvar ama doğanın içinde var olan mikropla hemhal olacağız ve daha çok can vereceğiz.
Yaşadığı yerde sorumluluk aldığını zanneden bazı yetkililer ise koloni halinde dolaşıp, keseyi daha çok nasıl doldururuz hesabı yapmaya devam edecekler. Müstahak mıdırpeki, müstahaktır kardeşim, sineye çekmeye devam ettiğimiz sürece müstahaktır.
Ölenler ölsün, kalan sağlarla dünya dönsün.Ha ucuz etin yahnisi, ha ucuz insanların yetkilileri.