AKP Hükümetinin yasakçı, baskıcı ve saldırgan politikala her alanda devam ediyor. 1 Mayıs’a bir ayı aşkın bir süre olmasına rağmen şimdiden yapılan açıklamalarla ortam gerilmeye, alanlar emekçilere kapatılmaya çalışılıyor. Hatırlanacağı üzere aynı tavır nedeniyle 2014 1 Mayıs’ında 39 bin polis ve 50 TOMA’yla Taksim abluka altına alındı, emekçilere barikatlar kurulup, gaz bombaları, plastik mermiler, coplar ve basınçlı kimyasal sularla saldırıldı. Onlarca emekçi bu saldırılar sonucu yaralandı, yüzlercesi gözaltına alındı. Gözaltında işkenceler yapıldı, hukuksuz şekilde gözaltında tutma olayları yaşandı. Nüfusu yirmi milyona dayanan mega kent İstanbul’da milyonlar eve hapsedildi, hastanelere gidişlere izin verilmedi, hasta yakınlarına plastik mermiler sıkıldı, şehrin üstünü gaz bulutu kapladı.

Tüm bu saldırıları iki argüman üzerine geliştirdiler. Bunlardan birincisi; “1 Mayıs Taksim’de kutlanırsa, provokasyon olur, kamu düzeni bozulur!” İkincisi ise "Toplantı ve gösteri yapılabilecek yerler bellidir, Taksim bunlardan biri değildir”
Hatırlanacağı üzere bu her iki gerekçeyi de 2008 1 Mayıs’ında da öne sürmüşlerdi. Ancak 2012 yılında açıklanan, 2008 1 Mayıs’ıyla ilgili kararında Avrupa İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi barışıl bir gösterinin engellenmesi için bu gerekçeleri yetersiz ve “farazi” bulmuş, Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs kutlamasının düzenleyici kurumlar açısından bir hak ve sorumluluk olduğunu ifade etmişti. Yine AİHM, ifade özgürlüğünün kullanılacağı yeri seçmenin de hak kapsamında olduğunu tespit etmiş, hükümetin görevinin bu hakkın kullanımını güvence altına almak olduğuna hükmetmiştir. Ayrıca Hükümet yetkililerinin, valilik ve emniyet müdürlüğünce 1 Mayıs anmasını engellemek için gerekçe olarak ileri sürdükleri grubun içinde marjinal grupların olduğu ve provokasyon olacağı şeklindeki istihbarat bilgilerinin gerçeği yansıtmadığı da karar metninde açıkça tespit edilmiştir.

Şimdiden Taksim Meydanı’nı emekçilere yasaklayacağını ifade eden AKP ve valilerine biz de şimdiden bunun açıkça bunun bir suç olacağını, uluslararası sözleşmeleri ve AİHM kararlarını açıkça ve gayet bilinçli olarak çiğnemek olacağını belirtiyoruz.
Emekçiler şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da yasakçı zihniyete teslim olmayacak, mücadele tarihine sahip çıkacak, 1 Mayıs’ı Birlik, Mücadele Ve Dayanışma Günü olarak kutlamaya devam edecektir. Dolaysıyla AKP’yi bu politikalardan ve anayasa suçu işlemekten vazgeçmeye çağırıyoruz.