Geçtiğimiz hafta Rusya ’nın Ukrayna’yı bombalaması ile uyandık o korkunç güne. 7/24 bombalanan şehirler, ölen insanlar, metroya ve sığınaklara sığınan ya da yerinden yurdundan olan Ukrayna vatandaşlarını izliyoruz. Televizyon kanallarına da gün doğdu. Her konuda fikri olan sözüm ona güvenlik, uluslararası ilişkiler uzmanları ve diğerleri ekran önünde parlamaya devam ediyor.

Sadece dün akşam Twitter platformunda Profesör Özgür Demirtaş’ ın 3 saate yakın süren canlı yayınında anlattıklarını dinlemek hem savaşın Rusya ve Ukrayna özelinde götürülerini hem de ülkemize etkilerini çok iyi bir dille anlatmış oldu.

Özgür Demirtaş savaş çerçevesinde kalmak kaydı ile anlatımını yaptı ve soruları cevapladı. Savaş, bir ülkenin topraklarına saldırıda bulunulması, sivil halkın yaşam hakkına tecavüz ve yaşanlarını sona erdirmesi başlı başına kabul edilemez bir durum. Tüm bu olanları bir insan olarak kınıyorum.

Ancak birkaç konuya daha da dikkat çekmek istiyorum.

1. Montrö olmasaydı şuan fiilen savaşın içine çekilmiştik, ülkemiz zaten ekonomisi çökmüş ve Cumhuriyet tarihinin en zorlu günlerini yaşarken birde bu savaşta fiilen olmak bizi çok daha zor durumda bırakabilirdi.

2. Fiilen savaşta olmasak da tarım, tekstil ihracatı ve turizm ile büyük girdiler sağladığımız 2 ülkeden aynı zamanda hammadde ve enerji ihtiyacımızın önemli bir bölümünü karşıladığımız bir gerçek. Savaşa taraf olalım ya da olmayalım bu iki ülke sonrasındaki en büyük zarar Türkiye için olacaktır.

3. Altın ve dolar bombaların patladığı ilk gün zirve yaparken, borsada devre kesici çalıştırıldı. Merkez Bankası açıklamaları ve müdahaleler ile bir nebze döviz ve altının yuları sıkılaştırıldı ve yangın şimdilik söndürüldü. Ancak yarın ne gösterecek bundan çok da emin değilim.

4. Akaryakıta 1,5 TL üzerindeki zam sonrası benzin istasyonları önünde kuyruklar oluştu. 1 depoda 50-60 TL kar yaptık diye sevinenleri gördü bu gözler; o depo hiç bitmeyecek ise ne mutlu size.

5. Avrupa Konseyi'nde Rusya’nın temsil haklarının askıya alınması oylamasında Türkiye çekimser oy kullandı. Diğer ülkelerin kararı zaten belirliyken ülke olarak diyalog yolunu kapatmıyor olmamız şaşırtıcı ancak önemli ve doğru bir adım oldu.

Her ne kadar savaşın fiili olarak içinde olmasak da aslında savaşın tam da ortasındayız. Elbette işlenen insanlık suçlarına susmacağız ancak ülkemizi ateşe atmak yerine çözüm üreten ve her durumda en az zararla atlatacak adımların atılması konusunda temkinli olması gerekiyor.

Ayrıca savaş elbette kimsenin arzu ettiği bir durum değil ancak Bayraktar 2 SİHAlarının başarısını da görüyor olmak, ülke savunmamız için ve silah ihracatında ekonomik katkılar sağlaması adına umut vericidir. Savunma sanayindeki olumlu adımların siyasilerin çıkar ilişkisinden uzak olmadı dileğimizdir.

Son olarak Ukrayna'da öğrenci ve turist olarak bulunan vatandaşlarımız için her ne kadar öncesinde kendilerine uyarılar yapılmış olsa da, geçici bir ateşkes ve tahliye planı yapamıyor olmak; en azından 1 – 2 gün tarafları durduramıyor olmak Dış İlişkiler Bakanlığının büyük bir ayıbı ve itibar kaybı olmuştur. Vatandaşlarımızın kurtulması için birçok şahsi girişimleride izliyoruz ancak Mevlüt Çavuşoğlu gibi tecrübeli bir bakanın vatandaşlarımızın tahliyesi konusunda sınıfta kaldığı yadsınamaz bir gerçek.

Umarım öncelikle silahlar bir an önce susar ve işler daha da kötüye gitmeden hem Ukrayna halkı hem de ülkemiz için 2022’ de açlık ve gözyaşları tekrarları görmeyiz.