Bendeniz gram kitap okumayan birisi olduğumdan, açıklaması zor olacak ama neyse ki herkes gibi yazabiliyorum. Nasıl yazdığım konusunda tartışabiliriz fakat kalem ve kâğıdım olmasa bile kimse önümde duramaz. Bu satırlarda kuracağım cümleler siyasi içerikli olmasa da bir gün olmayacağı anlamına gelmiyor. Ben de şimdiden karşıma çıkacakları tehdit etmek istedim. Sükûnetimi korumaktan sıkıldım artık. Anlatmak istediğiniz durumun mutlaka tarafları olacaktır ve siz de bir yerdesiniz. Ben bir yazar değilim fakat ortada da değilim. Nerede olduğu belirli olmayan birisinden zaten yazar olmaz. Karşılaştırma yapmadan savunduğunuz düşünceyi anlattığınızda, konu fanatiklik mertebesine erdiği zaman doğru ve yanlış kavramları önemini yitiriyor. Bu yazıda taraflardan biri ben olduğum için size diğer tarafı anlatmaya karar verdim.

Güneşi ne kadar çok seviyor olsam da gündüzlerden bir o kadar nefret ediyorum. Bunun nedenlerinden bahsetmek yerine en basit şekliyle geceleri gündüzlere anlatmalı aslında. Kendi gözlerinizle görüp seyretmelisiniz, bazen de beraber yaşamalı ve dinlemelisiniz. Farkına varacaklarınız, şimdi okuyacaklarınızdan çok daha fazlası olacaktır. Geceleri bir sokağa çıkın. Kimseler yoktur ve en güzel ifadeyle özgürsünüzdür. Düşündüğünüzden çok daha zevkli olan ise kaldırımdan yürümek yerine yolun tam ortasından koşmaktır. Yol hiç bitmesin dilersiniz fakat ciğerleriniz buna bir son vermek isteyebilir. Zorbalıkla bastırılmadıkları sürece içtendirler, utanmak nedir bilmezler ama sır saklayabilirler. Size sunabilecekleri konusunda çok nettirler. Karar vermek zorunda değilsinizdir ayrıca zor ikilemlere maruz kalmazsınız. Dolayısıyla sanılanın aksine karmaşık değildirler. Sadece biz çözemiyoruz. Göstermek istedikleri kadarını görebilirsiniz. Daha fazlası için çalışmanız gerekir. Çok kırılgan ve narin dururlar, yine de korkusuzdurlar. En kıymetli zamanlarını durup düşünmek için size verebilirler. Derdinizi anlattığınız sürece dinlemesini de severler. Her kötü olayın olağan şüphelisi sanılırlar fakat her zaman masumdurlar. Sınırlarınızı zorlamanızı ve kendinizi daha iyi tanıyabilmenizi sağlayabilirler. Hata yapmak için çekinmenize gerek yoktur çünkü bunu yüzünüze vurmadıkları gibi erdemlerinden bir tanesi de sabırlı olmaktır. Uzaktan bakıldığında onunla beraberken yalnız gözükürsünüz ama doğrusu yeniden bir araya geleceğinizi kimsenin anlayamayışıdır. Unutulmazdırlar. Bir gün mutlaka o geceye özlem duyarsınız. Peki, renkler nerede, diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Üzgün ayrılmaktan nefret ettikleri için size her zaman sürprizleri de vardır. Küçük bir rüzgârın ağaçlara verdiği neşeye kuşların da eşlik etmesiyle yüzünüze vuran sıcaklığı hissettiğiniz an size tüm güzel renklerle daha sonra görüşmek üzere veda ederler. Bundan daha heyecan verici mutlu bir son düşünülemezdi zaten. Birazdan ise huzurun bitip, kaosun ve anlaşmazlıkların başladığı nokta.

Onları anlatmak için kâğıtlar ve kalemler yetmez, kelimelerin yapabilecekleri de sınırlıdır. Bütün bunlardan en önemlisi; söyleyemediklerinizi yazabildiğiniz tek zaman aralığıdır, kadındır gece.