Reel ücretleri aşırı geriletilmiş, Sendikal hakları budanmış, Demokratik talepleri çoğalmış işçilerin alttan, rejimin üstten sıkıştırdığı Sendika yönetimleri yerlerini koruyabilmek için işçilerin taleplerini savsaklamaya, örgütlülüklerini etkisizleştirmeye, mücadelelerini engellemeye çalışması karşısında işçilerin ve emekten yana olan güçlerin bugün dünden daha fazla yapması gereken görevleri vardır. Kısa başlıklar altında bu görevlerden can alıcı konumda olanlardan bazıları:

1-Bütün Ücretlilere Sendikalaşma Hakkı:

Sermaye; işçilerin ustabaşı, büro çalışanı, memur gibi iş bölümünden ve çalıştığı sektörden doğan farklılıklarını değişik statüler altında toplayarak, onların gücünü bölmeye ve haklarına da statülerini gerekçe göstererek bir takım sınırlar koymaya çalışmaktadır. Emekten yana olanlar böylesi sınıflandırmalara karşı durmalı, bütün ücretlilerin aynı haklara sahip olmasını savunmalıdır. Sendikalaşma hakkı bunun başında gelir.

2-Çalışma Süresinin Kısaltılması:

Aslında çalışma zorunluluk değil bir ihtiyaçtır. Bunun hayata geçirilebilmesi için şimdiden; çalışma süresinin her geçen gün – kazanımlarda hiçbir kesinti yaratmaksızın –azaltılarak yaşamın önemli bir zamanını çalmaması için verilecek mücadele hedeflenmelidir.Örneğin:6 saatlik çalışma bu istemlerden biridir.

3-İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Hakkı:

Sermaye için önemli olan, üretimin sürmesi ve pazara sürülecek metanın ortaya çıkmasıdır. Üretim sırasında ortaya çıkan sağlık problemleri sermayedar için hiçbir öneme sahip değildir. Çünkü bu problemlerin giderilmesi için alınacak önlemlerin belirli bir bedeli bulunmaktadır ve sermayedar bu bedeli ödemeye hiçbir zaman kendiliğinden razı değildir. Gelişmiş kapitalist ülkelerde dahi, masrafa yol açan böylesi önlemlerin alınması, işçi sınıfının yürüttüğü uzun mücadeleler sonucu mümkün olabilmiştir. Günün en az 8 saatini sağlıksız ve güvenlikten yoksun koşullarda geçiren işçiler sağlıklı bir toplumun yaratılmasını mümkün kılamazlar.

4-Sosyal Güvenlik Hakkı:

Kayıt içi çalışandan daha fazla kayıtdışı çalışanın işçinin olduğu Türkiyede bütün işçilerin hastalık, yaşlılık veya işsizlik durumlarında insan onuruna yaraşır düzeyde bir yaşam sürdürme hakkı vardır. Bu hak sigortalılık kurumu ile toplumun bütün bireylerine yaygınlaştırılmalıdır. İktidarın böylesi bir çabaya girişmek gibi ne isteği ne de niyeti vardır. İşçi sınıfı insan onuruna yaraşır düzeyde bir yaşam sürdürmenin mücadelesini yalnızca çalışanlar için değil, toplumun bütün diğer ezilenleri için savunmalıdır.

5-Eşit Ücret Artışı:

Ücret artışı işçi sınıfı içindeki farklılaşmaların derinleşmesini doğurduğu ölçüde sınıf mücadelesini geriletme işlevi de görür. sermayedar bu olguyu çok iyi bildiğinden, işçi ücretlerindeki dengesizliğin artışını körükleme yoluna gider. Uzlaşmacı sendika yöneticileri içinde bu yöntem sürekli başvurulan bir yol olmuştur. Çünkü bu şekilde hem patronlar hem de sendika ağaları, işçilerin içinde kendi temsilcilerini yaratma şansına kavuşurlar. Emekten yana olanlar bu ücret farklarındaki derinleşmeye her düzeyde karşı çıkmalı ve bütün işçilerin ücret zamlarından eşit düzeyde yararlanmaları için mücadele vermelidirler.

Yukarıda belirtilen “mücadele” konuları daha da çoğaltılabilir. Bu alanda verilecek olan mücadelenin başarı şansı; İşçi Sınıfının bir taraftan da ”Siyasal irade-Partisi” gücünü oluşturmasıyla daha da yükselecektir.