Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Teşkilatlandırma ve Eğitim Sekreteri Osman Tutkun, Türkiye Taşkömürü Kurumu Üzülmez Müessesesi Asma İşletmesi’nde çalışan maden işçilerine 25. Dönem TİS görüşmeleri hakkında bilgi verdi.

17 Mayıs 2013 tarihinde 24-08 vardiyasında işten çıkan ve 08-16 vardiyasında çalışmak üzere işe giden işçilere konuşan Tutkun, TİS görüşmeleri yanı sıra,  TTK’ya işçi alımı konusu, işyerlerinde yaşanan sorunlar hakkında da değerlendirmelerde bulundu.

160 yıllık üretim kültürü ile ülkesine katkı vermek, evine ekmek götürebilmek için;  alın terinin yanında kanını, canını verdiğini vurgulayan Tutkun şunları söyledi.

“Sevgili Dava arkadaşlarım,

Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı ve Yönetim Kurulu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. 

Sizlere Genel Başkanımızın selamını getirdim.

Genel Başkanımız, 17 Mayıs 2010 tarihinde TTK Karadon Müessesinde,  eksi 540’ ta taşeron firmanın  galeri açma çalışması sırasında meydana gelen grizu kazasında yaşamını yitiren 30 madenci şehidimizin yıldönümü  için düzenlenen anma törenine katılacak.

Ben bu 30 madenci şehidimizle birlikte 160 yılı aşkın zamandan bugüne maden kazalarında yaşamını yitiren 5 bini aşkın şehidimizi saygıyla anıyorum. Ruhları şad olsun.

 

Değerli arkadaşlarım;

Sendika Genel Merkez Yöneticileri olarak sık sık aranızda olamıyoruz.

Ama Şubeci arkadaşlarımız sürekli aranızdalar.

Sendika olarak yoğun dönemden geçiyoruz.

Hepinizin bildiği gibi TTK’da toplu iş sözleşmesi sürecindeyiz.  25. Dönem TİS görüşmelerimiz devam ediyor. Bu güne kadar yaptığımız 4 oturumda 65 madde geçti. Bu maddeler idari maddeler. Çoğunluğunu ücretler ve sosyal hakların oluşturduğu 18 maddemiz üzerinde ise henüz uzlaşma sağlanamadı. Süreç devam ediyor. Hükümet ile diyalog henüz Türk-İş bünyesinde yeni başladı. Basından da takip etmişsinizdir.

Türk-İş sunduğu teklifte taban ücretin 1800 TL’ye yükseltilmesini,  vergi diliminin yüzde 15’te sabitlenmesini, sosyal haklara 250 TL seyyanen zam verilmesini ve ilk altı ay için ücretlere yüzde 10 artış verilmesini talep etti.

Biz daha önce Türk-İş’e bağımlı kalmayacağımızı açıklamıştık.

Bizim önceliğimiz 2006 ve 2009 girişli arkadaşlarımız ile KPS ile gelen arkadaşlarımızın ücret farklılıklarının ortadan kaldırılması var. Ve tabi bunun yanında geçmişe dönük hak kayıplarımızın giderilmesi ve ücretlere 1. Yıl yüzde……2. Yıl yüzde….. talebimiz var.

 

Sevgili arkadaşlarım,

Bildiğiniz gibi her toplu sözleşme dönemimizde, ülkeyi yönetenlerce önümüze sunulan bir bahane var. “Ülkemiz zor bir dönemden geçiyor”

Biz artık böyle bir bahaneleri kabul etmiyoruz.

Hepiniz bizzat yaşayarak tanık oluyorsunuz.

Aşımız, işimiz, ekmek teknemiz, çocuklarımızın atalarımızdan devraldığımız geleceği olan Türkiye Taşkömürü Kurumu, tarihinin en kötü dönemini yaşıyor.

Artık dayanılmaz safhadaki işçi açıkları nedeniyle kurum gittikçe daha fazla çöküyor.

Nezaretçi arkadaşlarımız tertip yapamaz duruma geldi.

Zaten bunu hepiniz bizzat kendiniz yaşıyorsunuz.

Yani çocuklarımızın geleceği, ülkemizin geleceği gözümüzün önünde, göz göre göre çalınıyor.

2 yıldır Yöremiz iktidar vekilleri ve bizzat Enerji Bakanlığı bugün, yarın, yılsonu diyerek işçi alımı yalanlarıyla bizleri oyaladılar, yalanlar söylediler.

Ve geçtiğimiz günlerde iktidarın Kızılca Hamam kampı nedeniyle öğrendik ki.

Tüm bu olanlardan Sayın Başbakanın haberi bile yokmuş.

Ve kendisine burada sunulan Zonguldak raporu ile haberdar olmuş.

Ve kimine göre işçi alabiliriz demiş,

Kimine göre ise oraya bir iş adamının daha önce talip olduğunu söylemiş.

Bildiğiniz gibi burada ayrıca bir SOMA Grubu olayı var.

Ve bu bile bizim geçmişte yaptığımız eleştirilerde ne kadar haklı olduğumuzu ortaya koyuyor.

 

Sevgili arkadaşlarım;

Peki, bunlar olurken,

Bu kurumdan çoluk çocuğuna aş getiren, geleceğini garantiye alan ve buna karşılık kurumu en verimli şekilde yönetmekle yükümlü olanlar ne yapıyor?

Onlar bu Kurumda bir kürek fazla üretmenin hesabını yapacaklarına, sizlerin moral ve motivasyonunuzu bozmak için ellerinden geleni yapıyorlar.

Bir buçuk yıldır Müessese yönetiminin yaptığı despot ve çağ dışı uygulamalardan bıktık usandık.

İşyerlerimize takılan mobese kameralar inanın Emniyet müdürlüğünde yok.

İş sağlığı, İş güvenliği çerçevesinde çalışma koşullarını düzeltmek olan müdür efendiler, bir yıl önce kapılara asma kilit vuran zihniyet şimdi başka despotluklar peşinde.

Ama Asma İşletmesinde anayol üst üste 2 kez çöküyor. Bir müessese anayoldaki göçük nedeniyle 5 gün üretim yapamıyor ama TTK’nın Genel Müdürlük düzeyinde ne oluyor diye bir inceleme dahi yapılmıyor.
Bu şu demektir arkadaşlar,

“Biz burada kömür üretmek istemiyoruz, bizler başka amaçlar için görevlendirildik. Hesaplarımız başka”

Bunların derdi üzüm yemek değil bağcıyı dövmek

Müessesemize bir işletme müdürü dahi atamadılar.

Sizlerden ricam, işinize, aşınıza sahip çıkın. Saatlerce çalıştıktan sonra 10 dakika erken çıktınız diye ceza yemek zorunda kalmayın.

Bizler 160 yılı aşan bir üretim kültürü ile üretim yapıyoruz. Bizim kültürümüzde alın teri, kanımız ve canımız pahasına üretmek, bu uğurda can vermek var. Bizim kültürümüzde dayanışma, birlikte mücadele var. Bizim kültürümüzde insanlık var, İnsan olmanın gerektirdikleri var.

Ama unutuyorlar ki,

Burada bizler varız. Yani kurumun esas sahibi madenci var.

Buraları canımızla, kanımızla atalarımızdan devir aldık ve çocuklarımıza da devredeceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Olur ki!

Şüpheye düşerler,

Biz burada istediğimiz gibi at oynatırız sananlara tavsiyemiz şöyle bir geriye dönüp madencinin geçmiş tarihine bir göz atsınlar. Çok fazla da uzaklara gitmelerine gerek yok. Geçmişin çöplükleri madencinin gerekli dersi verdikleri ile doludur.

Onun için bizler buradan bir kez daha uyarıyoruz.

Ey bu ülkeyi yönetmek için bu ülkenin oyunu alanlar,

Aldığınız oyun hakkını verin. Bu kurumun acilen işçiye ihtiyacı var, yatırıma ihtiyacı var.

Bugün dünya enerji savaşlarıyla şekilleniyor. Burada ülkemizin 150 yıllık ihtiyacını karşılayacak enerji kaynağımız var.

Basından sık sık okuyoruz;

Bölgemize enerji santralları kurulma projeleri onaylanıyor.

Peki buralarda kullanılacak kömürü nereden karşılayacaksınız dediğimizde kem küm ediyorlar.

Amaçları burada kömür üretmek değil ithal kömür ile santrallar cenneti yaratmak. Buranın insanı sizlerin kölesi mi, buraları ithal kömürle halkımızı zehirleme, doğamızı yok etme hakkını nereden aldınız. Yağma yok.

Sevgili madenci arkadaşlarım,

Bugün emekçiler üzerine ağır baskılar var.

Hava İş grevinde yaşananlar hepimizi yakından ilgilendiriyor. Orada da tıpkı TTK’da olduğu gibi taşeron ile emekçilerin örgütlü gücünü kırmaya çalışıyorlar.

Bu gün ülkeyi yönetenlerin zihniyeti biz emekçileri ortaçağ köleliğine yani boğaz tokluğuna çalıştırmaya geri döndürmek.

Ve hepsi de lafa geldiğinde Müslümanlık havarisi kesilenler.
Allah’tan korkar insan biraz. Ama bunlarda o korku yok.

Sevgili madenci kardeşlerim.

Bizler, her şeye rağmen tüm gücümüzle, birliğimizi, bütünlüğümüzü bozmadan dayanışma içinde üretmeye devam edeceğiz.

Üretmeye ve böylelikle kurumu yaşatmaya, buralara sahip çıkmaya devam edeceğiz ki, buralardan çocuklarımız, torunlarımızda üretmeye, evine aş getirmeye devam etsinler.

Bunları yapmak bizlerin boynumuzun borcu.

Atalarımızın bize mirası ve bu mirası da en iyi şekilde koruyup geleceğimize teslim etmek et kutsal görevimiz.

Şunu asla unutmasınlar ki:

Hiçbir gücün, maden işçilerinin birlik ve beraberliğini bozmaya yetmeyeceği tüm kesimlerce bilinmelidir.

Ben işe giden arkadaşlarımıza kazasız belasız çalışmalar, işten çıkan arkadaşlara da iyi istirahatler diliyorum”