Tarihçiler, ileride, bugünleri yazarken gözleri gibi vicdanlarına da mil çekilerek kör edilen bir toplumun, bir de toptan delirdiğinden falan söz edecek herhalde. İçinde bulunduğumuz abuk durumu sıkça kullandığımız “akıl-vicdan tutulması” açıklamıyor çünkü. Öyle ya, gözümüzün önünde gerçekleşen onca olaydan bambaşka sonuçlar üretip, gırtlağımızdaki baskısını her geçen gün daha da hissettiğimiz elin sahibini “kahraman” ilan etmek için aklımızı tümden yitirmiş olmamız gerekiyor...
 
Muktedirler, süreçleri planlarken yaptıkları analizlere, olası kamuoyu tepkisini, bence, “önlenebilir tehdit” olarak yazıyor. İşlem basamakları belli. Tehdit algılandığında, yandaş basınla sosyal medya trolleri otomatikman devreye giriyor. Koparılan vaveyla ile at izi, it izine karıştırılıyor. Maruz kaldığı yüzlerce manipülasyonla zaten dumura uğramış toplum ne olduğunu anlamadan bambaşka bir dezenformasyon, çok daha yüksek bir sesle düşüyor gündeme. Diğerleri bu arada unutulup gidiyor…
 
YALAN BİLGİ YAYMAK FAVORİ BİR YÖNTEM
Muhalefetin motivasyonunu kırıp psikolojik çöküntüye uğratmak ve toplumla bağlarını zayıflatmak için uygulamadığı yöntem, başvurmadığı hile yok hazretlerin. Havuz medyası eliyle yanlış bilgi üretip, pati sözcüleri aracılığıyla ısrarla tekrar ederek yalan bilgi yaymak favori yöntemleri mesela. Maaşlı trolleri, hackerleri, ekran yüzleri velhasıl kara propaganda aparatı içinde olan tüm unsurlarıyla gerçekleri çarpıtıp, gerekirse sansür yoluna da başvurarak gizlemek vaka-i adiyeden artık.
 
Kolayca kanıtlanması mümkün olmayan iddialar ileri sürerek çürütmecilik yapmak, gerçek bilgilerin içine yanlış yorumlar ekleyerek toplumun farklı sonuçlara ulaşmasını sağlamak, en önemlisi de var olan gerçekliğin üstünü örtüp algı operasyonu ile toplumu manipüle etmek, muktedirlerin sihirli gücü adeta. Bürokratlar eliyle yalnızca bir bölümünü verilen gerçek bilgilere yanlış yorumlar ekleyerek dağıtmaksa en sık başvurulan tekniklerden biri olarak tüm medya mecralarında yer alıyor…
 
PEK ÇOK ŞEY KÖPÜRTÜLEREK SUÇ BASTIRILIYOR
Gazetecilik jargonunda bir “Kuşa bak yöntemi” olarak kullanılan “köpürtme” tekniği ise, şu sıralar, en çok başvurulan bir muktedir silahı bence. Fikri Sağlar’ın türbanlı hâkimler için dile getirdiği, özüne katılmasam da, en fazla “kendi fikri” deyip geçeceğim bir sözünün çiklet gibi uzatılmasından tutun da, Canan Kaftancıoğlu’nun iktidarın “Bir erken seçimle ya da başka şekilde” değişeceği sözünden darbe sonucuna varılmasına kadar pek çok şey köpürtülerek suç bastırılıyor.
 
Kılıçdaroğlu’nun “Sözde Cumhurbaşkanı” sözü üzerinde fırtına koparılıp gündem şaşırtılıyor. Mafya liderlerinin “Kazığa oturtma”, “Kanlarında duş alma” sözlerini eleştiri sayan savcılar, bu sözlere ciddi ciddi soruşturma açmasa, gülüp geçeceğim ama geçilmiyor. Muktedirler, “sözü tartışılmaz, eylemi eleştirilmez bir Erdoğan kültü” yaratmak için her yolu mubah sayıyor. En kötüsü de bunlar toplumca kanıksanıp olağan karşılanıyor. Dedim ya tümden aklını yitirdi galiba bu ülke.