Geçtiğimiz hafta nur topu gibi iki çocuğum daha oldu…

Hain postacı bu sefer mektup yerine tutuklama kararları getirmez mi?

Hem de bir değil 2 tane…

İlki Erdoğan Demir’e hakaretten…

Hani şu “fi” tarihinde yazdığım “teneke ailesi”, “Selvi boylum” ifadelerini mahkeme hakaret kabul etmiş…

Ne alıngan arkadaş şu Erdoğan Demir…

Halbuki ben isim de vermemiştim…

7 ay hapis karşılığı muhtemelen bir hafta yatacağım…

Bir diğeri cevap hakkını yasal süresinden bir gün sonra yazdığım için 10 bin lira karşılığı 500 gün hapis…

Kabus gibiydi…

Demirlerle yaşadığımız çatışmalı dönemde hemen hemen her gün adliyedeydim…

Avukatım olmadığı için birçok davayı kaçırmış, hatta bir süre sonra pes etmiş, hiçbir davayı takip etmez olmuştum…

Demirlerle maddi ilişkisi olduğu gerekçesiyle teknik takip sonrasında HSYK tarafından açığa alınan Hakim Selçuk Kurur’un hikayesi gibi kim bilir daha neler yaşandı Zonguldak Adliyesi’nde…

Elbette bu olay nedeniyle, bütün yargı mensuplarını aynı kefeye koyamayız…

Ama “Adalet mülkün temelidir” sözünü galiba birileri yanlış anlamış!

 

                 ***  

Tutmayın “Küçük Enişte”yi…

Baksanıza ettiği gafların ardı arkası kesilmiyor…

Son 30 yılın en başarılı belediye başkanıymış!

Siyasi tercihlerinden ötürü “zorunlu” olarak rey verenlere saygı duyuyorum…

Ama, bu adamın bu kente belediye başkanı olmasına kim vesile olmuşsa Allah bildiği gibi yapsın…

İnsanın başına ne gelirse dilinden gelirmiş!

Pot üstüne pot…

Gaf üstüne gaf!

Sırf kendisini eleştirdi diye CHP’li Meclis üyesi Turan Demirtaş hakkında söylediklerini okudunuz mu?

 

Benim Turan ağabeyle bir sorunum yok. Fakat insanlar aklıselim olacak. Aklıselim hareket edecek. Ne oldu da görüş ayrılığına düşüyorsunuz. Gelip benle konuşması lazımdı gazetelere beyanat vermemeliydi. Bir de “A” basını varken gidip “B” basınına açıklama yapıyor. Çünkü “B” basını benim aleyhimde yazıyor. Böyle bir şey asla olamaz”

 

68 yaşında bir kent belediye başkanının ettiği sözlere bakın…

Bu arada “B” basını da biz oluyoruz…

Ne demekse?

Şimdi ben de çıkıp kendisinden bahsederken “ğ” belediye başkanı desem doğru olur mu?

Bazı okurlarımız altında çapanoğlu arasa da…

Akdemir ve Davut Acar arasındaki bağı belgeleyene kadar yazmaya devam edeceğim…

Bakın ikisinin de yaptığımız haberler nedeniyle hakkımda bulunduğu suç duyurusu Cumhuriyet Savcılığı’nca kovuşturmaya gerek duyulmadan kapandı…

Davut Acar’ın kargaları bile güldüren Halkın Sesi’ne yayın yasağı getirilmesi için ihtiyati tedbir talebi savcılık tarafından reddedildi…

Hadi ben Akdemir’e muhalifim…

Bakın, aralarında 3 CHP’li meclis üyesinin de bulunduğu Denetim Kurulu raporunda açıklanan görüşü aynen aktarıyorum:

“Aynı cins ve nitelikli mal ve hizmet alımının parçalara bölünerek doğrudan temin yöntemiyle alımlarının yapılması firmalar arası rekabeti ortadan kaldıracağı ve belediyeyi maddi zarara uğratabileceği düşünülmektedir”

Altına imza atanlar: Tahsin Erdem(CHP), Özberk Papila(CHP), Mehmet Türkçelik(CHP), Mustafa Çağlayan(AKP) ve Abdullah Karagüzel(AKP)

Kamu İhale Kanunu hükümlerine aykırılık teşkil etmesine rağmen şehrin coğrafi konumunu bahane ederek yağışlı aylarda yapım işlerinde can ve mal kaybını önlemek adına doğrudan temin yoluna giden Akdemir’in yağış olmayan aylarda da hiçbir aciliyet olmayışına rağmen duvar, korkuluk, merdiven, yağmur oluğu gibi işleri doğrudan teminle vermesi Denetim Kurulu tarafından belediyeyi zarara uğratmak olarak rapora yansımış…

Davut Acar’dan alınan çiçek, kazık, boru, ağaç, süs bitkisinin aciliyetini sorgulamayacaksak daha neyi konuşacağız bu şehirde…

Gazeteci boksör gibidir…

Yumruk atıyorsa, yıkana kadar vuracak!