Hürriyet Gazetesi İstihbarat Servisinden yetişmiş Burak Ersemiz şuanda çalıştığı TV 100 adına Zonguldak’a geldi ve gitti.

30 yıllık arkadaşım.

Ulusal medyada geçmişte olan bir anlayış vardır. Bir birini yüz yüze tanımazsın ama o haberlerin altındaki imzadan bir birlerinizi tanırsınız.

Milliyet ve Hürriyet’li yıllarımda inanılmaz güzel dostluklar kurduğum mesleki arkadaşlarım ve ağabeylerim oldu.

Biz her zaman yapış yapış görüşmeyiz.

Şayet bir şeye ihtiyaç var ise hemen bir birimizi buluruz.

Temel hedef haberdir.

Burak kardeşim gelmeden önce konu Zonguldak olunca ANKA Haber Ajansı Yurt Haberler eski Müdürü Oğuz Uçar’a  –Oğuz Ağabey hha’nın eski Bolu Büro Şefi- ulaşıp benim telefonumu almış.

Geleceği güne göre program yapacağı kişilerle ilgili telefon vs. bilgileri kendisine aktardım.

Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan inanılmaz meşgul olduğu için bir türlü randevu veremedi.

Burak’a dedim ki; “Bizde haber malzemesi bitmez. Haber kesesini doldururuz” dedim ve kendisine bir İlçeyi Avrupa kentine dönüştüren Bülent Kantarcı’yı önerdim.

Söylediklerimin gerçek olduğunu Çaycuma’ya gidince gördü ve canlı yayınını çekti.

Ha keza Devrek Belediye Başkanı Çetin Bozkurt sonrasında da Çatalağzı Belediye Başkanı Adnan Akgün’ü haberleştirdi.

Çatalağzı’nda termik santralleri görmesini ve elektriğin tarihçesini öğrenmesini istedim.

Osmanlı döneminde Kılıçtarağa santralinden sonra Cumhuriyetin ilk elektrik üreten Çatalağzı Termik Santralini gördü. Ve hikayesini Başkan Adnan Akgün’den dinledi.

Misafir gelmiş nereye getireceğim kendisini.

Doğal olarak Maden Mühendisleri Odası Lokaline.

İnsanların sakin kafa yiyip içecekleri, ayak takımının olmadığı tek yer orası da ondan.

Ben hep randevularıma geç kalırım. Onlar benden önce erken gitmişler ve oturmuşlar.

Benim geleceğimi dahi bilmeyen Diş Doktoru arkadaşım ve konukları olan diğer arkadaşlarım onlarla kaynaşmış hatta masayı dahi birleştirmişler o şekilde buldum onları.

Tabi ki dost masası. Sohbetler ve 114 yıllık tarihi olan Oda binası ile ilgili Vali, Belediye Başkanı ve AKP’nin haksız projesini kendisine aktardık.

Burak’ta ertesi gün MMO Başkanı Çağlar Öztürk’e ulaşıp –gazeteci refleksi- oda binası önünden röportajı patlatmış.

Zonguldak için önemli işler yapan Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Metin Demir’i kendisine anlattım.

Bana dedi ki; Projemizde yok ama olsun. Sen önemli diyorsan bir şey vardır bunda.

TSO Başkanı Metin Demir ile röportaj yapmış ve sonrasında buluştuk.

Burak bana dedi ki, “Çok kaliteli, inanılmaz pozitif enerjisi olan birisi sizin TSO Başkanınız. Ağabey sayenden mükemmel iş çıkardık” dedi.

Ben onlarla yetinir miyim?

Madenci heykellerinin yapan, heykeltıraş ve maden teknikeri 45 yıllık sırdaşım, arkadaşım Nazmi Özden’in atölyesine getirdim onu.

Bizim de kendi gazetemizde işlerimiz olduğundan onu ve ekip arkadaşı Mustafa’yı oraya teslim ederek ben ayrıldım.

Geldiğimde başka bir yere gittiler diye düşündüm.

Meğer onlar Nazmi ile sohbeti o kadar koyulaştırmışlar ki ben geldiğimde Yurda hanımın ev yemeklerini de yemiş kahve eşliğinde sohbetlerini sürdürüyor gördüm.

Tüm röportaj yapılan kişiler ve onların danışmanları bana; “Bir ücret ödeyeceğiz mi?” diye sordu.

Bende kendilerine, “Hayır ben size gerçek gazeteci getiriyorum” cevabını verdim.

Elmas TV’de Haber Müdürü Ergin Özkul’un hazırlayıp sunduğu “Gündem Özel” programına Burak Ersemiz Safranbolu’dan telefonla canlı yayına katıldı.

O kadar övgüyü hak eder miyim bana göre sanmıyorum.

Yine de iltifatlarına yürekten teşekkür ediyorum.

Sözü daha fazla Lokman Gül ağabeyime bıraktım.

O tanımaz, tanımadığı için objektif olur diye.

Program sonrasında Lokman ağabey bana, “Zonguldak’ı çok güzel tahlil etmiş. Kutluyorum kendisini” dedi.

Profesyonel gazeteci böyle oluyor.  

Pandemi dönemi başladığında Gazeteci-Yazar ağabeyim Nazım Alpman aradı beni.

Nazım ağabey benim aile dostum, Milliyet Gazetesi yıllarından büyüğüm.

Nazım ağabey bana; “Cevdet Artı TV’de sabah programım var benim. Her sabah 08.00’de seni canlı yayına alacağız” dedi.

Ben ve sabah 08.00’de kalkmak. Dünyanın sonu gibi bir şey.

Nazım ağabey dediği için yerine göre uyumadım.

Yerine göre erkenden telefonu zil sesini kurarak akşam 22.00’de uyudum.

Sabah 06.00’da yayın saatine kadar dersime çalıştım.

Ve her sabah canlı yayına bağlandım Zonguldak’ı ve Batı Karadeniz’i anlattım.

Herkes sabah kalktığım için bu işten ücret aldığımı söyledi.

Nazım Ağabey’e bir gün dedim ki; “Ağabey herkes para alığımı konuşuyor. Ben onlara ne diyeyim”

Cevap şu; “Cevdet ben parasız yaptığım işlerden ötürü soru sorulduğunda 5-10 bin dolar alıyorum derim. Sende 5 bin dolar falan de- dedi.

Bende ağabey, “5 bin dolar fazla olur. 3 bin dolar diyeyim” dedim ve rakamda anlaştık.

Ama hiç para almadan bir yıl sabah yayında oldum ben.

Mustafa Özdemir bile para almadığıma inanmadı.

7/24 beraber yol arkadaşım inanmamışken başkası nasıl inansın.

Bu mesleki dostluk, ağabey-kardeş ilişkisidir.

Sabah 05.00’te desinler yine kalkar, tüm zevklerimden vazgeçer koşarım.

Burak kardeşim TV 100 adına çok güzel bir yola girmiş kendisine başarılar diliyorum.

Ve en kısa sürede daha önemli haberlere imza atması için Zonguldak’a bekliyorum.

Sevgiyle kalın.