Koskocaman dev bir kazanda canlılar yaşıyor ve birileri o kazanın altına odun atıyor, içindekileri fena fokurdatıyor.
Teşbihte hata olmasında tam da böyle hissettiriyor içinden geçmekte olduğumuz zaman.
Dünyanın altının üstüne getirilmeye başlandığı bu son günlerde, ezber bozan gerçeklikle, bilinmeyen bir yolculuğa doğru düşe kalka ittiriliyoruz.
Ne direnmek, ne de başkaldırmak bu sürecin dışında tutacak bizleri. Öyle ki paşa paşa teslim olunacak yenidünya düzenine.
Bu sistem değişikliği kimin başının altında hangi gerekçelerle çıkıyor, bunu tarih cesareti varsa yazacak elbette, umarım doğru yazar.
Umarım her şeyin elinin altında olduğunu unutan insanlık, ilerleyen yıllarda gelecek kuşaklarla çok daha ağır bedel ödemez bu uğurda.
Pirince giderken mi bulgurdan olur, yoksa daha beterine açlığa mı tutulur, bu günden bilemeyiz elbette bunları.
AldousHUXLEY’in Cesur yeni dünya kitabını okurken hayretlere düştüğüm varsayımların kıyısına gelmiş olmak, gelecekteki kaygılarımı güçlendiriyor açıkçası.
 Deneklerle ve insansı robotlarla adından çok söz ettirecek ilerleyen yüzyıllar.
İnsanın içi hakikaten de söylerken bile bir garip oluyor” yenidünya düzeni.”
Bu günün düzeninden bakıldığında şöylesi duyumlar geliyor kulağa.
 Bir kere güçlü güçsüz kavramları tamamen yer değiştirecek deniliyor.
Ortadan kalkmayacak yani sadece yer ve yön değişecek!
Öncelikler bambaşka detaylarda gizli deniliyor.
Akıl almaz denek insanlarla sınırlar zorlanacak. Çünkü rahat, batan bir erişimdir, kaşındırır insanı zamanla.
Görünen kısmında hayranlık duyulan her şeyin röntgeni çekildiğinde, ne kadar zavallı olduklarıyla yüzleşeceksiniz deniliyor.
Para şan şöhret sıradanlaşacak daha başka güçler çıkacak ortaya ve onlar savaşacak deniliyor.
Kendilerini birinci dünya ülkesi olarak en başa koyan ülkelerin birçoğunun, yazılı ve görsel medya organları sayesinde ne denli aciz olduklarını kısmen de olsa gördük bu süreçte.
O burnundan kıl aldırmayan koskoca ülkelerin, aslında bir musibette nasıl yerle yeksan olduklarıyla yüzleşmeleri, bir nevi aydırdı kendini el pençe hissedenbirçok ülkeyi.
Bunu çok daha detaylı deneyimleyecek ilerleyen zamanlarda insanlık.
“Kehanetler yada yaşayarak deneyimlenenler” her ikisi de neticede acıya çarpıyor insanları ve gelen gün gideni aratıyor daha şimdiden.
Yenidünya düzeni ne kadar cesur ne kadar değil bunu öğrenmek için bedel ödüyoruz, bilmem farkında mıyız? Yine vaktinden önce ölüyoruz, vaktiyle yaşayamadığımız gibi.