Bakalım ne yazacağım diye yazmaya koyulurken aklıma ilk gelen cümle, keşke bugün de ‘’ZONGULDAK GÜNLERİ’’ de olsaydım cümlesiydi.

Niye mi?

Zonguldak’ı İstanbul’dan solumak, gözlemlemek, biraz da ne olması, nasıl olması gerekliliğini daha çok görmek için.

Gördüklerim, Zonguldaklının böyle etkinliklere sahip çıktığı, özlediği, paylaştığıdır. Bundan oldukça mutlu oldum desem yeridir. Zaman zaman Zonguldak türkülerine kapılıp kah oynamak, kah söylemek istedim; madenci korosunun varlığında, kemane, davul sesinde… (Oynadım da) Hafta sonundaki katılımın, diğer günlerden fazla olacağını belirten yetkililer haklı çıktı sayılır diyebilirim de.

‘’Zonguldak Günleri’’ Etkinliğine, Zonguldak yazarları olarak davet edildiğimde etkinlik hakkında fazla bilgim yoktu. Sorguladım, soruşturdum katılmaya karar verdim. İsteğimde Zonguldak’a olan sevgim ve merakım ağır bastı tabii ki. Gidip görmeli, yaşamalı öyle değerlendirmeliydim. İdeolojik yaklaşımlar karşısında savunacağım tek şey, bu sevgimdi.

İyi ki de gitmişim diyorum şimdi. Çaydeğirmeni Belediye Başkanının sağladığı araçla günübirlik gidip gelecek olmak da gitmemi teşvik etti dersem doğrudur. Dört güne yayılan bu etkinliğe kendi imkanlarıyla gelip katılan yazarlarımız da vardı.

Kitap imza günlerine kitaplarıyla katılım sağlayan on dört kişiydik. Tanışma, sohbetin yanında satış zayıf kalsa da kitapların varlığı birçok kişiyi mutlu etti.  (Elbette değerli sanatçılarımız çoktu ve birçoğunun bu davetten haberi bile yoktu. Olsa da haklı sebepleriyle katılmayan bu çokluktan katılan az kişiydik) Türkan Karahasan, Ekrem Murat Zaman, Selma Aydın, Kurtuluş Ayyıldız, Sadun Duran, Muharrem Akman, Hayri Sarı, Murat Aktaş, Erkan Çaltepe, Okan Onur, Ayhan Yıldız Güneş, Kenan Tunç, Ufuk Çeyrek Ural ve Gülden Işık.

(Kalabalığa rağmen orada olduğumuz altı saat içinde yirmi beş kitap satmış olmam başarı sayılmasa da manen yaşadığım güzellik bana yetti. Aynı kitapla üçüncü imza günümdü ve gelenlerin çoğu almıştı zaten.)

Kitaplara ilginin az olmasını, çok kapsamlı gerçekleşen böylesi etkinliklere gelecek olanların zaman darlığına ve alım gücünün düşmesine bağlamak da mümkün.

Etkinlik, ‘’ Zonguldak Sanat Günleri’’ başlığı altında olmayınca gelenlerin beklentisi haliyle güzel bir hafta sonu geçirmek oluyor; bu nedenle kitaplara uzak kalınması normal, normal olmaması gerekse de. (Sırf bunun için gelen, tanışmak isteyen arkadaş ve dostlarıma buradan da çok teşekkür ediyorum.)

Bu etkinlikten hoşnut ayrılmış olsam da imza günlerinin sanat ortamında olması gerekliliğini bir kez daha görmüş oldum. Anlatabildiğimce de bunu dile getirdim. Gelenlerin profilinde sanat, kısıtlı zamana kalıyor çünkü. Bir de anlayışına.

ZONDEF Yönetiminin valilik ve belediyelerle iş birliği içinde gerçekleştirdiği Zonguldak Günleri etkinliğinde bilhassa gün, yer, ulaşım, duyuru kısmında İstanbul Belediye Başkanının katkısını öğrenmek de benim için sevindirici oldu. (Geçen ki fırtınada etkinlik alanının çatısı uçmuş, kısa zamanda yapılmış ve gün sırası Tokat günlerine geldiği halde Zonguldak öne alınmış.)

Zonguldak adına elini taşın altına koyan, daha yaşanılır bir şehir olması için çabalayan, koruyan, kollayan, yıkan değil yapan, akıl veren değil uygulayan, eleştirirken yapıcı olan, tüm bunlar iyi veya kötü yapılırken seyirci kalmayan, Zonguldak’ı seviyordur.