Zonguldak’ta 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamaları grupların istasyon meydanında toplanmasının ardından Madenci Anıtı’na yaptıkları yürüyüşle başladı. Maden İşçileri Sendikası öncülüğünde düzenlenen 1 Mayıs Mitingi ’ne DİSK, KESK, TÜRK-İŞ,  KAMU-SEN, BİRLEŞİK KAMU-İŞ’e bağlı sendikalar, TMMOB, meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, taraftar grupları ve Zonguldak Milletvekilleri Şerafettin Turpcu ve Ünal Demirtaş, Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir ile ilçe ve belde belediye başkanları ve siyasetçiler katıldı. Kortejlerin miting alanına giriş yapmasının ardından GMİS Genel Başkanı Ahmet Demirci ve KESK dönem sözcüsü Erkut Alacalı yaptıkları konuşmalarla kalabalığa seslendi. Ardından Edip Akbayram’ın verdiği konserle 1 Mayıs coşkulu bir şekilde kutlandı

“Zonguldak’ın sorunlarının sorumlusu ülkemizi yönetenlerdir”

Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Ahmet Demirci mitingde yaptığı konuşmada : “Bugün Zonguldak’ta yaşanan sorunların sorumluları da ülkemizi yönetenlerdir. Hala yollarımız yapılmamışsa ve bu bölgeye yatırımcı gelmiyorsa, bunun sorumlusu biz değiliz. Bu şehir, 2009 yılından bu yana net göç veriyorsa ve nüfusu azalıyorsa bunun sorumlusu biz değiliz. Bu şehrin en güzide kuruluşu Türkiye Taşkömürü Kurumu zarar ediyorsa bunun sorumlusu çalışanlar ve Zonguldak halkı değildir.” Diyerek şunları söyledi:

“Emeğin Başkenti Zonguldak’ımızın; Demokrasi aşığı, cesur, yiğit, mücadeleci, sevgi dolu insanları,

ayrılmaz parçamız Karabük ve Bartın’dan gelen sevgili kardeşlerim,

1 Mayıs Tertip Komitesi adına, hepinizin 1 Mayıs İşçi-Emekçi Bayramınızı kutluyorum, hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Sevgili işçi, memur kardeşlerimiz, değerli emekli ağabeylerimiz ve ablalarımız, son yılların en zor dönemini yaşayan esnaf arkadaşlarımız, kapı kapı iş arayan ve müjdeli haber bekleyen işsiz kardeşlerim, geleceğine umutla bakmak isteyen ve ülkemizi, milletimizi daha güzel günlere taşımak için okuyan, araştıran geleceğimizin mimarı sevgili öğrenciler, televizyonlarda haber dinlemekten korkar hale gelen değerli analarımız, bacılarımız hepinizi sevgiyle selamlıyorum.

İşçi sınıfının ve emekçilerin uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma gününde Zonguldak’tan, ülkemize ve dünyaya anlamlı bir mesaj veriyoruz. İşte, yine meydanlardayız ve haklı taleplerimizi haykırıyoruz. Göstermiş olduğunuz bu kardeşlik duygusu için hepinize tek tek teşekkür ediyoruz.

Allah birliğimizi, beraberliğimizi bozdurmasın. Bu kente Emeğin Başkenti sıfatını kazandıran başta maden şehitlerimiz olmak üzere, ülkemiz ve milletimiz için hayatını kaybeden tüm şehitlerimizi sevgi, saygı ve rahmetle anıyorum. Sendikamız Genel Başkanı, Türk-İş Genel Sekreteri, emek mücadelesinin unutulmaz önderi Şemsi Denizer’e ve zamansız kaybettiğimiz Sendikamız Genel Sekreteri Hakkı Arslan kardeşimize de Allah’tan rahmet diliyorum. Bizden sonrakilere daha güzel bir Zonguldak, daha güzel bir Türkiye ve dünya bırakmak için; burada ve ülkenin dört bir yanında meydanlarda buluşan dostlarımıza sağlık ve mutluluk diliyorum. Zonguldak olarak, Türkiye olarak zorlu bir dönemden geçiyoruz. Komşularımız ateş çemberi oluşturdu. Kan, gözyaşı ve savaş var. Askerlerimiz sınır dışına gidiyor, savaş bölgelerinden milyonlarca insan ülkemize geliyor. Boğazımıza kadar savaşın içindeyiz ve komşularla sıfır sorun ortamını yaratmak mümkün görünmüyor. Sadece komşularla değil başta ticaretimizde önemli yeri olan Avrupa ülkeleriyle de sorunlarımız var. Her şeyden önce bu sorunları biz işçiler, emekçiler yaratmadık. Bu savaşın ve yanlış politikaların bedelini de biz ödemeyeceğiz.

Zorunlu bireysel emeklilik uygulamasıyla, kıdem tazminatına göz koyarak, toplu iş sözleşmelerinde haklarımızı gasp ederek, yeni zamlarla bizim üzerimizden kaynak yaratmak isteyenlere izin vermeyeceğiz. Biz savaş istemiyoruz. Yıllardır ülkemizde terörü destekleyerek, kardeşliğimizi bozmak ve bizi güçsüz düşürmek isteyenlerin bölgemizdeki savaş senaryolarına alet olmak istemiyoruz.

Biz, ülkemizde barışı ve kardeşliği geliştirmek için meydanlardayız. Bakınız burası Zonguldak, 170 yıldır Anadolu’nun dört bir yanından gelen insanlarla bu şehri oluşturduk ve kardeşçe yaşıyoruz. Bugün Türkiye’nin dört bir yanında meydanlarda kardeşliğimizi pekiştiriyoruz. Barış içinde yaşayabileceğimiz, kardeşliğimizi güçlendirmenin tek yolu, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işletilmesidir. Demokrasiyi işletirsek kötü niyetli insanlar fırsat bulamaz.12 Eylül Askeri cuntasından bu yana gelen giden kanunları değiştiriyor, ama hiç kimse siyasi Partiler ve Seçim Kanunu’nu değiştirerek halkın yönetime katılımını kolaylaştırmadı. Hiç kimse sendikaların örgütlenmesi önündeki engelleri kaldırmadı. Genel Maden İşçileri Sendikası olarak İzmir’de örgütlendiğimiz işyeri kapatıldı, işveren başka bir isimle çalışmaya devam ediyor. Aydın Çine’de örgütlendik işçi arkadaşlarımız işten atılıyor. Mahkemelerde sorunlar çözülmüyor. Biz; Hukukun egemen olduğu bir Türkiye’de, can ve mal güvenliği kaygısı taşımadan, güven içinde yaşamak istiyoruz. Aydın Çine’den, Sendikamızda örgütlendikleri için işten atılan emekçi kardeşlerimizi temsilen iki arkadaşımız aramızdalar. Hoş geldiler, sefa getirdiler. Bugün Zonguldak’ta yaşanan sorunların sorumluları da ülkemizi yönetenlerdir. Hala yollarımız yapılmamışsa ve bu bölgeye yatırımcı gelmiyorsa, bunun sorumlusu biz değiliz. Bu şehir, 2009 yılından bu yana net göç veriyorsa ve nüfusu azalıyorsa bunun sorumlusu biz değiliz. Bu şehrin en güzide kuruluşu Türkiye Taşkömürü Kurumu zarar ediyorsa bunun sorumlusu çalışanlar ve Zonguldak halkı değildir. Bu şehir, başta enerji santralleri olmak üzere çevre ve sağlık sorunları yaşıyorsa bunun sorumlusu biz değiliz. Biz, bütün bu sorunların çözümü için başta iktidar partisinin siyasetçileri olmak üzere ilgili bürokratları ve bakanları yıllardır uyarıyoruz.  Raporlarımızı veriyor, her ortamda anlatıyoruz. Son olarak referandumda, Zonguldak doğrudan bir uyarı yaptı.

Şimdi burada siyasetçi, vekil, bürokrat demeden Zonguldak halkı olarak ülkemizi yönetenleri bir kez daha doğrudan uyarıyoruz. Bu yanlış politikalardan vazgeçiniz, eğer devam ederseniz bu yanlışlarınızın bedelini mutlaka ödersiniz. Genel Maden İşçileri Sendikamız, Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda, Maden Tetkik Arama Kurumu’nda örgütlü bir sendikadır. Atatürk’ün emriyle kurulan MTA ülkemizin yeraltı zenginliklerini araştırıyor. MTA ne zaman ihmal edilmişse Türkiye zora düşmüştür. Türkiye Taşkömürü Kurumu ne zaman ihmal edilmişse önce Zonguldak, sonra Türkiye zora düşmüştür. Biz, yıllardır bu kurumları yakından izleyen bir Sendika olarak yönetenleri uyardık, uyarıyoruz, uyarmaya devam edeceğiz. Birileri geliyor, birileri gidiyor, hep aynı yanlışlar yapılıyor, sonuçta doğruyu görüyorlar, gereğini yapmıyorlar ve bedelini ödüyorlar. Burası ülke sanayisinin can damarıdır, sigortasıdır. Zora düştüklerinde başvurdukları yer burasıdır. Bizim, yerin altında yüz yıllık kömür rezervimiz var, tecrübemiz var. Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun yerini dolduracak bir özel sektör yoktur.  Kimse hayal kurmasın, kimse rüya görmesin ve kimse kimseyi kandırmasın. Üniversitemiz, TTK ve bölge raporunu hazırladı. Bunun başka yolu yoktur.

Biz işimize, aşımıza, bölgemize, ülkemizin ve milletimizin geleceğine, yeraltında ve yerüstünde sahip çıkmaya devam ediyoruz.

 

-          Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda Soma modeli dayatmasını kabul etmeyeceğiz.

-          İşçi alınsın üretim artsın istiyoruz.

-          Türkiye’nin iş cinayetlerinde üst sıralarda yer almasına izin vermeyeceğiz.

-          Biz, örgütlenme önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz.

-          Taşeronda güvencesiz, kuralsız, köle gibi çalışmak istemiyoruz.

-          Kıdem tazminatına el uzatılmasına asla izin vermeyeceğiz.

-          Biz, insanca çalışıp, insanca yaşamak istiyoruz.

-          İşsizimize iş, emeklimize hak ettikleri saygınlığın verilmesini istiyoruz.

-           Parasız eğitim, parasız sağlık istiyoruz.

-          Asgari ücretin bireye değil aileye göre hesaplanmasını istiyoruz.

-          Vergide adalet istiyoruz.

-          Üniversitelerimizin özgürleştirilmesini ve bilim üretmesini istiyoruz.

-          Biz, ülkemizde ve dünyada barış istiyoruz.”

 

 

“Emek düşmanlarına karşı alanlardayız”

 

GMİS Genel Başkanı Ahmet Demirci’nin ardından miting alanında bulunanlara seslenen KESK Dönem Sözcüsü Erkut Alacalı “Emekçilerin iş güvencesi, işsiz kaldığında kara gün dostu olan kıdem tazminatından nemalanmak isteyenleri, İşsizlik Sigortası Fonu’nu yağmalamalarından tanıyoruz. Tüm emekçileri yağmaya ve talana hayır demeye çağırıyoruz. Milyonlarca taşeron işçisinin umutlarını yıllardır aldatmacalarla sömürenlere, 1 Kasım 2015 seçimlerinden önce taşerona kadro vaat edip sözünde durmayanlara hayır demek için alanlardayız” diyerek şöyle konuştu:

 “Her güzelliğin en güzel yalanlarla karartıldığı ülkemin güzel insanları, bu kentin varoluş nedeni olan madenleri bir avuç sermayedara peşkeş çekilirken size her türlü yalanı söyleyecek, iş güvencenize dokunulmayacağını anlatacaklar. Tıpkı daha önceden yaptıkları özelleştirmelerde söyledikleri yalanlar gibi. Hatta TTK’nın daha rantabl çalışacağını söyleyerek işçi alınacağını bu nedenle özelleştirmeye karşı çıkmamanız gerektiği söylenecek. Tıpkı yıllardır bitmeyen Filyos projesi yalanı gibi. Tıpkı yıllardır yollarımız gibi, Yalan da bitmeyecek.  Onlar, doğu Karadeniz derelerine kurdukları HES’lerle doğayı katlettikleri yetmezmiş gibi kentimize kuracakları termik santrallerle bizleri zehir solumaya, kanser olmaya mahkum edecekler. TTK zarar ettiği için özelleştirilecekmiş. Özel sektör kar edipte, siz zarar ediyorsanız, politikalarınız ve yönetim şekliniz yanlış demektir. Zonguldak’ı enerji kenti yapmaya çalıştıklarını söylüyorlar, yaptıkları termik cehennemine dönmüş bir kent ve ölüm soluduğumuz bir kentte kanser olmayı beklememizdir. Biz ölümü değil yaşamayı seçtik. Bunun için buradayız ve bunu haykırmaya devam edeceğiz.

Dünyanın dört bir yanındaki yüz milyonlarca işçi için, emekçi için, tüm ezilenler ve yok sayılanlar için her 1 Mayıs birliğin mücadelenin ve dayanışmanın gücüyle umudun büyütüldüğü gündür. Yok sayılan emeğin, dünyanın dört bir yanında görkemli bir biçimde varlığını gösterdi 1 Mayıs. Dünyanın her yerinde en merkezi ve en büyük meydanlar, emeğin bu görkemli buluşmasına tanıklık eder. İşçiler özlemlerini, umutlarını, taleplerini istedikleri meydanlarda özgürce ifade eder. Türkiye’de ise maalesef 1 Mayıslar iktidarların getirdiği yasaklar altında kutlanmaktadır. 365 gün bu ülkenin tüm değerlerini ve güzelliklerini üretenlere bir gün dahi saygı gösterilmemektedir. Siyasi iktidar bir gün için dahi emekçilerin taleplerine kulak vermemektedir. Bilindiği gibi, emekçilerin haklarını geliştirmeyen, aksine zarar veren ve tek adam rejimini dayatan bir anayasa için referanduma gidildi. Devletin tüm olanaklarının kullanılmasına, tek sesli medyaya, hayır diyenlerin engellenmesine rağmen yurttaşların en az yarısı hayır dedi. Böyle bir anayasa değişikliği ile ülke huzur, barış ve istikrar bulamayacaktır. Türkiye’nin acil ve yaşamsal ihtiyacı eşitlikçi, özgürlükçü, laik ve sosyal bir anayasadır. Ancak ülkeyi yönetenler bu gerçeklere gözünü kapatmakta, Türkiye’ye tek adam rejimi dayatmaktadır. Halkın en az yarısının hayır dediği bir rejim değişikliğini, cebren ve hile ile meşrulaştırma girişimlerine karşı 2017 1 Mayıs’ı çok daha anlamlı ve önemli hale gelmiştir. Hile hurda ile dayatılan tek adam rejimine karşı demokrasi için, giderek derinleştirilen ve bizi Ortadoğu’daki çatışmaların ateşine sürükleyen savaş politikalarına karşı barış için, giderek pervasızlaşan emek düşmanlığına karşı emeğin hakları için, milyonların hayırlı buluşmaları olarak 1 Mayıs’ta alanlardayız. Olağan üstü hale kanun hükmünde kararnamelere, hukuksuz ihraçlara ve tek adam rejimine hayır demek için 1 Mayıs’ta alanlardayız. Referandum öncesinde defalarca dile getirdiğimiz gibi, 16 Nisan’ın ardından ilk işleri kıdem tazminatına göz dikmek oldu. Patronlar yük olarak görüyor diye işçi sınıfının ve bütün çalışanların 80 yıllık kazanımlarına göz dikenlere hayır diyoruz. Emekçilerin iş güvencesi, işsiz kaldığında kara gün dostu olan kıdem tazminatından nemalanmak isteyenleri, İşsizlik Sigortası Fonu’nu yağmalamalarından tanıyoruz. Tüm emekçileri yağmaya ve talana hayır demeye çağırıyoruz. Milyonlarca taşeron işçisinin umutlarını yıllardır aldatmacalarla sömürenlere, 1 Kasım 2015 seçimlerinden önce taşerona kadro vaat edip sözünde durmayanlara hayır demek için alanlardayız. Taşeron işçilerin mücadele ederek ve mahkemelerde kazandıkları kadro hakkını tanımadığı gibi taşeron düzenini bile aratacak kiralık işçilik uygulamasını, işçi simsarlığını yasal hale getirmek isteyenlere 1 Mayıs alanlarından hayır diyoruz. Taşeron işçilere kadro vaadini tutmadığı gibi kamu emekçilerinin 657 sayılı yasadan kaynaklanan iş güvencelerini ortadan kaldıracaklarını açıklayanlara, milyonlarca kamu emekçisine güvencesiz çalışmayı dayatanlara omuz omuza hayır diyoruz.”
(Yasemin Sarı)