Sayılar çok az da olsa yazılarımı izleyenler bilir, Filyos Vadisi sıkça ele aldığım konulardan biridir. Şaşıracaksınız ama kent için yaşamsal önem taşıyan bu konu şahsi meselem oldu adeta. Şaka gibi ama gerçek, en küçük itiraz cümlesi kuran yok kentte. Ne Zonguldak, ne Çaycuma, ne de Filyos’tan kimse dert edip gündeme taşıyor gelişmeleri. Ekolojik bir koridor olarak korunmasından endemik türlere,  bölgenin gıda güvenliğinden temiz su kaynaklarına konuşulacak ne çok konu var oysa…

Filyos Vadisi’ni neden konu mu ediyorum, Zonguldak’ın gelecek tasarımında çok özel bir yer tutuyor da ondan. Birincisi bir uzun insanlık öyküsünü oluşturuyor. Milattan Önce 7. yüzyıla uzanan tarihsel birikimi, çevremizde, bir Ereğli, bir de Amasra’da var yalnızca. İkincisi oralardan farklı olarak bir su fakiri olan kentimizin en önemli tatlı su kaynağını oluşturuyor. Üçüncüsü ırmak çevresinde oluşan geniş alanlar, Zonguldak’ın en önemli tarımsal topraklarını oluşturuyor. Daha ne olsun?

FİLYOS DİLOVASI’NA ÇEVRİLMEK İSTENİYOR

Ama ülkenin olduğu gibi kentin de geleceğine kendi dar siyasi çıkarları açısından bakan siyaset bezirgânları başka türlü kurgular peşinde koşuyor. Bir tarih, tarım ve turizm beldesi olması gereken vadi, kanserin anavatanına dönüşen Dilovası’na çevrilmek isteniyor. Irmağın binlerce yılda oluşturduğu verimli toprakların üstüne beton döküp birkaç yüz kişinin çalışacağı endüstri tesislerinin kurulması, hamasete varan iş-aş goygoyculuğuyla, Zonguldak’ın kurtuluşu olarak gösteriliyor

Tüm söylenenlerin palavra olduğunu az buçuk takip eden herkes biliyor. Irmak ağzındaki ekolojik değeri yüksek yüzlerce dönüm araziye, 25 milyon ton kapasiteli liman yapıldı mesela. Yineleme pahasına yazıyorum, henüz bir gemi bile yanaşmadı rıhtımına. Bu kadar büyük kapasitenin nasıl doldurulacağı herkesçe tartışma konusu olacakken, tanrı, doğa düşmanlarının yardımına koştu, doğal gaz bulundu Karadeniz’de. Operasyonlar Filyos’tan yapılmaya başlanınca hiçbir şey sorgulanamaz oldu.

FİLYOS IRMAĞI, TOPRAK ÜRETEN DOĞAL BİR FABRİKADIR

İçim eziliyor yazarken, ırmağın çevresinde “İnek olsam da otlasam” dediğim bereketli topraklara beton döküp fabrika kuracaklar da on binlerce insana iş bulacak sözde. Modaya uyarak söyleyeyim, “Vallahi yalan.” Hâlâ hangi sektörlerin geleceğini bilmediğim vadinin en değerli 300 dönüm alanı TPAO’ye devredildi örneğin. Altından da değerli araziye doğal gaz tesisi kuracak TPAO, Proje Tanıtım Dosyasına göre hepi topu 84 kişi çalışacak. Mantıklı yanıtı olan varsa söylesin: Bu sayı on binlere nasıl ulaşacak?

Şaşılası şey: Zonguldak’tan Çaycuma’ya, Saltukova’dan Filyos’a herkes gerçeği görüyor ama bir kişi bile itiraz cümlesi kurmuyor. On binlerce yıldır yukarı havzalardan taşıdığı alüvyonları Çaycuma düzlüğünde tarımsal toprağa dönüştüren Filyos ırmağı, toprak üreten doğal bir fabrikadır. Fabrika üstüne fabrika yapılamaz. Bölgenin tek sulak alanı ve göç kuşlarının konaklama yeri olan arazinin başka kullanımlara açılması akıldışılıktır. Not alın lütfen: Hem doğa hem de tarih bu ihaneti yapanları affetmeyecektir...