Ömrünün baharında gepegenç iki işçiyi, çocuklarının masum bakışları arasında kara toprağa verdik.

Bilmem ki kaçıncı genci yitirdik bu uğurda?

Kaçak ocak
tabir edilen yerlerde çalışmak zorunda kalanlar…

Yer üstünde açlıktan ölmemek için yerin altında ölmeyi göze alanlar…

Dilaver Paşa Nizamnamesi
’ni hiç duydunuz mu?

İş bu maden ocaklarındaki ölümler, iş kazaları üzerine Zonguldak Maden Havzası için ilk yaptırımlar olup, 1865 tarihinde Osmanlı’nın Madeni Hümayun Nazırı Dilaver Paşa tarafından kaleme alınmıştır.

Mesela işçi sağlığına yönelik maddelerden en önemlilerini şöyle sıralayabiliriz: 

* Kazaya uğrayan işçilerin tedavisiyle ilgili hükümlere (Madde 30) yer verilmiştir. Hastalanan işçiyi muayene ve tedavi ettirmek için işverenin işyerinde doktor bulundurması yükümlüğü getirilmiştir,

* Çalışanlara bayram günlerinde izin verilmesi, bayram tatili.

*  Ücretlerin zamanında ödenmesi ve imtiyazlı alacaklardan olması,

*  İşine son verilecek işçiye önceden haber verilmesi.

Özellikle iş yerinde hekim bulundurulması maddesini koyduğu için kendisini rahmetle anıyorum. 

Fakat nizamnamede etkin bir denetim mekanizması kurulamadığından söz konusu hükümleri ocak sahiplerine uygulatmak mümkün olmamıştır.


***

Peki 2020’ye girmekte olduğumuz bugünlerde, etkin bir denetim söz konusu mu?

Özel ocaklar
ve kaçak ocaklar etkin bir şekilde denetlense böyle ölümler yaşanır mı?

Kaçak ocak bu şehrin en büyük sorunu.

Bu sorunu ortadan kaldırmak için ocak kapatmak yeterli olmaz.

Önemli olan kaçak ocak açma, açtırma, bu ocaklarda çalışma veya çalıştırma koşullarını ortadan kaldırmaktır.

Evet, asıl olan kaçak ocak açmayı gerektiren şartları ortadan kaldırmak değil midir?

Var olanlara baskınlar yapmak ve bunları kapatmanın bir çözüm olmadığı acaba görülmüyor mu?

Sayın Valim, Sayın Milletvekillerimiz anlayın artık!

Burada bir sistem hatası var.

İşsiz gençleri devlet kurumu olan TTK’ya kazandırsak… O kötü şartlarda ekmeğini çıkartan tecrübeli gençler, TTK’da ya da özel şirket ocaklarında harika işler çıkarmaz mı?

TTK’ya işçi alınırken bunlar gözetilemez miydi?

En azından bundan sonraki (tabi yeni alımlar yapılacaksa) işçi alımlarında kaçak ocaklarda çalışmak zorunda kalan madenci tecrübesi olan gençlere öncelik verseniz…

TTK’da üretim için genç ve dinamik işçi açığı her geçen gün artıyor. 2 bin işçi alındı, belki bir o kadar kişi emekli oldu. Bu açığı kaçak ocaklarda çalışmaya itilen gençlerden kapatsanız olmuyor mu?

Öyle bir güzel olur ki, TTK şaha kalkar.

Eline kazma sapı almamış adamları İstanbul’dan getirip işe koymakla kurumun arpa boyu yol alamadığını hala görmüyor musunuz?

Bakın ne ocaklar sönüyor!

Gelin bu gençleri TTK’ya kazandırın. Özel maden şirketlerine istihdam teşvikleri verilsin. Kaçak ocaklardan özel ocaklara daha dinamik ve dayanıklı iş gücü oluşturulsun.

Ama adamakıllı teftiş edilsin.

Öyle ya, ‘güzel teşvike sağlam denetim’ kuralı hayata geçirilsin.

Geçen sene de bu konuyu bu köşede gündeme getirmiştik. Siyasetçisinden bürokratına bütün yetkililere defalarca seslendik.

O günden bu güne bir adım atıldı mı?

Sorun ne biliyor musunuz?

Bu ölümlerden hep kaçak ocakları, kaçak ocak sahiplerini suçlayıp vicdanlarımızı rahatlatmaya devam mı edeceğiz yoksa köklü çözümler mi arayacağız?

Esas mesele işte burada.

Geçmiş yıllarda üretim açığı nedeniyle çalışma zorunluluğu bulunuyordu, bugün açlık ve sefalet nedeniyle işsiz gençler, bile bile ölüme gidiyor.

Nereden nereye gelindiğinin farkında mısınız?

Baht-ı kara şehir olan Zonguldak’ın ufkunu karartmaya kimsenin hakkı yok!

Cumanız mübarek olsun.

Pardon, hepimizin başı sağolsun diyecektim.