Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk, gericiliğin karşısında aydınlanmanın, laikliğin, eşitliğin, özgürlük mücadelesinin tohumlarını 90 yıl önce atan koca bir çınar olan Halkevlerinin bugün geldiği noktada 90 yıldır mücadele ettiği iktidarların tarih olduğunu hatırlatarak, "Dünden yarına ve geleceğe verilen bu mücadeleyle bu iktidarı da tarihin çöplüğüne göndererek mücadelemize devam edeceğiz" dedi. 

Kilimli Halkevi'nin kahvaltı programına katılan Halkevi Genel Başkanı Nebiye Merttürk, burada yaptığı açıklamada Zonguldak'ın işçi direnişi geleneği olan bir şehir olduğuna vurgu yaparak, "Burası işçi ve emekçilerin Halkevi. İşçiler mücadelelerinde yanlız değil. Kilimli Halkevi de Zonguldak'ın mirasını taşıyor. Şuanda 14'ü  İstanbul'da olmak 50 şubemiz var. Yeni şube kurma talepleri de var. Ancak iktidarın baskıcı rejimi yüzünden daha titiz ve kontrollü büyümek istiyoruz" dedi.

"BASKILAR YÜZÜNDEN, SOLUN KİTLE BAĞLARI ZAYIFLADI"

Halkevlerini her gelen iktidarın tehdit olarak gördüğü için ya yöneticilerini tutukladığına ya da Halkevi'nin mal varlıklarına el koyduğuna dikkat çeken Merttürk, "Halkevlerini olarak özeleştiri yapmamız gerekiyor. Sağ iktidarların gelmesiyle birlikte Halkevlerine baskılar da artmaya başladı. Giderek zayıfladık. Kitle bağlarımız koptu. Ankara'da 4 şubemiz çocuklara ücretsiz ders verdiğimiz için kapatıldı. 2 yıl süren bir hukuki mücadele vererek şubelerimizi açtık. Sokak mücadelesi sürekli baskılandı. Solun sosyalistlerin kitle bağları zayıfladı. Pandemiden kaynaklı tüm bu ilişkilerimizin yenilenmesi gereken bir durum doğdu. Hem sosyal hem politik ilişkilerimizi yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. Yoksulluğa karşı her ilde mücadele ediyoruz. Halkevleri halkın haklarının mücadelesinin evleridir. Türkiye'nin her noktasında mücadele vermiş bir örgütüz" şeklinde konuştu. 

"İKTİDAR YENİ KRİZLER YARATARAK AYAKTA KALMAYA ÇALIŞIYOR"

Halkın temel ihtiyaçlarının piyasalaştırıldığı bir dönemde bunun çözümünün halktan çalınanları kamulaştırmakdan geçtiğine vurgu yapan Nebiye Merttürk, sözlerini şöyle sonlandırdı: 
"Halkın olan, halktan çalınanlar halka geri verilmeli. Ülkemizde bir diktatörlük ve faşizm düzeninin yarattığı krizin, yeni krizleri derinleştirerek ayakta kalmaya çalıştığını görüyoruz. Ellerinde kriz yaratmak ve şiddetten başka yöntemleri de kalmadı. Aslında bu anlamda zayıf durumdalar.
Giderek siyasetin dışına itilen bir halk gerçekliğinden bahsedebiliriz. Halkın kendi sorunlarını da içine alabileceği kanalları artırmak için mücadele etmeye devam ediyoruz"