Eren Enerji tarafından yapılmak istenen 700 MW gücündeki yeni termik santralin 27.09.2016 tarihinde gerçekleştirilen İnceleme Değerlendirme Komisyonu Toplantısı’nın ardından, ELSAN-Bereket Enerji’ye devredilen Çatalağzı Termik Santrali’nin hemen yanına yapılmak istenen 660 MW gücündeki yeni santralle ilgili İnceleme Değerlendirme Komisyonu Toplantısı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda yapıldı.

Toplantıya, CHP Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpcu, Çatalağzı Belediye Başkanı Adnan Akgün, Muslu Belediye Başkanı Sebahattin Adıyaman, Kuzyaka Muhtarı Selçuk Durmuş, Türkiye Tabiatı Koruma Derneği Zonguldak İl Temsilcisi Saniye Cicibaşoğlu, Zonguldak Belediye Meclisi Üyesi Lale Karakulak, TEMA Zonguldak Temsilcisi Nazan Pulat, Yaşanabilir Zonguldak Platformu Temsilcileri, Türkiye Çevre Platformu Batı Karadeniz Temsilcileri katıldı.

Toplantı sonrasında projedeki eksikliklerin 2 yıl içerisinde tamamlanması amacıyla sürecin durdurulduğu duyumu geldi.

Toplantıda söz alan Milletvekili Turpcu, Eren Enerji tarafından yapılmak istenen 700 MW gücündeki yeni termik santralin 27.09.2016 tarihinde gerçekleştirilen İnceleme Değerlendirme Komisyonu Toplantısı’nda söylediklerinin aynen geçerli olduğunu söyleyerek bunlara ek olarak Zonguldak’ın termik santraller nedeniyle yaşadığı olumsuzlukları komisyon üyelerinin bilgisine sundu.

Hazırlanan raporların eksik, hatalı veya yanıltıcı bilgilerle işi adeta oldu bittiye getirmeye çalıştığını söyleyen Turpcu, geride bıraktığımız gün Volkswagen’in, ABD'de sattığı 600 bin aracı teknik hatadan dolayı geri çağırdığını hatırlatarak,  kabul edilmesi halinde projelerde de aynı şeylerin yaşanacağını söyledi.

Milletvekili Turpcu konuşmasında şunları söyledi:

“HALKA RAĞMEN Mİ YAPACAKSINIZ?”

“Yerleşim yerinin ortasına, kıyı dolgusunu, kıyı yapılarını ve liman inşaatını da kapsayacak şekilde yapılması planlanan bu proje Zonguldak ve bölgenin hava kalitesi için dolayısıyla da halk sağlığı ve çevre için hayati önem taşımaktadır. 

Bölge halkımız santraller konusunda yeterince bilgi sahibi oldukları ve zararını yaşayarak öğrendiklerini açıkça söylemektedir. “halka rağmen, halk için” şeklinde bir anlayışla raporların hazırlandığını görüyoruz. Bu projeleri halka rağmen mi yapacaksınız? Burada yaşayan insanların sesini size duyurabilmesi için daha ne yapması gerekiyor?

Zonguldak’ın her türlü imkanını kullanan ama geride Zonguldak’a sadece hastalık, ölüm ve kirlenmiş bir hava, su, toprak bırakan şirketler kar, halkımız ise yaşam derdinde!

“HAZIRLANAN RAPOR, GÖZ BOYAMADAN İBARET BİR İÇERİĞE SAHİP”

“Rapor, insanların evine ekmek götürme çabasını suiistimal edip, istihdam sağlayacağı, bölgeye katkı sağlayacağı gibi göz boyamadan ibaret bir içeriğe sahip. Kağıt üzerinde her şeyi olduğundan daha iyi göstermeye çalışan bir çaba var ama bir de ortada gerçekler var.

Sorun sadece belirli bir bölgede yoğun şekilde termik santral yapılması değil, kömür havzasının ithal kömür yakmanın adresi haline getirilmesi, aynı zamanda mevcut santrallerin insan sağlığına ve doğaya olumsuz etkilerini minimuma indiren modernizasyonları ve filtreleme işlemlerinin – olması gerektiği gibi- yapılmamasıdır. Mevcut termik santrallerin bile bu şekilde çalışmaya devam etmesi mümkün değilken, üstüne bir de yenilerinin eklenmesi demek çok açık söylüyorum ‘tasarlanmış bir cinayettir’”.

“PARAYLA TUTTUKLARI PROJE ŞİRKETLERİNE BU SANTRALLERİN ÇEVREYE, İNSANLARA ZARARININ OLMADIĞINI ANLATTIRIYORLAR”

“Termik santral, yapmak isteyen firmalar,  parayla tuttukları proje şirketlerine bu santrallerin çevreye, insanlara zararının olmadığını anlattırıyorlar. Israrla kömürlü termik santrallerin doğaya hiç bir zararının olmadığını iddia ediyorlar ve buna inanmamızı istiyorlar. Eksik, yetersiz, yanıltıcı hatta saklanan bilgilerle “olur” kararı verilmemelidir.”

“TERMİK SANTRALLERİN TOPLAM ETKİSİNİ ORTAYA KOYAN BİR ÇALIŞMA YOK”

“Termik santraller için baktığımızda, bunların tek tek çevreye olan etkilerine dair değerlendirmelerde bulunulmaktadır. Ancak bir ildeki veya bölgedeki termik santrallerin toplam etkisini ortaya koyan bir çalışma yapılmamaktadır. Amacı çevreyi korumak ve ortaya çıkması olası sorunları engelleme görevi yapması gereken ÇED Raporu süreci bir anlamda işlevsiz hale getirilmiştir. Çünkü ÇED, yatırımların önündeki aşılması gereken bir engel olarak görülmektedir.”

“ÇED RAPORLARI BİLİMSEL ÖZELLİĞİNİ KAYBEDEREK, FORMALİTEYİ YERİNE GETİRMEKTEN İBARET HALE GELDİ”

“Yönetmelikte sürekli yapılan değişiklikler ve uygulamalardan elde edilen sonuçlar hazırlanan ÇED raporlarının vatandaşlarımızın gözünde inandırıcılığını yitirmesine neden olmuştur. ÇED raporlarının, bilimsel özelliğini kaybederek, sadece formaliteyi yerine getirmekten ibaret hale geldiğini düşünüyoruz.”

“BU RAPORLARI HAZIRLAYAN FİRMALARIN CEZA ALMASI GEREKTİĞİNİ SAYIN BAKAN’A İLETTİM”

“Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinde, bu konuyu Sayın Bakan Mehmet Özhaseki’ye de sundum. Eksik, hatalı veya yanıltıcı bilgilerle işi adeta oldu bittiye getirmeye çalışan bu raporları hazırlayan firmaların ceza alması gerektiğini kendilerine ilettim.

Görüşmelerin soru cevap bölümünde ise Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Mehmet Özhaseki`ye şu soruları yönelttim.

-      Mevcut ÇED anlayışını gözden geçirmek gerektiğini düşünüyor musunuz? Yönetmelikte sürekli yapılan değişiklikler ve uygulamalardan elde edilen sonuçlar hazırlanan ÇED raporlarının vatandaşlarımızın gözünde inandırıcılığını yitirmesine neden olmuştur. Bunu yeniden objektif ve bilimsel bir çerçeveye oturtmak için bir çalışma var mıdır?

-     Bu projelerin etkisini günlük hayatlarında her gün hissedecek olan yöre sakinleri en başta olmak üzere, coğrafyayı bilen yerel sivil toplum örgütlerinin görüşleri sürecin her aşamasına dahil edilmesine yönelik bir yaklaşım olacak mıdır?”

“BAKAN’DAN ÇED SORULARINA GELEN CEVAP”

 “Bakanlığımız tarafından objektif ve bilimsel bir çerçevede yürütülen ÇED sürecini günümüzün ve yakın geleceğimizin ihtiyaçları çerçevesinde yönetebilmek için Bakanlığımızın ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerimizin de faydalanıcı olacağın bir Avrupa Birliği Projesi hazırlanmış olup, bu yıl içerisinde projenin başlaması öngörülmektedir. Proje ile birlikte aşağıdaki çalışmaların hassasiyetle yapılması hedeflenmektedir.

-          ÇED Raporlarının incelenmesi ve değerlendirilmesi konusunda ÇED, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünde ÇED ile ilgili iş ve işlemleri takip eden personelin kapasitesinin geliştirilmesi

-          Seçme-Eleme Kriterleri Uygulanacak Projeler ve ÇED Uygulanacak Projeler için teknik dökümanlar hazırlanarak uygulamada yeknesaklığı arttırmak,

-          ÇED Yönetmeliği uygulamaları konusunda AB ülkeleri ile ülkemiz arasındaki uygulama farklılıklarının belirlenmesi neticesinde örnek alınmasına karar verilecek uygulamalar ile ilgili genelge ve tebliğ çıkarmak

Sayın Bakan’dan gelen bu yanıt aslında bir şeylerin yolunda olmadığının da itirafıdır.”

“İTHAL KÖMÜRE BAĞIMLI TERMİK SANTRAL PROJELERİ”

“Bir başka önemli nokta şudur. Arka arkaya ithal kömüre bağımlı termik santral projeleri hayata geçirilmeye çalışılıyor. Termik santrallerin varlığını veya geleceğini meşrulaştırmak için değil ancak söylem ve eylemdeki tezatlıkları ortaya koymak için Sayın Cumhurbaşkanı’nın 24 Nisan 2016 tarihinde Adana’da yapmış olduğu konuşmayı bir önceki toplantıda hatırlatmıştım, bir kez daha hatırlatmak istiyorum. 

Ne demişti Sayın Cumhurbaşkanı, “Ben şahsen ithal kömürün ülkemize gelmesine karşıyım. Niye karşıyım, cari açığı tahrik ettiği için.” Buna rağmen ısrarla ithal kömüre bağımlı projelerin hayata geçirilmeye devam edilmesini, yani ithal kömürle çalışan termik santrallerin ülkemizin enerji politikasındaki yerinin ciddi şekilde sorgulanması gerekmektedir. Bu yatırımların gerçekleşmesi dışa bağımlığı daha da arttıracaktır.”

“DÖVİZ BOZDUR ÇAĞRISI YAPILIRKEN, BU PROJELERİN HAYATA GEÇİRİLMEYE ÇALIŞILMASI TEZATTIR”

“Bununla birlikte dövizin yükseldiği, ithalatın zorlaştığı bu dönemde bu projelerin ısrarla yapılmaya devam edilmeye çalışılması da ciddi şekilde sorgulanmalıdır. Bir yandan halka döviz bozdur çağrısı yapıp, bir yandan da cari açığı yukarılara taşıyacak olan bu projelerin hayata geçirilmeye çalışılması doğru değildir.

Konuya enerji üretimi açısından baktığımızda, çözüm ülkemize daha fazla kömürlü termik santral kurulması değil, öncelikle kayıp kaçağın önlenmesi, enerji verimliliğinin ve tasarrufun sağlanması ve yenilenebilir enerjiye yatırım yapılmasıdır. Bunlar olmadıktan sonra enerji alanında ihtiyaç arttıkça termik santral mi yapacağız?”

 

“SADECE ENERJİ AÇISINDAN DEĞİL ÇEVRE VE HALK SAĞLIĞI AÇISINDAN DA DİKKATLİ ŞEKİLDE DEĞERLENDİRİLMELİDİR”

“Son olarak, Zonguldak hava kirliliğinden en fazla etkilenen şehirlerin başında gelmektedir. Türkiye’de Hava Kirliliği 2016 Raporu da bunu açıkça ortaya koymaktadır.

Bugüne kadar termik santrallerin yapıldığı yerlerde solunum sistemi hastalıklarından, kanser hastalığına kadar halk sağlığını tehdit eden pek çok sonucun ortaya çıktığı bilimsel verilerle ortaya konulmuştur. Bu nedenle, hava kirliliği sorunu ve hava kirliliği kaynaklı sağlık sorunları üzerinde durmak zorundayız. Yani bu yatırımlar sadece enerji açısından değil çevre ve halk sağlığı açısından da dikkatli şekilde değerlendirilmelidir. Termik santrallerin zararlı etkilerinin çok geniş alana yayıldığını, şehrimizin suyunu, havasını, toprağını kirlettiğini ve  vatandaşlarımızın sağlığını olumsuz etkilediğini biliyoruz. Zarar verilen çevrenin ve insan sağlığının maddi ve manevi boyutları göz ardı edilmemelidir.”

“ZONGULDAK’A DAHA FAZLA KIYMAYIN”

“Mevcut santrallerin bu şekilde çalışmaya devam etmesi mümkün değildir. Mevcut santrallerin insan sağlığına ve doğaya olumsuz etkilerini minimum indiren modernizasyonları acilen yapılmalı ve yenileri kesinlikle yapılmamalıdır.

Zonguldaklıların bu konudaki hassasiyetini dikkate almanızı, Şuan burada olamayan halkımızın sesini dikkate almanızı talep ediyorum. Siz Değerli Komisyon Üyeleri’nin, bu gerçekleri dikkate alacağını, projeye dair objektif görüşler ortaya koyacağını, Zonguldak gerçeğini hesaba katarak toplantıyı gerçekleştireceğinizi umut ediyorum.  ZONGULDAK’A DAHA FAZLA KIYMAYIN diyor hepinize saygılar sunuyorum.”