Bir hararet, bir telaş ki sormayın, kulisler, ricalar, araya adam koymalar, illaki ve zoraki koltuğa yapıştırılmaya çalışılan kişiler, yeni isimler, eskiyen isimler yani acemi siyasetçiler. Yorgun bir savaşta, buhardan kahraman yaratılmaya çalışılıyor. Savaşı yorgun yapan ise iş bilmezlikle ilintili yanılgılar. Balık baştan kokarsa ki kokuyor sonunu tahayyül edemiyorum doğrusu.
Aslında birbirlerine hiç tahammül edemiyorlar. Toparlanamıyorlar tam tersine dağıtarak ayrıştırarak bilinçli olarak kategorize ediyorlar.Mesela bal gibi Cinsiyet ayrımı yapıyorlar.
Renklere ayırıyorlar. Bölüyorlar çarpıyorlar, dahası birbirlerine asla tutunamıyorlar bütün bunlardan sonra görev aşkıyla yola koyulduklarını ilan ediyorlar. Velhasıl saçmalıyorlar.
Birbirlerinin arkasından kuyu kazarken kızarmayan yüzleri, mecburiyetten bir araya gelindiğindeise yalandanüstelik riyakârca can ciğer kuzu sarması oluyorlar. Güya onlar, Dünyayı kurtarıyorlar, kimden kendileri gibi iş bilmezlerden. Efelenenler mi dersiniz, siyasetin kıyısından geçemeyecek olanların kendini akademisyen zannetmelerimi dersiniz, çoluk çocuk kampa girmiş yandaş ve taraf olma mücadelesinde çok hevesli konumundalar. Vay anasına sayın seyirciler diyorum çünkü heyecanla izliyoruz.
Her işin her mesleğin erbabı, alaylı olanı bir demekteplisi var, bunu biliyoruz, bunu gözlüyoruz, öğreniyoruz, bunu değerlendirebiliyoruz. İşte bu gözlemler sonunda da bir tespit yapabiliyoruz. Dedim ya izliyoruz, izliyorlar, izleniyorsunuz. Bir başkasının yaptığı işe üstelik kendi çapındaki başarısına burun kıvırırsanız günün birinde size de burun kıvırıverirler tıpkı şu andaki gibi!
Yerel basına sadece angarya işlerle malzeme olmaktan öteye gidemeyen özenti ve acemi siyasetçiler, sözüm size, bırakın bu işi vazgeçin daha fazla enkaz bırakmadan ardınızda. Çocuk oyuncağı değil, tecrübe edinmek için deneme yanılmayla da olacak iş değil.
Ortaya elle tutulur, gözle görülür bir iş koyamadıktan sonra “Şu otu çöpü paylaştığınız fotoğraflar hariç” ne yaptığınızı, ne ürettiğinizi hangi yaraya parmak bastığınızı, hangi sorunu çözdüğünüzü merak etmiyor değilim hani. Hangi ideolojiyi rehber ediniyorsunuz belli değil, bir öyle bir böyle bukalemun siyaseti yapmak kolayınıza geliyor. Köşeye sıkıştığınızda dilinize doladığınız o çakma söylemi bırakın“ emanet edilenin bayrağını taşıyoruz demeyin sakın” sizin, yani vizyonu ve yüreği olmayanların haddine değil emanet edilene sahip çıkabilmek. Bakın ülke gündemine, nelerce mücadele ediliyor, gün geçmiyor ki neleri kaybetmiyoruzbirbir, sahip çıkılamadığı ne yazık ki aşikâr.
Öyle birilerinin güdümüyle, yol yön çizmesiyle ne yollar aşılır ne de engeller. Mademki bayrağı taşımaya gönüllü oluyorsunuz,bıkmadan usanmadan, korkmadan yılmadan taşıyacaksınız. Ayrımcılık yapmayacaksınız, tepeden tepeden burun kıvırarak bakmayacaksınız insanlara.
Ben yoruldum ben çalışmıyorum deme hakkınız ve lüksünüzde yok ayrıca. Size öğretmediler mi Allah aşkına dere geçilirken at değiştirilmeyeceğini. Kaldı ki bu ülkenin var olmasına sebep olan ve asla ödün verilemeyecek bir ideolojinin miğferleri olma gönüllüsüyken, yol ortasında fikir değiştiriyorsunuz. Bilmiyor muydunuz bu işin çocuk oyuncağı olmayacağını, hocayla kocayla,yürümeyeceğini. Bilmiyor muydunuz sorumluluk alınan her ne ise altından kalkmanız gerektiğini.
Bu işler ekip işidir evet ama lider olma vizyonu olmayanları liderliğe soyundurursanız beceriksizlikleri de kaçınılmaz olur. Gönüllü olmak bir yere kadar, her işte olduğu gibi bu işinde bir matematiği var elbette,hem öyle böyle değil ağır bir matematiği var, o yüzden sınıfta kalıyorsunuz.. Deneyim ve eğitim şart zira Vatan toprak söz konusu, akıllı insan işidir siyaset. Kulaktan dolma bilgilerle kendine rehber olamayanların rehberliğiyle hedefe yürünmez. Kukla olmak yaptığınız işin iplerinin bir başkasında olduğunu gösterir.Lider başarısı önemlidir, iyi bir lider yıkılmaz, sarsılmaz bir kale olmalıdır. Lider dediğin ekibine moral verir, güç verir ve çalışma şevki başarma azmi verir, diğer türlüsünde göründüğü gibibirbirine düşer aynı gemide yolculuk edenler. Hatır gönül işiyle, arkadan ittirmeyle koltuk yönetmeye gönüllü olunmaz.
Sorun üretmek değil, tam tersine sorun çözme yeridir koltuklar. Yönetici olanlarda aldıkları sorumlulukları iyi bilmelidirler, cinsiyeti ne olursa olsun becerebilecek ise başarabilecekse koyulsunlar yola. Toplumsal sıkıntıların her geçen gün çoğaldığı ve çözümünün zorlaştığı bir düzende boy gösteriliyor. Boğulmamak yok olmamak için atıyoruz kulaçlarımızı, sular derin ve tehlikeli zira. Kişisel sıkıntılarla gündem oluşturma merakı ve hevesi sadece acemiliğin ve iş bilmezliğin marifeti olur ve ne yazık ki öyle oluyor. Dava insanı olmak önce soyunduğunuz iş her ne ise inanç gerektirir, ardından da ciddi bir mücadele gerektirir. Yıkayın kibrinizi acilen, yıkanın ve kirletmeyin yarınlarını bu milletin.
Basına görsel malzeme vermek sizin gerçekten de bir iş yaptığınızı ve başardığınızı göstermez ki. Elle tutulur gözle görünür ne yapılıyor somut olarak bunu kim söyleyebilir. Aynı yüzler aynı yerlerde, aynı söylemlerle durduğunuz yerde sayıyorsunuz adımlarınızı,hatta bir ileri iki geri.
İdeolojik olarak yoluna baş koyulması gereken bir edebin hakkını veremediğiniz için,birleştirici ve katılımcı olamadığınız için, birbirine saygı duymayan, tahammül edemeyen bir azınlığa doğru gidiyoruz, siz yani baş olmaya soyunanlar yapıyor bunu. Bunun tam tersi olmadan, yani kenetlenmeden başarı ve hedefi tutturmak gibi bir durum söz konusu olamaz, tabi ki gerçekten ortada bir hedef varsa. Birilerinin maşası olmak size yetiyorsa sakın ha çekilin yoldan, bu millerin maşanın ucunda sallanmaya tahammülü yok artık. Yola, kendine güvenen sahidende başarmak için gönüllü olanlar ve kendinden emin olanlar devam etsin.
Zaman kaybetmek telafisi olmayan kayıplar doğuruyor. İnsanca yaşamaktan eşit şartlar oluşturmaktan aciz olunan bir anlayışla, kendini oyalamaktan öteye gidemeyen acemi siyaset sevicileriyle bir yere varılmaz, varılmıyor da zaten.
Kabadayı olmaya özenmek ve bunu şiar edinmek adam yapmaz kişiyi, kişileri, çok çakma kabadayı var ortalıkta. Yüreğinde bir parça cesaretivarsa kişinin işi konuşur, başarısı becerisi konuşur, kendi susar. Yumruğunu masaya vuracaksın işin raconu budur, kendinden güçsüz olana değil! Medeniyet, beraberinde medeni insan olabilmek, kodlarından doğan ideolojik bir sistemi kendi karaktersizliğiniz yüzünden çökertemezsiniz. Özgürlük, adalet gibi kavramlarının içinin boşaltıldığı şu günlerde, bunları görmezden gelemezsiniz. Bunların kazanımı için savaşamadığınız sürece siz ve sizin gibilerden hiçbirhalt olmaz bu bölgede.
Emanet aldığınız, bayrağını taşımaya gönüllü olduğunuz sistemin yürekliliğini gösteremediğinizde birinci olarak kendini ilan edenlere hizmet etmekten öteye gidemeyeceğinizi görün artık. Ergen hevesi olamayacak kadar ciddi bir işe soyunduğunuzu anladığınız gün belki yarınlar için bir umut doğacak. İşi, ehline bırakmak, hatır gönül işlerinden uzak durmak sanırım yürünecek yolun rehberleri. Azalmak değil çoğalmak gerekliliğini unutmayınız. Görsel,sıradan şölenlerden ziyada zihin becerisiyle ulaşılıyor hedeflere. Magazine özenen ve de kibir budalası olmak cehaletin ne denli sizi esir aldığıyla orantılıdır, zira görünen köy kılavuz istemiyor… Elini, yüreğini taşın altına koyabilenler koyulsun yola. Bir başkasına güdümlü bir başkasının kolunun altına sığınmaya hevesli olanlar sadece bir piyon olurlarve oluyorlar.
Emanetler kutsaldır, Vatan, Bayrak,  Toprak İdeoloji, hepsi birbirinden ayrılmaması gereken değerlerdir, asla satılamaz, kiralanamaz, ödünç verilemez. Bunun idrakini yapamadan siyaset sahnelerinde boy göstermek, ayrıca birilerinin uzaktan yakından kumanda etmesiyle liderlik olmaz.Şu ergenliğini tamamlayamamış olanları ya bir an evvel büyütün, ya da onları bir an evvel kadrolarınızdan gönderin, çok çirkin davranışlar sergileyerek itici oluyorlar ve soğutuyorlar mücadeleden.Elinize yüzünüze bulaştırıyorsunuz ara sıra da olsa bi zahmet bakın aynanıza ve görün gerçeği.