Ülke gündemi o kadar hızlı değişiyor ki, neyi, yazacağını şaşırıyor insan… Tam bir konu üzerine yoğunlaşmışken, gündeme gelen diğer konu, silindir gibi geçiyor üzerinden…  Henüz onu sindiremeden meydana gelen bir patlama, her şeyi altüst ediyor… Kendimi Genel Maden İşçileri Sendikası’nın “Dünya Madenciler Günü” etkinliğine ilişkin değinilere hazırlamıştım ki, Başbakan Yıldırım’ın Zonguldak ziyaretinin daha önemli olduğunu düşünmeye başladım... Onu yazmaya koyulurken, İstanbul’daki hain saldırı meydana geldi... Zonguldaklı iki polisin de yaşamını yitirdiği saldırı sonrası yaşadığım acı, bilincimi dumura uğrattı resmen… Böyle bir ortamda, derdimi hangi cümlelerle anlatacağımı bilemeden yazmaya başladım…
 
Ulusumuza başsağlığı diliyorum her şeyden önce… Daha sonra da görevi böylesi katliamları önlemek olan yetkililere, sorumluluklarını hatırlamak istiyorum…  Anlamakta güçlük çekiyorum, 7 Haziran’dan bu yana onlarca katliam oldu bu ülkede; bir kamu görevlisi bile özür dileyerek istifa etmedi görevinden… Hepimizin can ve mal güvenliği onlara emanet oysa… Anımsarsınız, mart ayında Brüksel’de aynı şekilde bir terör saldırısı gerçekleşmiş, içişleri ve adalet bakanları anında görevinden istifa etmişti. Bizdekilerse, suçu iç ve dış mihraklara yükleyip, üzerlerine hiç alınmadan sıyrılıveriyor sorumluluktan… Bugün allem kallem bir cambazlıkla bunu başarabilirler belki, arkalarındaki müthiş medya gücüyle bunun atmosferini de oluşturabilirler hatta… Ama emin olun, tarih affetmeyecek hiçbirini…
 
PKK, AKP’NİN CAN SİMİDİ GİBİ DAVRANIYOR
Havuz medyasından akıllara seza çığlıklar yükseldi yine… Yaralar, henüz, oluk oluk kanarken,  ortalıkta, saldırının başkanlık sistemine yönelik olduğunu iddia eden vicdansız kelimeler dolaşmaya başladı… Tek derdimiz başkanlıkmış, o gelince dert üstü, olacakmışız gibi bir hava yayıldı ısrarla… Gülse mi, ağlasa mı şaşırıyor insan… Ülke, içte dışta ateş çemberine alınmış, ekonomide alarm zilleri çalmaya başlamışken, tek derdi başkanlık haramzadelerin… Aklımı yiyeceğim, Erdoğan cumhurbaşkanı seçildiğinden beri olmayan başkanlık yetkisini kullanmıyor mu zaten? Kritik tüm kararalar Beştepe’de alınmıyor mu? Bir gecede bakan, aklına estiğinde başbakanı kim değiştiriyor?  Buna karşın sonuç ortada değil mi? Başkan olduğunda, kendi ikbali dışında ne değişecek ülkede?
 
Lafı eğip bükmeden söyleyeyim, yaptığı şuursuz saldırılarla hepimizin öfkesini üzerine toplayan PKK, AKP’nin, can simidi gibi davranıyor adeta… Yaptığı her saldırı, ipliği tümden pazara çıkan AKP’ye, can suyu veriyor. 7 Haziran’da düşmeye başladığı ortaya çıkan AKP oylarını, hendek siyasetiyle konsolide eden PKK, HDP eş başkanlarının gözaltına alındığı gün, gerçekleştirdiği saldırı ile de, tutuklanmalarının psikolojik atmosferini oluşturdu.  Erdoğan’a başkanlık kapısını sonuna kadar aralayıp, MHP ile AKP’nin oluşturduğu koalisyonu tahkim edecek eylemler yapıyor şimdi de… Şunu herkes bilmeli ki, şiddetle ulaşılmaya çalışılan yolun sonu bataklıktır. Hep söyledim, atılan her kurşun, dökülen her damla kan, Türk - Kürt halklarının kardeşliğine zarar veriyor yalnızca.
 
KÜRTLERE YÖNELİK EYLEMLER PKK’Yİ BÜYÜTÜR
Önceleri Kürt illerinde gerçekleştirdiği saldırıları, şimdi ülkenin her yerine yaymaya çalışan PKK, bir Kürt-Türk çatışması çıkararak, savaşı büyütmek istiyor. Kürtlere küfür edip, bulduğu her fırsatta “kıralım, dökelim” çağrısı yapan aymazlar, şuursuz hareketleriyle, resmen, PKK’nin politikasına hizmet ediyor… Gerilim ne kadar tırmanır, ne kadar çok Kürt saldırıya maruz kalırsa, dağa kadro bulmaları o kadar kolay çünkü... Yakıp yıkılan Kürt illerini ellerini ovuşturarak izleyen, yüz binlerce insanın yerinden, yurdundan edilmesinden haz duyan aymazlar bilmeli ki, kör şiddet, şiddetten medet uman karanlık güçlerden başka kimsenin işine yaramıyor…  Ülkenin bölünmez bütünlüğünü sağlamanın yolu, ırkçı tüm hezeyanlardan uzak durup, nefret söylemini reddetmekten geçiyor…
 
Artık yeter… Ecelsiz ölümlerde yitip giden, ne kadar evladımıza daha gözyaşı dökeceğiz daha? Karanlık mahfillerde plan üstüne plan yapan zebaniler daha ne kadar alacak canımızı? Sıra kendilerine geldi mi, dağa taşa jandarma, polis yığıp, binlerce koruma ile dolaşanlar, daha ne kadar seyirci kalacak bu ölümlere? Güvenlik denince akıllarına kendi canlarından başka bir şey gelmeyen muktedirler, halkın güvenliğini, hiç mi düşünmeyecek? Kendi ikballerini halkın canından aziz sayan anlayışlar, kaderimize daha ne kadar hükmedecek?  Evladı yitik analar, daha ne kadar alkışlayacak çocuklarını bile bile ölüme gönderen politikaları? “Artık yeter” çığlığı hiç mi yükselmeyecek bu topraklardan? “Ülkeyi kan gölüne çeviren AKP, hesap ver” demeyecek mi hiç kimse?