Toplumların gelişmesinde at, eşek ve öküz gibi hayvanların rolünü hiç düşündünüz mü? Bunun düşünüldüğüne dair şimdiye kadar ne bir yazı okudum ne de bir şey duydum. Ama bu konu benim ilgimi çekti ve neden çektiğini sizinle paylaşmak istiyorum.
   Biliyorsunuz öküz çift sürmek ve araba çekmek için kullanılır. At da çift sürmek,yük taşımak ve araba çekmek için kullanılır ama genelde binek hayvanıdır. Yani bir nevi ulaşım aracıdır. Eşek ve katır ise genellikle yük taşımak için kullanılan hayvanlardır.
   Şimdi bu hayvanların toplumların gelişmesi ile ne ilgisi var diyebilirsiniz. Benim gözlemlediğim kadarı ile tarımda ve özellikle ulaşımda at kullanan toplumlar diğerlerine göre daha çabuk ilerlemiş. Düşünebiliyor musunuz tarlada çift süren bir öküzle atın farkını? At hem daha hızlı hem de daha güçlü. Dolayısı ile tarlayı daha çabuk sürüyor. Yani bu hem zamandan hem de enerjiden tasarruf demektir. Hele birde öküzün çektiği araba ile atın çektiği arabanın hızını karşılaştırın; çok büyük bir fark var değil mi? Ayrıca, yaya giden veya eşekle giden bir insanla at sırtında giden bir insanı karşılaştırdığınızda; kaplumbağa ile tavşanın yarışı gibi sonuçla karşılaşırsınız.
   Görüyorsunuz hem güç açısından hem de sürat açısından öküz ile at mukayese edilemez.
   Demek istediğimi bir örnekle ifade edeyim: Geçmişinde bizim gibi öküz kullanan bir toplum ile at kullanan Amerika arasındaki farkı siz de görüyorsunuz her halde!  Elbetteki başka faktörlerden de söz edilebilir ama bu hususu da dikkate almak gerekir.
   Bu konuyu biraz daha açmak için; atların Amerikan toplumunun gelişmesi üzerindeki katkısını anlatmak istiyorum.
   Bu arada, bazılarınızın ''Yahu kardeşim, ülke seçime gidiyor. Ortalık toz duman. Sen bize atlardan eşeklerden bahsediyorsun. Bu ne iş!'' dediğini duyar gibi oluyorum. İyi de her şey seçim demek değil ki! Hayatta başka şeyler de var. Biraz nefes alıp hayatın başka yönlerinden de; örneğin genel kültürden söz etmek faydalı olmaz mı? Nasıl olsa haftaya yine politika yazarız, merak etmeyin!
   Mesela siz; eskiden Amerika Kıtası'nda at olmadığını biliyor muydunuz? Bunu çoğu kimse bilmez. Nitekim ben de üniversitede iken İngilizce bir kitaptan öğrenmiştim.
   Çocukluğumda çobanlık yaptığımdan olsa gerek, ''sığır çobanı'' anlamına gelen kovboyları çok severim. Onları sevmemin bir nedeni de; bizdeki pusu geleneğinin aksine onlardaki mertçe düello geleneğidir. Bu yüzden her pazar sabahı TRT 1'de gösterilen kovboy filmlerini hiç kaçırmam. Defalarca seyrettiğim filmleri tekrar tekrar izlemekten büyük keyif alırım.
   Bu filmleri seyrederken, atlar sayesinde Amerika Kıtası'ndaki uçsuz bucaksız toprakların nasıl kısa zamanda keşfedildiğini gördüm. Ayrıca, insanların bu topraklarda hemen üretime geçerek zenginleşmelerinin de atlar sayesinde  olduğunu anladım
   O zaman, gelin atların Amerika serüveninin tarihçesini görelim
   Bildiğiniz gibi, Amerika Kıtası'nı 1492 yılında Kristof Kolomb (Christopher Columbus) keşfetmiştir. Fakat Kolomb  orada gördüğü Kızılderilileri Hintlilere (Indian) benzettiği için burayı Hindistan sanmıştır. (Amerika'da halen Kızılderililere bu yüzden ''Indian'', yani Hintli denilmektedir.) Ondan sonra giden Portekizli Amerigo Vespucci buranın yeni bir kıta olduğunu anladığı için; bu kıtaya onun adı verilerek Amerika denmiştir.
   Daha önce tek bir at bile olmayan Amerika'ya atlar ilk defa, 1519  yılında Meksika'ya ayak basan, İspanyol kaşif Hernando Cortez tarafından getirilmiştir. Bu atlar Fas kökenli Berberi atları idi. Şu anda 9 milyon kilometrekaresi ABD toprakları olmak üzere, toplam 42.550.000 kilometrekare gibi çok geniş bir alana sahip olan Amerika Kıtası'nın içlerine ilk defa işte bu atlarla girilmeye başlanmıştır.
   1540 yılında, 260 atlı adamı ile  Kuzey Amerika içlerini keşfetmek isteyen İspanyol kumandan Francico Vasquez Coronado, atlardan inip keşif yapayım derken atlar kaçmıştır. İşte sonradan çok üreyip çoğalan vahşi atlar bu kaçan atlardan türemiştir. Daha önce yaya dolaşan Kızılderililer de bu atların bazılarını  yakalayarak ehlileştirmişlerdir.
   Sonradan Amerika'ya başta Arap atları olmak üzere değişik cinste atlar da getirilmiştir. Ayrıca getirilen bu atlardan yeni cinsler de türetilmiştir. Bunların en meşhuru, kovboyların bindiği ''mustang'' (masteng okunur) cinsidir. Bunlar çok iri ve kuvvetlidirler. Ayrıca çok dayanıklı oldukları için en güç koşullarda bile kullanılabilmektedirler. Bu atlar sayesinde ulaşım ve üretim kolaylaşmış ve Amerika'nın zenginleşmesinin altyapısı sağlanmıştır.
   Değerli okuyucular, toplumların zenginleşmesinde ve gelişmesinde at ile öküzün farkını işte gördünüz. O zaman, bizim geri kalışımızda çok yavaş hareket eden geri zekalı öküzlerin payının da farkındasınız demektir!
   Ama bütün suçu bu zavallı hayvanların üstüne de atmayalım. Bizim geri kalmamızın esas müsebbibinin, bizde bol miktarda bulunan, insan kılığındaki iki ayaklı öküzler olduğunu da unutmayalım!.