BKM
Zonguldak Belediyesi kültür ve sanat merkezine (BKM) ye dikkat çekmek istiyorum bu haftaki köşe yazımda.  İçinde sanat ve kültür adına çok çeşitlilik bulunduran, barındıran bu kültür evine ve merkezine bir gönül insanına vefa borcum var çünkü.
Ben karakter özelliğim gereği ne iyiliği ne de kötülüğü unuturum, bana yapılan ne ise olumlu olumsuz durur başucumda, zamanı günü geldiğinde takdirlerimle iade ederim edilmesi gereken yere. Ve yahut ifşa ederim hak etmediyse.
Bugünkü yazım ılıman bir yazı ve hatta bir teşekkür bir takdir yazısı. Aslına bakarsanız çok kereler bende eleştirmişimdir kendisini, dışarıdan bakıldığında soğuk ve donuk bir sureti var çünkü.

Ancak önyargılarımızdan kurtulabildiğimizde ve o yoğunluğun içinde dağılmışlığına tanıklık ettiğimizde görüntü daha netleşiyor. En azından özeleştiri yaparak benim algıma müdahale eden ve bir ayar çeken zamana kulak veriyorum. Onun içinde sakladığı babacan ve bir ağabey olarak cimri kullandığı sevgisine şimdi daha çok saygı duyuyorum
Çok iyi biliyorum ki o iyi bir baba, iyi bir eş ve iyi bir dost ve her şeyden önemlisi o iyi bir sanatçı, sanatsever bir gönül insanı.
Dedim ya bir iyilik bin kötülüğü örtermiş, lakin bu defaki bin iyilik sayısındaydı.
Çok zorlandığım “içimde kasıtlı yapıldığına dair çağlayan hislerimi şimdilik bir kutunun içine gizledim” çok yorulduğum ve yıldırılmak için dört koldan üzerime gelindiği bir zaman diliminde verdi desteğini. İşte bu sebepten dolayıdır ki daha dikkatle baktım kimliğine.
Belediye Kültür Merkezi aslında hepimizin Kültür Merkezi.  Sanata dair, sosyalleşmeye dair içinde birçok farklı sanat dallarıyla hizmet veriyor. Amacına uygun kullanıldığında!  Öğrenciyseniz sahiden öğreniyorsunuz.
Benim öğrencisi olmaktan hep övündüğüm bu kültür evinde bir gönüllü aslında kendisi.  Evet, Kültür Merkezinin müdürü olabilir ama o bir kültür gönüllüsü.
Kentimize kültür ve sanat adına katkı sağlayan bu merkezimizde Müdürümüz Sayın  Abdullah  Bakır’a özverisinden ve heyecanından ve iyi niyetinden dolayı bu köşe aracılığıyla teşekkürlerimi bir borç biliyorum. Aileden biri olduğumu bana hep hissettiren ve bütün üretimlerimde el veren soğuk görünümlü koca yürekli adama binlerce kez teşekkür ediyorum.
Ben kendilerine teşekkür etmek için bu satırları yazarken onlar çok yoğun bir şekilde 27 Mart dünya tiyatrolar gününe özel, hafta kapsamındaki aktiviteler için harıl harıl çalışıyorlar. Gece geç saatlere kadar çalıştığını, provalar yaptığını, ekibine, öğrencilerine, kol kanat gerdiğini başı sıkışan öğrencisinin anında yanında olduğunu her konuda onlara danışmanlık, ağabeylik yaptığını kimse bilmez belki. Bu arada kendisine çok yakışan ve benimle birlikte birçok kişiyi hayrete düşüren oynadığı her rolün hakkını veren iyi bir tiyatro oyuncusu olduğunu vurgulamak isterim, bu konuda otorite değilim elbette lakin fikir sahibi olabilecek kadarda işin içindeyim mutfağında birde.  Bir kez oynadığı oyununa giderseniz bana hak vereceksiniz. Diğer sanat kollarından daha çok tiyatroya ağırlık ve destek verdiği söylense de kendisinin de içinde olduğu alan olarak hoşgörü limitimi sonuna kadar kullanabilirim zira ben öyle olmadığını biliyorum.

Eğitim kadrosuyla, gönüllü eğitmenleriyle, imkânlar dâhilin de ortaya konulan eserlerle, üretimlerle, sahip çıkılması gereken ve hepimize ait olan bu kültür evine bizlerde sahip çıkalım. Aktivitelerine destek verelim, çünkü birlikten kuvvet doğar. Sanat Ulu önderimizin söylediği gibi bir toplumun yüz akıdır. Karalamayalım, karartmayalım, cehaletine yenilmeyelim içimizde ego savaşı verenlerin.
Yaklaşık 17 yıldır BKM öğrencisiyim kimi zaman aktif kimi zaman ihtiyaç duyduğumda benim Zonguldak’ımın, benim belediyemin kültür evine düşer yolum ve beslenirim soluk soluk kokusundan bile.  İşte en kıdemli öğrencilerinden biri  olarak buraya dair  bir çok bilgiye de sahibimdir, iyide gözlem yaparım birilerinin hoşuna gitmese de. Bakın Müdürümüz bile benden sonra göreve başlamıştır ”latife” ediyorum ince ince elbette.
2014 yılıydı. BKM ye yeni bir müdür geldi dediler, ne yalan söyleyeyim ilk izlenimim soğuk biri olduğuna dairdi,  gerçi bizim için çok da   fark etmiyordu çünkü daha öncekilerin zaten yüzünü gördüğümüz yoktu, buda öyledir kapısını örter, çayını içer gider dedik gülerek. Öyle olmadığını çok değil 2-3 aylık bir zaman diliminden sonra gördük. Önce bulunduğu ortamı sahiplenen koruyup kollayan yanına şahitlik ettik. Kültür Merkezimize   başka amaçlarla gelenleri uzaklaştırmak için verdiği mücadeleye tanık olduk. Serserice öylesine ve hatta huzur kaçırmaya gelenleri kavga-dövüş dışarı attığını, işini ciddi yapmayan eğitmenleri anında değiştirdiğini, çatı aktığında tamire çıkan, su bastığında çizmelerini giyip paspas yapan, her konuda bilgili her konuya hâkim olduğunu gördük.  Yine  bu  esnada  bizleri şaşırtan en önemli ayrıntı  daha önceki müdürlerin odasına kimsenin giremediğini ama yeni müdürün yanına her kesimden insanların geldiğini, hepsini dinlediğini, fikir alışverişleri yaptığını, çaylar içilirken yeni fikirlerin ortaya çıktığını ve bu arada soğuk duruşunun altında sıcak  kocaman yürekli cesur bir adam gördük.
2 kişiyle yalvar yakar öğrenci aradı piyano kursuna, şu an 120 öğrencisi var. Talepleri karşılayamıyor, beş kişiyle başladığı tiyatroda şimdi  7 den 70 yaşına kadar 150 tiyatrocu olmuş. Gitarı, şanı, resim kursu, bağlaması, kemanı, el sanatları, ebru, hat, minyatür, tezhip kursları ve çeşitli korolarıyla 700 den fazla sanatseveriyle bacasından sanat tüten bir fabrika olmuş. BKM bünyesinde yetişen öğrenciler, duyarlı, üretken bireyler haline dönüşmüş ve bu dönüşümden en çok paye sanırım son dönemleri baz aldığımızda kendisine düşer. Şehrini, Cumhuriyet'ini seven, yüzlerce öğrencinle haklı gururunu yaşa güzel insan Sayın Abdullah BAKIR..